İZMİR’İN DAĞLARINDA YİNE ÇİÇEKLER AÇAR…

İZMİR’İN DAĞLARINDA YİNE ÇİÇEKLER AÇAR…

Bir 9 Eylül günü girdiler İzmir’e Uşak’ın Tacim köyünden Molla Mahmud ve Haceli

Yaralı / yorgundular Sekiz arkadaş çıkmışlardı yola / Uşak’ın Tacim köyünden

Altısı toprakta yatıyor şimdi / düşman kurşunuyla vurgun / düşman süngüsüyle deşili

Kalan iki arkadaştırlar / Molla Mahmud ve Haceli

İzmir’in dağlarında çiçekler açarken çıkmışlardı köylerinden / kendi rızalarıyla

Toprakları ve namusları için savaşmaya / yalnız sekiz arkadaş

Borç harç almışlardı atlarını ve silahlarını / kendi paralarıyla

Aylarca / yıllarca savaştılar Ter döktüler atlarıyla birlikte / süvari birliklerinde

Ter döktüler / kan döktüler / ve altın sarısı başaklar gibi döküldüler

Altısı toprağın koynunda şimdi Bir 9 Eylül günü girdiler İzmir’e

Konak’ta gördüler / köylerinin iki karılı zengini İbrahim Bey’i

Kaçan Rumlardan kalan bir dükkâna koca bir tabela asıyordu

Levantenler devri kapanırken İzmir’de / yeni beyler devri açılıyordu

Kurtuluş Savaşı için birlikte çıkmışlardı yola oysa

Bir tek kurşun atmamış / bir tek yara almamıştı İbrahim Bey

Ülkenin geleceği onundu artık / İş Bankaları kurulacak / yürü ya kulum denecekti beylere

Çanakkale’de duymuştu Mustafa Kemal’in adını Molla Mahmud

Ona çok güvenerek ve severek gitmişti arkasından

Ve onun / önüne serilen Yunan bayrağını kaldırttığını duyunca / daha da çoğalacak sevgisi

İzmir kurtulmuştu düşmandan / bir 9 Eylül günü

On altı yıldır cepheden cepheye koşarak kan döken / ter döken

Molla Mahmut ve arkadaşı Haceli / kendi paralarıyla almış oldukları atlarını ve silahlarını

Teslim ederek birliklerine terhis oldular

Yayan yapıldak geri döndüler Uşak’ın Tacim köyüne

Yırtık / yamalı / aç ve bilâç döndüler / biraz da utanarak durumlarından

İşgalci Yunan subaylarına rakı sofraları kurmuş / zavallı bir kadını karşılarında oynatmış

Hep padişah sözlerine ve Şeyhülislem fetvalarına inanmış

Hoca Ziver ile birlikte / Tacim köyünün vatan savaşçılarını ihbar etmiş düşmana

Haci Nuri çok geçmeden kaldıracak başını

Hacı Nuri / ilçe kaymakamıyla kol kola dolaşacak kasabada

Köylünün sulak tarlalarına yine ve hep o konacak

Kaymakam ve şürekâsının gözü / Rumlardan kalan geniş ovalarda

Meydan dayağı attıracak Haceli’nin oğluna Hacı Nuri

Ve adliyeden kovulacak şikâyete gitmiş Haceli

Halk fırkasının Tacim köyü temsilcisidir Molla Mahmud

Dilekçe yazmış meğer

Memurların köylüye kötü davranmasından yakınmış

Bir daha yazma böyle şeyler diyecek ilçe başkanı / senin için de iyi olmaz

Molla Mahmud’u kurtarırken düşman ateşinden

Yanı başında düşüp ölmüş Galip teğmeni

Gâzi Mustafa Kemal kurtaracak köylüyü / savaştan sonra devran değişecek / demişti ya

Teğmen Galip / onun adını taşıyor şimdi oğlu Talip

Eskişehir’de karşılaştıkları o tüfek ustası Bekir

Teğmen Galip’e demişti ya / savaş bittikten sonra da teğmenim

Ağalar beyler olacaksa bugünkü gibi mecliste / köylüye / emekçiye değişen ne olacak ki

Öyle demişti Attila İlhan kitaplarında Beşir Usta olarak geçen o tüfek ustası

Benim adımı ver oğluna demişti çavuş Molla Mahmud’a  / vasiyeti buydu Teğmen Galip’in

Molla Mahmud’u kurtarırken yediği düşman kurşunuyla gözünü yumarken

Çifteler Köy Enstitüsü’nde öğrenci şimdi

Molla Mahmud’un oğlu / Teğmen Galip’ten adını almış Talip

Alacak kalemi eline / babasından yıllarca dinlediklerini yazacak

Toz Duman İçinde / Vatan Dediler / Köylüler

Babasının ve köylülerinin destanını yazacak O köylüleri

Hacı Nuri’lerin / Hoca Ziverler’in üste çıkacağı Anadolu topraklarından

Hayat kavgası verecekleri beton yığını şehirlere sürülürken

Babasının ve köylülerinin destanını yazacak Talip öğretmen

Yine çiçekler açsın İzmir’in dağlarında diye

Gâzi Mustafa Kemal’in bıraktığı yerden

Başlasın bir marşa / Molla Mahmudların ve Hacelilerin torunları

Üreten biziz / yöneten de biz olacağız diye çıksınlar yola

Topraklarını sürüp yeniden  / alıp bezirgânların elinden

Kooperatiflerde / partilerde / meclislerde onlar olsunlar

Bekir ustaların torunlarıyla birlikte / özgür ve üreten bir ülke kursunlar

Gazi Mustafa Kemallerin / Teğmen Galip’lerin bıraktığı yerden

İzmir’in dağlarında çiçekler açar,  Çiçekler açar / diye bir türkü tuttursunlar…

 

 

About Post Author