Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Adem Yılmaz, çocuklarda kronik bel ağrısının, doğuştan olan ve senelerce gözden kaçırılabilen omurga veya omurilik anomalilerinin habercisi de olabileceğini bildirdi.
“Çocuklarda kronik bel ağrısı, doğuştan olan ve senelerce gözden kaçırılabilen omurga veya omurilik anomalilerinin habercisi de olabilmektedir”
Çocuklarda, sürekli bilgisayar ve televizyon başında olunması, hareketsizlik, okul çantasının yanlış taşınması gibi nedenlerle bel ve sırt ağrısı şikâyetlerinde artış yaşandığını belirtti.
Çocuklarda kronik, uzun süre devam eden bel ağrılarının doğumsal veya sonradan ortaya çıkan omurga sorunları ve tümör gibi patolojilerden kaynaklanabildiğini anlatan Yılmaz, yaşanan bir travma neticesinde ortaya çıkan, akut başlayan bel ağrısı olması durumunda ilk olarak yumuşak doku yaralanmaları ve büyüme plağı kaymasının göz önüne bulundurulması gerektiğini söyledi.
Travma neticesinde uzun süren bel ağrılarının kronikleşebildiğini aktaran Yılmaz, şu bilgileri verdi:
“Bu durumda akla omurga kırığı ve kayması gibi problemler gelmelidir. Omurga kırığı ve omurga kayması gibi durumlar her zaman travmaya bağlı olarak ortaya çıkmayabilir. Jimnastik ya da benzer spor aktiviteleriyle uğraşan çocuklarda da sıklıkla görülebilmektedir. Çocuklarda özellikle geceleri artan bel ve sırt ağrısına, kilo kaybı, yorgunluk, ateş de eşlik ediyorsa akla omurilik tümörleri ya da enfeksiyonları gelmelidir. Ayrıca kol ve bacak ağrısı, kas gücü kaybı, hissizlik, uyuşma ve tuvalet kaçırma gibi şikayetler de varsa enfeksiyon, tümör ve bazı omurga anomalileri göz önünde bulundurulmalıdır. Oldukça az olsa da bazen bel fıtığı sorunu da çocuklarda görülebilmektedir. Hafif ağrılar genellikle kendiliğinden ya da bazı ağrı kesiciler kullanılarak geçebilir. Özellikle duruş bozukluklarının düzeltilmesi bel ağrısı şikayetlerini önlemektedir. 30-45 gün süren ağrılara özellikle dikkat edilmelidir. Uzun müddet devam eden ve artan bel ve sırt ağrılarında erken dönemde doktora görünmekte fayda vardır.”
“Ağrı istirahatle geçmiyorsa dikkat”
Prof. Dr. Adem Yılmaz, aşırı şişman ve hareketsiz çocuklarda bel ve sırt ağrılarının daha sık görüldüğünü dile getirerek, bu gibi durumlarda öncelikle istirahat etme ve basit ağrı kesici kullanma yöntemlerinin uygulanabileceğini aktardı.
Ağrının tanımlamasının ardından yapılan hafif tedavi işe yaramamışsa fizik tedavi metotlarının kullanılabileceğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Çocukluk döneminde, bel ve sırt ağrılarının önüne geçmek için en ideal egzersiz yüzme sporudur. Yüzme bel ve sırt kasları için çok faydalıdır. Duruş bozukluğu bulunan çocukların bu alışkanlıklarından vazgeçirilebilmesi için devamlı uyarılmaları da gerekmektedir. Çocukların okula giderken kullandıkları çantalarının ağır olması da ayrı bir sorundur. Bu sorunun ortadan kaldırılması için okul yönetimi ve öğretmeniyle iş birliğine gidilmelidir. Çocuklarda kronik bel ağrısı, doğuştan olan ve senelerce gözden kaçırılabilen omurga veya omurilik anomalilerinin habercisi de olabilmektedir. Yenidoğan ve bebeklik döneminde sırt, bel veya kuyruk sokumu bölgelerinde gözlenen bölgesel aşırı kıllanma, gamze görünümü, deri altı yağ dokusu birikimi gibi bulgular gözlendiğinde omurga anomalilerinin habercisi olabileceği için hemen bir hekime başvurulmalıdır.”
“Çocuklarda gözlenen kronik bel ağrıları önemsenmeli”
Prof. Dr. Adem Yılmaz, bebeklik döneminde gözden kaçan omurga veya omurilik anomalilerinin kronik bel ağrısına ek olarak ciddi semptomlara da yol açabileceğine dikkati çekerek, “Örneğin; gergin omurilik sendromu (tethered kord sendromu). Halk dilinde omurilik yapışması diye bilinen anomalilerde idrar kaçırma, ayak ve bacaklarda deformiteler ve yürüme bozukluğu, sırt ve bel ağrıları gözlenmekte. Gözden kaçırılan ya da tedavi ettirilmeyen bu hastalıklar özellikle büyüme döneminde omurga eğriliklerine (skolyoz veya kifoz), vücutta duruş ve şekil bozukluklarına, ayaklarda ve bacaklarda çeşitli derecelerde güçsüzlüğe neden olabilmektedir. Bu sebeple çocuklarda gözlenen kronik bel ağrıları önemsenmelidir ve ciddi bir hastalığın habercisi olabileceğinden sebebi hekimlere başvurularak mutlaka araştırılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Omurga eğriliği veya skolyoz olarak bilinen durumun, omurganın arkadan bakıldığında “C” ya da “S” şeklini alması olduğunu belirten Yılmaz, bu durumun boy kısalığı, estetik görünüm bozukluğu, akciğer kapasitesinin daralması, kireçlenme, bel ağrısı ve psikolojik sorunlara neden olabildiğini kaydetti.
Yılmaz, bununla birlikte skolyozun çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabildiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu durum, örneğin spastik çocuklarda ya da çocukluk çağında felç geçirenlerde görülebilmektedir. Ancak sıklıkla karşılaşılan vakalar, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni tam olarak halen bilinmeyen grupta görülen skolyozlar ile hamilelik döneminde maruz kalınan etmenler (geçirilen enfeksiyonlar, şeker hastalığı ve bazı vitamin eksiklikleri) nedeniyle ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren doğumsal skolyozlardır. Skolyoz, estetik bozukluklara neden olabildiği gibi kaburga bölümünde oluşan eğiklikler kalp ve akciğerlerin fonksiyonlarını negatif etkileyebilir.
Skolyoz başta olmak üzere omurga rahatsızlıkları, ergenlik döneminde yapılacak sırt muayenesiyle kolayca fark edilebilmektedir. Skolyozun erken tespit edilmesi ve skolyoz takibi yapılacak bir fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniği veya hastaneye yönlendirilmesi şarttır. Skolyozun bazı çeşitleri ilerlemeden tespit edilirse cerrahi girişim yapılmadan tedavi edilebilir. Fast food tarzı beslenmelerden kaçınılarak, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ya da çocuğa edindirilmesi bel ve sırt ağrılarının azalmasına katkı sağlar. Çocukların bel ve sırtla ilgili sağlık sorunlarının önüne geçilebilmesi için ebeveynlerin olması gereken en ideal duruş ve hareket kurallarını uygulamaları gerekmektedir.”