Ünlü spor spikeri Tansu Polatkan’la Tuzla Piyade Okulunda 3,5 aylık bir asker arkadaşlığım var. Aynı bölükteydik, sonra o, Antep’i çekti kurada ben de Ağrı’yı.
Tansu, Türkçe’nin üstüne titrerdi, yanlış kullananları uyarır, bilmediklerini de bölükte bulunan bu işin uzmanlarından öğrenirdi.
Neden anlatıyorum bunları? Erzurumspor-Manisaspor maçını izliyorum TRT Spor’da. Maçı anlatan TRT Spikeri “Topu geri iade etmedi” dedi. İade, geri vermek demektir oysa ki, o zaman geri iade de “geri geri vermek” oluyor.
Şu TRT’nin düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
***
Mağlup oldu, galip geldi yerine, yenildi ve yendi, mağlubiyete yenilgi, galibiyete yengi diyorduk yıllardır. Dil Devrimi düşmanları, dil bilinci olmayanların aymazlığı sonucu yengimizi yenilgiye uğratıp galip geldiler, mağlupla doldurdular ekranları.
***
İyi Parti’nin kurucu Genel Başkanı Meral Akşener’in 2023 yılı 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı: “Her dönemde, her şartta ve her koşulda hakka tapan Türk Milleti’nin mutlak zaferi değişmemiştir, değişmeyecektir!”
“Koşulla şart”ın anlamdaş /eşanlamlı sözcükler olduğunu bilmiyor bu Dr. Unvanlı hatun ve bir de milliyetçi sözüm ona.
***
Böyle soruyorlar: “Sağlık sıhhat” ya da böyle dilekler diliyorlar: “Allah sağlık sıhhat versin.”
Sorsanız “Sağlık ne sıhhat ne ayrı anlama geliyorlarsa aradaki fark nedir?” Bilmezler.
Sıhhat sağlık demektir. Demokrat Parti döneminde bütün bakanlıkların adı Osmanlıca edilmişti, Sağlık Bakanlığı’nın adı da “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti” olmuştu.
Şu sıhhati bırakınız, sağlığa sarılınız, Türkçe sağlık hepimize yeter.
***
“Kıymetli vede deyerli.”
Türkçe ve imla özürlü bir Bayburtlu böyle yazmış.
Baştan ayağa yanlış ve ayıp.
1-Deyerli değil değerli.
2-Kıymetli ve değerli bir arada kullanılmaz çünkü ikisi de aynı anlamda yani anlamdaş sözcüklerdir, ya kıymetli dersin ya da değerli.
3-Vede’nin de’si ayrı yazılır, “ve de” olarak.
Türkçemizi doğru kullanamayandan Atatürkçü olmaz, bırakın fotoğraf paylaşarak Atatürkçülük ilanına kalkışmayı.
***
“Özgeci” demiyorlar, “sencil” de… “Diğerkâm” diyorlar, yani Farsçasını. Ne yapalım biz de işte bu sosyal medyada ve köşe yazılarımızda eleştiriyoruz bu yanlış tutum ve yazımları. Gücümüz buna yetiyor. Değişir mi bir şey? Bilmiyorum, sanmıyorum aslında.
***
“Öte yandan, evet, bu ülkenin Kürt sorunu vardır. Çok kapsamlı bir sorundur. Tarihsel büyük sorun mirasları vardır. Ermeni sorunu dahil. Sanatçılar da bu meseleleri sorun bağlamında değil de mesele olarak yapıtlarına ya da eylemlerine taşıyabilirler. En doğal haklarıdır.”
Bu satırları yazan yazar arkadaş, herkesi ve her şeyi eleştirir, eski deyimle âleme nizam verir, kimseyi beğenmez. Hep olumsuz tarafından ele alır her şeyi. Ne var ki bu kez fena şapa oturmuş, okudunuz yazdıklarını, mesele ile sorunu ayrı sözcükler sanıyor ve “Sanatçılar da bu meseleleri sorun bağlamında değil de mesele olarak yapıtlarına ya da eylemlerine taşıyabilirler” diyor.
Hah hah ha!
***
Sözcük (kelime), tümce (cümle), söz ve deyim… Bunların anlamlarını bilmeyen, birbiri yerine kullanan sözde okumuşlar var bu ülkede.
