Birleşmiş leşler ve görüş bildirme özürlü toplum

Birleşmiş leşler ve görüş bildirme özürlü toplum

Bir leş, bir başka leşe, “birleş” dedi. İki leş, bir leş oldu böylece…
Leşler irade beyan edip konuşur mu ki? Şairin “Hayat süren leşler”indenseler, yalnız irade değil, böyyük ve parlak fikirler de beyan ederler ve konuşurlar; hemi de kürsülerden, hemi de yırtınırcasına, hemi de yandaşlarından “gaz” ve “poh poh” alaraktan…
Peki bu leşler neyin üzerinde sözü bir ettiler? Neyin olacak, bir “garibe” üzerinde.
Başka leşler de “Biz de… Biz de…” deyu, bu birleşmeye özel leş kokularıyla katıldılar.
Basınsal leşler durur mu? Kıçına bakmayıp Hasan Dağına oduna gidercesine, nicesi soyundu siyaset mühendisliğine, akıldâne, taktikdâne, leş-i şâhâne kesildiler. Bazı çaptan düşmüşlerse, bize de buradan bir şeyler düşer belki, usta gazeteci pozlarında tüneriz “üsgek yerlere”, diye, darı ambarı düşlemeye, bu düşlerine taş atanlara küfür atmaya koyuldular.
Ve bozuk Türkçeli, bozuk ağızlı, cinsi bozuk amigolar… Onlar bu birleşmenin leş kargalarıydılar.
Sonra o üzerinde birleşilen leşe makyajlar başladı… Kokusu giderildi özel kara kedi esansıyla… Giderildi ya, bütün bunlara inanmayanlar, ciddiye almayanlar, gülüp geçenler vardı… Önlem alındı heman bu münafıklara karşı: “Bundan kellim, leşe leş denmeyecek” dendi.
“Keleş” dendi o günden sonra, rumuzlu olaraktan ol yasağı delmek kastıyla…
Vay vay vay, yahu neymiş bu keleş?.. Köroğlu’nun keleşleri ne ki? Bu keleşler, nerde aş orada baş, kim neyim diyorsa, onlara yoldaş… Rakiplerininse biri keş, öteki serkeş… Bunu tutanlarsa hâlâ “Patlat dokuz kişiye bir gazoz” keyfinde…
Ve sonuç?.. Yaşadığınız, gördüğünüz gibi canım işte…

OKUMA, DÜŞÜNME VE GÖRÜŞ BİLDİRME ÖZÜRLÜ TOPLUM…
Ülkem insanı, görüş açıklamaz, açıklayamaz, çünkü okumaz ve düşünmez. Nasihat eder herkes birbirine çok bilmiş havalarda…
Öykü, roman, şiir, deneme gibi bir edebi bir yapıt okumuyor ülkem insanının yüzde doksanı, fıkra dinliyor, sosyal medyada fıkra arıyor, paylaşıyor. Yaşam felsefesi, paradigmaları bununla sınırlı. Öyle sınırlı ki bilimsel yapıt ve yazı da okumuyor. Köşe yazısı da okumuyor, başlığı ilgisini çekerse belki… O çok önem verdiği, hatta ders vermeye kalkıştığı din konusunda da ciddi okumaları yok, camide ve tekkede cahil hocadan dinledikleri bütün bilgisi… Ve ülkem insanının çoğu cümle kuramıyor, meramını düzgün ifade edemiyor, imla bilmiyor, nereye nokta konulacağını bilmeyenlere dolu sosyal medya…
Ülkem insanının iç karartıcı görünümü budur… Buna çözüm düşünmek, bulmak, düzeltmeye çalışmak gerek.

About Post Author