Kornes’ten Kars’a, Yedikilise’nin lezgileri ve tanıdıklarım

“Verişan (Gürbüzler) köyüne indik. Orada Halit Paşa fırlayıp sağa sola taksimat yaptı. Bizim tabura ‘Civlaklı (Çapaklı) köyünde tren yolundan geçerek Çatak köyünün altından geçip tren yolunu keseceksiniz’ diye emir verdi.

Hemen hareket ederek son süratle gittik. Çatak köyü önünde tren yoluna yanaştık. Ermeni treni Sarıkamış’ta Kars’ a doğru giderken ateş açtıksa da tren Kars’a doğru savrulup gitti. Treni takiben Yedikilise köyüne giderken, Yedikilise halkından beş on kişi, bir Türk bayrağı ellerinde, bir torbaya birkaç dilim ekmek, bir tabaka tuz ile bir miktar zeytin koyarak bize karşı gelmişlerdi. Tabur Komutanı İsmail Hakkı Bey ‘Merhaba din kardaşlarımız’ dedi. Onlar da ‘Merhaba Beyefendi. Hoş geldiniz, gözümüz üstüne geldiniz’ dediler. Ve torbayı uzattılar

Tabur komutanı bu adamlara şöyle anlattı: ‘Bu ekmeği ve tuzu ecnebi bir devlet askerine karşı götürürler. Biz din kardaşıyız, sizleri düşman elinden kurtarmak için çalışıyoruz. İnşallah bir daha düşman yüzü görmezsiniz’ dedi. Ve ‘Getirmişsiniz madem, getirin bir dilim ekmeğinizi alayım’ diyerek, ekmeği tuza batırdı, zeytini de katık edip yedi, ‘Çok teşekkür ederim, gözünüz açık ve nasipli olsun’ dedi ve hep beraber köyü gittik.

Yolun üstünde üç dana, büyük boz öküzler kesmişler, kanları yolun üstüne akmış, kanların üstünden askerler geçti ve çevrede ilave güvenlik önlemleri aldı. O gece Yedikilise köyünde konakladık. Çerkezler, bütün tabura yemek verdiler. Pirinç pilavı ve bolca kavurma verdiler.”

Bu satırlar “Kornes’ten Kars’a” adlı anı kitabından…

Kornes, Erzurum’un Narman İlçesi’nin bir köyü. Kornes köyünden Kurtuluş Savaşı gazisi Fahri Erkılıç’ın anılarını, torunu Gökalp Selışık Erkılıç yayına hazırlamış ve Nobel Yayınlarından kitap olarak çıkmasını sağlamış.

Gazi Erkılıç’ın Yedikilise olarak adını andığı köy, Sarıkamış İlçesi’ne bağlı bugünkü Yenigazi köyüdür.

Ben o köyü bilirim, tanışlarım ve dostlarım vardır. O köy halkı ve dostlar hakkında anılar ve bilgiler vererek yazımı varsıllaştırmak istiyorum.

Kitapta Çerkezler diyor köy halkına, gelgelelim Çerkez’in hangi boyundandır, onu demiyor. O köyün o günkü halkının tamamı Lezgilerden oluşmaktaydı.

Lezgiler, bugünkü Rusya Federasyonu’na bağlı Dağıstan’da ve Azerbaycan’da daha çok yaşarlar. Türkiye’de ise Kars’ta vardılar.

Lezgiler ilginç bir halktır. Genellikle dağlık yerlerde yaşadıkları için, Türkiye Kürtlerinin çoğunluğu gibi Şafii Mezhebindendirler. Ağır geçen kış günlerini değerlendirirler. Süs eşya yapımcılığı, silah yapımcılığı, kama ve kılıç kabza ve kılıf süslemeciliği, bayan takı eşyaları yapımcılığı, at takımları süslemeciliği alanında çok ünlüdürler.

Ben o köyün Lezgilerinden pek çok ismi tanıdım. Sözgelimi MHP’den birkaç dönem Erzurum Milletvekilliği ve MHP Genel Başkan yardımcılığı yapan Oktay Öztürk, Yenigazili bir Lezgidir. Onun yakınları olan Sarıkamış’ta Oto Tamir Atelyesi sahibi Kubilay Yılmaz (Kubo), amcaoğlu emekli öğretmen Canatan Yılmaz da (şimdi Karamürsel’de yaşamakta) Lezgidirler.

Ve Hacı Sungur… Benim değerli Dostum, Bayburtluların (dolayısıyla benim de) eniştesi (Şubat ayında yitirdiğimiz Sarıkamış Belediye Başkanı Harun Hayali’nin amcasının kızı ile evliydi). Hacı Sungur, göç ettiği Kocaeli Derince’de de uzun yıllar Sarıkamışlılar Derneği Başkanlığı yapmıştı. 7-8 yıl önce yitirdik onu, özlemle anıyorum.

Yenigazi’de bugün Lezgi hiç kalmadı. Köy halkının tamam Kürt’lerden oluşmaktadır. Ve o Kürtlerden birisi benim için unutulmazdır. Hamdi Şen’dir o Kürt. Ailesi Kars’tan Bayburt Demirözü’ne göç etmiştir Hamdi Şen’in. Demirözü’nde babamın çocukluk arkadaşıdır. Daha sonra geri göçle Yenigazi’ye gelip yerleşmişlerdir Şen’ler. Sanırım 1983 yılıydı, bizleri Yenigazi’ye davet etti. Babam, annem, eşim, iki kardeşim gittik. Bir koyun kesti ve tıpkı Lezgilerin 1920 yılında askerimize yedirdiği gibi bize kavurma-pilav ikram etti.

Zaman zaman Sarıkamış’ta büroma gelirdi, babam da olurdu kimi zaman. Söyler gülerdik. Babama bazen Kürtçe hitap ederdi, babam çocukluğunda öğrenmişti Kürtçe’yi anlar ama Kürtçe yanıt veremezdi, Türkçe karşılık verirdi. Ve takılırdı da Hamdi Amca’ya. Bir gün dedi ki babam “Hamdi, Kürt, ölmüş babasının hayrını vermiş, demiş ‘Allah’a şükür bu pohtan da kurtuldum’” Hamdi Amca gülerek bana döndü “Baban gene sataştı bizimkilere, ama Allahıma ele (öyle) Kürt de çok var ha…”

Hey gidi hey, hepsi göçüp gittiler bu dünyadan… Ben de yazmasam yitecekler, sözleri ve anıları da yitecek…

Hepsini saygıyla anıyorum, Yenigazi’nin Lezgi’sine, Kürd’üne, Karapapağına selam olsun…

 

 

About Post Author