***
Birçok alanda kullanılır oldu “performans” kavramı. Oysa Türkçesi var bunun: “Başarım.”
Çok da güzel bir sözcük. Kullanalım.
***
Daahiii deyip duruyorlar milletvekilleri, meclis daahiii sözcüğü ile yankılanıyor. Oysa “bile”, “de, da” anlamına gelen dahi sözcüğünün a’sı uzatılmaz, uzatılan “dâhi”dir, onun anlamı ise TDK sözlüğünde şöyledir:
” isim, (da:hi:), Arapça dāhī
Olağanüstü yeteneği ve yaratıcı gücü olan kimse; deha, öke.”
Eyy Türkçe özürlü milletvekilleri, daahi demeyin, fesat karıştırmayın dilimize, a’sını uzatmadan dahi diyemiyorsanız, “de-da” ya da “bile” deyiniz Türkçe kullanmış olursunuz.
***
Açılım, yaptırım gibi kelimeler bu dilin tabiatına uygun değilmiş.
Osmanlıca fosilcisi birisinin savı bu.
Bu dilin tabiatı, yani doğası ne imiş acaba? Arapça ve Farsça karıştırıp dilimizi istilaya uğratmak mı?
Şuraya bakınız, “yaptırım”ı beğenmiyor herifçioğlu, olursa “müeyyide” olsun, çünkü Arapça.
Açılım’a gelince bu sözcüğün eski dilde karşılığı var mı ki, ben bilmiyorum.
***
Haberturk Televizyonunda bir bayan spiker “Kira fiyatları depremden sonra çok arttı” diyor. “Kiralar arttı” denir, Türkçe yoksulu bayan, “kira fiyatı” deyimini sen nereden öğrendin?
***
“Emekli ve asgari ücretlinin geçinmesi mümkün değil, hatta namümkün de diyebiliriz.”
Böyle buyurdu KRT’nin spikeri.
Bu Türkçe özürlü yaratık namümkün’ü, mümkün değil’in bir üst derecesi sanıyor. Oysaki eşanlamlıdır bu iki deyim, yalnızca birinin başına Farsça olumsuzluk eki NA eklenmiştir.
Peki bu hak etmeden ekrana çıkarılan tosun, olanaklı değil, büsbütün olanaksız dese olmaz mıydı? Olurdu da dil bilgisi ve bilinciniz olacak.
***
Bakiye, kalan demektir, “bakiye kalan” ne demektir? KRT’de Çiğdem Akdemir dedi “bakiye kalan” diye.
***
“Vefat etmesiyle alakalı…”
Alakalı’yı da çok sevdiler dil bilinçsizleri, vefatı da.
İnadına, “ölümüyle ilgili” diyerek bunlarla savaşılabilir.
***
“Ebediyete irtihal eden…”
TRT’nin genç bayan spikeri diyor bunu.
“Sonsuzluğa göç eden” derse Kemalist ya da solcu damgası yer diye korkuyor belli ki. Arapçı olacaksın ve dinbaz ağzıyla konuşacaksın AKP döneminde…
***
Yüreğine sağlık mı, yoksa hançerene sağlık mı?
TRT’de torpilli sanatçıların sunduğu “Vuslat” adlı türkü programı… Türkü söylettikleri konuklarına “yüreğine sağlık” deyip duruyorlar. Sanki türküyü yürekteki karıncık ya da kulakçık söylüyor.
Bir yerden duymuşlar bu deyimi, vara yoğa yineleyip duruyorlar.
Oysa “Hançerene sağlık” demek gerekir.
Nedir hançeresi? İşte bu: Gırtlakta sesin çıktığı varsayılan alan. Sesi çok güçlü olmak anlamındaki “hançeresi sağlam olmak” deyiminde geçer.
***
“Defnettik”in Türkçesi “gömdük”, bunu diyemiyorlar, kaba oluyormuş, defin Arapça ya, o ince oluyor. Oysa ki Azerbaycan’da “bastırdık” diyorlar.
Mustafa Kemal Benk adlı dostum, Burhaniye çevresinde “yerine yatırdık” dediklerini söyledi bana. Evet o da güzel, “toprağa verdik” de… Ama dinbazlar için varsa yoksa defin…
***
***
TRT’nin cahilleri “Ha” harfini “İks” sanınca…
O bildiğiniz mahnı: “Ellerini üzüp menden/Yarim bir baş geder oldu” ya da çok bilinen adıyla “Bu ayrılık neden oldu?”
