İnanın
Siz hiç yaşamadınız
Siz mutluluk denen o duyguyu hiç tatmadınız
“Her şey güzel olacak” dedi / o güleryüzlü çocuğa da kıydınız
Yazıklar olsun sizin bu dünyaya gözünüzü açtığınız güne
Yazıklar olsun / vicdan diye / akıl diye / hukuk diye üstünüzde gezdirdiklerinize
Mezar kazmayla / mezar yıkmayla tehdit edenleri çığlık atarak alkışladınız
Yakışmıyor yeryüzünün egemenlerine kafa tutmuş Gâzi meclise / o iğrenç elleriniz
Bir kâbus çığlığı gibi / o utanmaz sesleriniz
Ey / o gencecik fidanları zindanlara tıkanlar
Dans ederek / şarkı söyleyerek sokaklara çıkanları düşman diye tanıyanlar
Bilimden / vicdandan / gerçek adaletten korkanlar
Okullara bilim yerine safsatayı
Akıllara sorgulama / araştırma yerine / ezberi / biatı ve itaatı doldurmaya kalkanlar
Sevgi ve kardeşçe duygular yerine ellerinde sopalar tutanlar
Yetim hakkı üzerine kurulmuş saltanatlar önüne / sadaka için tabak uzatanlar
Ey / adalete takla attıran madrabazlar
Sanıyor musunuz ki / hep size kalacak bu dünya
Hep / o asla hak etmediğiniz makam ve koltuklarda oturacaksınız
Hiç kuşkunuz olmasın
Lanet edilerek anılacak adlarınız
Kara listelere yazılacak / tüm güzel duygulardan yoksun o donuk suratlarınız
Ah bir bilebilseydiniz paylaşmanın / dayanışmanın
İyilik / güzellik ve doğruluk için yaşamanın hazzını / ah bir bilebilseydiniz
Hem öfkeliyim size
Hem acıyarak bakıyorum / çocuklarınız için bir utanç gibi kalacak isimlerinize
Size hep kapkaranlık çıkar güdüsü düştü bu hayattan
Boyun eğme / başkaları tarafından yönetilme oldu kaderiniz
Bize kalan özgürce yaşamadır / güzel gelecekler için bitmeyen bir kavgadır
Mazlumun / yoksulun derdine ortak olma kaygısıdır
Bize umutla sarılıyoruz en kötü zamana / gülümseyerek çıkıyoruz doğan güne
İnanın / siz yoksunsunuz / biz bin bir lezzetiyle / erdemiyle yaşıyoruz hayatı
Her gün yeni bir ufka açılıyoruz
Her gün taptaze bir umut / yepyeni bir aşkla doğuyoruz dünyaya…
Dr. Alper Akçam – 27 Mart 2025