Bırakın Beyler Şu Asfalt Yıkama Gösterişini…

Dr. Alper AKÇAM

Korona denen virüs başımıza musallat olunca, ilk göze çarpan aksaklık sağlık örgütlenmesindeki tersine yapımız, buna bağlı olarak da kamu görevlilerinde ortaya çıkan şaşkınlık oldu…

Böylesi salgınlarda ilk yapılacak iş, koruyucu hekimlik önlemlerinin alınmasıdır. Türkiye 1961 Anayasası ve Nusret Fişek hocamızın armağanı güzelim Sosyalizasyon uygulamasında alandan başlayarak, halkın beslenmesinden, içecek suyundan, hastalık etmenlerinin yok edilmesinden hareket ederek toplumu kucaklamaya çalışıyordu. Bir avuç sağlık çalışanı ile kısa zamanda çok büyük adımlar atılmış, bebek ölüm oranları büyük bir hızla düşürülmüş, halka sağlık bilinci verilmişti. Aşılar, gebe kontrolleri, beslenme dersleri, laboratuvar araştırmaları evlere kadar ulaşıyor, halkımız kendi yaşam alanlarında sağlık bilinci ile karşılaşıyordu.

Kapitalizmin ve bezirgân Ortaçağ düşüncesinin el ele vermesiyle sistem tersine döndü. Hasta olanın sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurmasıyla ilaç tekellerinin, özel hastane işletmecilerinin, kamuya ortak olan inşaatçıların beslendiği bir kâr alanı oldu sağlık… Dağ başlarına donanımsız, yetersiz tıp fakülteleri açılarak hizmet kalitesi düşürüldü, hekimler ilaç firmalarının kâtipleri durumuna getirildi.

Bari şu felaket günleri aklımızı başımıza getirse…

Koskoca belediye başkanı almış yanına onlarca personeli asfalt yıkıyor. Gösterişten başka hiçbir şey değil o… O yıkanan asfalt iki saat sonra kuruyacak, hastalık bulaşıcı etmenler yeniden konacaktır oraya. Kimse de asfaltı yalayarak hastalık kapmıyor ayrıca…

Bu işin şakası yok beyler… Halk sağlığıyla ilgili birimler, yerel yönetimler, güvenlik güçleri gün geçirmeden eşgüdüm içinde çalışmalıdır…

Yerel yönetimler, asfalt yıkama yerine zabıta ve diğer güçlerini evde kalmayarak, marketlerde, banka kuyruklarında, komşu ziyaretli ev oturmalarında, sokak sarılmalarında hastalık bulaştırıcı mayınlar gibi gezen insanlarımızı uyarılmasında, halkın sağlıklı gıda, su ve ilaca ulaşmasının sağlanmasında, kuşkulu durumlarda gereken testlerinin yapılmasında göreve koymalıdır.

Hastalık taşıyıcısı kişiler yapılacak testlerle bir an önce saptanarak karantina ve tedavi altına alınmalıdır. Umre’den önce dönen, aralarında hastalık taşıma kuşkusu bulunanların da olduğu binlerce kişinin toplum içine salınması gibi bir hataya bir daha düşülmemelidir…

Bu salgında en önemli kitlesel sorunlar büyük şehirleri çevreleyen kenar semtlerde yaşanmakta, bu bölgelerde korunma önlemleri hemen hiç uygulanmamaktadır.

İpin ucu kaçırılmadan, hastalık taşıyıcısı insan sayısı on binleri bulmadan bu bölgelere bir yangın yerine gidilir gibi gidilmeli, ivedilikle gereken bilinçlendirme yapılmalı, önlemler alınmalıdır.

Güvenlik güçleri, yerel yönetimler, birer sağlık çalışanı ile birlikte ekipler oluşturarak çevre semtlere dağılmalıdır.

Öncelikle her markete bir görevli konarak yiyecek maddelerinin ellenmesi engellenmeli, insanların sosyal aralığı koruması sağlanmalıdır.

Evlere su dağıtan merkezler ve bu işte görevli kişiler, hijyenik kurallara uyacak biçimde çalışmalıdır.

Asfaltlar değil, toplu taşıma araçları, minibüsler, taksiler ilaçlanmalıdır.

Moral bozucu, direnç düşürücü bilgi kirliliğine ve umursamazlığa karşı el ele verilmeli, omuz omuza durulmalıdır…

Haydi Türkiye, evde kalarak, dayanışarak, iletişimi, bilimin yolundan giden sağlık bilincini, yaşama sevinci ruhunu koparmayarak hakkından gelelim bu belanın…

Gününüz aydın olsun…

 

 

 

 

About Post Author