Söz: Bahtiyar Vahapzade, beste: Şefika Axundova.
TRT’ciler X’in Azerbaycan alfabesinde hırıltılı ha olduğundan habersiz oldukları için, Şefika Hanım’ın soyadındaki ha’yı iks olarak okumuşlar, baktım ekranda “AKSUNDOV” yazıyor.
***
TRT 2’de çok güzel bir film izliyorum şu anda, ama alt yazıda “mahzur” yerine durmadan “mahsur” yazıyorlar. Arapçasını yeğliyorlar, doğrusunu bilmiyorlar, Türkçesini de bilmiyorlar, “sakınca” oysa ki…
***
“Adamı top yaptı, topu adam yaptı.” Erman Toroğlu
Ben bir şey anlamadım, anlayan olmuş mudur?
***
“Açılış düğmesine” ya da “temele ilk harcı koyma/temel atma düğmesine basma işlemi için kürsüye davet ediyoruz” demiyorlar. Şimdi yeni moda “Buton seremonisi.”
***
İlahiyatçı-Yazar Cemil Kılıç yazdı sosyal medyada:
“Mehmet Barlas hayatını kaybetmedi, yaşamını yitirdi. İyi bilmezdik…”
Oysa hayatla yaşam, kaybetmekle yitirmek eşanlamlı sözcükler. Yani sözüm ona iki söylem arasında nüans var izlenimi veriyor. Hiçbir şey yoktur, biri Arapçası, diğeri Türkçesidir.
***
“Özlem hasret ahde vefa gecesi.”
Sarıkamış istismarcılarının bir tümcesi bu.
Özlemle hasreti ayrı sözcükler sanıyor, birlikte kullanıyorlar. Oysa anlamdaş /eşanlamlı sözcüklerdir bunlar, birlikte kullanılamazlar ya hasret diyeceksin ya özlem.
***
Esnaflar ve evraklar demeyiniz, yanlıştır. Çünkü ikisi de çoğuldur zaten. Esnaf sınıfın, evrak da varak’ın çoğuludur.
***
AKAB: Topuk, ökçe, bir şeyin hemen arkası demektir.
“AKABİNDE” sözcüğü de ardından, arkasından anlamına gelir. Arapça sözcüğe Türkçe ekleme yapılmıştır.
Ve bir de “DERAKAB” vardır, o da hemen, anında sözcüklerine karşılık geliyor.
Neden yazdım bunları? Akabinde diyen diyene, Arapça ya çekici ve büyülü geliyor birilerine, “ardından”, “arkasından” deseler olmuyor.
Yuh olsun böylelerine
***
Ne zaman bir askerî harekât söz konusu olsa, ekrana çıkan emekli askerler ordumuzun “imkan ve kabiliyetinden” söz ediyorlar. Bu Osmanlıca sözcüklerden kurtulmayı düşünen yok. Yahu ordumuzun “olanak ve yeteneği” deyiniz Türkçesi budur
***
Billboard’ın Türkçesi yok mu?
Billboard sözcüğünü hiç yadırgamadan kullanıyorlar, özellikle de CHP’li belediyeler.
Bu arada bu sözcüğün Türkçesi nedir diye merak edip bakarsanız “ilan panosu” ila karşılaşırsınız.
İlan da Türkçe değil, pano da Türkçe değil oysa ki..
25 yıl önce Billboard karşılığı olarak DUYURMALIK sözcüğünü türetip önerdim, köşemde yazdım da… Duyan olmadı, kullanan olmadı.
***
“Ultra” diyor… Yok mu Türkçesi? Var, var da bilmez, bilse de aşağılık duygusu yüzünden kullanmaz. Ultra’nın Türkçesi “aşırı”, “uç”, “uç örnek”tir.
***
“Nefis köreltme” dese olmaz, “kifaf-ı nefs” deyip dinbazlık, Osmanlıcılık, ukalalık edecek.
***
Biz “oy verme” diyoruz, Azerbaycanlılar “ses verme.”
Doğru olan onlarınki.
***
Tebrik etmeyin, kutlayın, tebrik AKP ve dinbaz söylemi… Onlar gibi olmayın…