AYNANIN İÇİ AYNANIN DIŞINA KARŞI”

Kütüphanemiz bir nüfus daha çoğaldı.

İki yıla yaklaşmış hummalı bir çalışmanın ürünü olan “Aynanın İçi Aynanın Dışına Karşı / Attilâ İlhan Üzerinden Cumhuriyet Kültür Tarihi”, Abis Yayınları tarafından basıldı; Alper Akçam yapıtları arasına katıldı.

Çok mu gerekliydi böyle bir kitap?

Kendisini bir aşk şairi olarak tanıtmaya başlamış ve belleklerimizde bu yanıyla da kendisi için önemli bir yer açmış olan Attilâ İlhan, romanlarında yazın sanatının sinematografik ve diyalojik olanaklarını sonuna kadar kullanırken, tüm Cumhuriyet kültür tarihine koşut duran özgün ve iddialı bir kültür çizgisi oluşturmuştur. Attilâ İlhan romanları, hem roman sanatı için hem tarihimiz açısından çok parlak bir kültür varlığı sayılmalıdır. İşin en ilginç tarafı, Attilâ İlhan’ın kendi anlatı zamanlarına ve Türkiye tarihine çok güçlü bir ışık tutan bu yapıtlar, edebiyatın eleştiri kanadında, hele de “ağır top” sayılan adlar tarafından neredeyse yok hükmünde sayılmış, hakkında beslenen kimi ucuz yargılarla uzağında kalınmak yeğlenmiştir…

Çoksesli roman kuramının başarılı birer örneği olarak kurgulanmış, Cumhuriyet tarihini, bir kahramanlar yelpazesi içinde, farklı bakış açılarını yan yana koyarak kayda geçirmiş olan Attila İlhan romanları, bugün, basın yayın organlarını zapt etmiş bir zihniyet tarafından ülkemiz tarihi tahrif edilerek yeniden yazılmaya, kendi tarihini tersinden ve yanlış okuyan yeni kuşaklar yetiştirilmeye çalışılırken, çok daha büyük bir anlam ve değer kazanıyor.

Attilâ İlhan romanları, gerçeğin ve tarihin değiştirilemezliği için çok güçlü bir tanık olarak hep yanımızda kalacak…

Attila İlhan, bir yandan “aynanın içinde” gördüklerini romanları aracılığıyla duygusal arka planlarda çoğaltıp kültürümüze katarken, bir yandan da “acılar ve anılar” kısmına geçip tanığı olduğu toplumsal olayları, dünyadaki siyasal gelişmeleri geniş okuma birikimi ve içinde olduğu kuramsal tartışmalar ışığında yorumlamaya çalışmıştır.

İşte tam da bu sırada ve Attila İlhan’ın bu iki yanı arasında önemli bir sorun ortaya çıkmış; farklı bir kültürel çaba kendisini dayatmıştır. Birden kendimizi romancı Attila İlhan”ın haklarını ve değerini, yorumcu ve siyasal eleştirmen Attilâ İlhan karşısında savunur duruma geçmiş olarak buluverdik.

Attilâ İlhan, siyasal ve kuramsal yorumlarında, romanlarındaki o çoğul bakış açısının gerisine düşmüş gibi görünür… Belki de, düşünür ve siyasal eylem insanı Attila İlhan, romanlarındaki, kendi deyimiyle “kendi biyografyalarını kendileri yazan” kahramanları kadar geniş bir bakış açısına sahip olamamış, ya da birçok önemli konuda görebildiğinden ötesini görmek istememiş bir başka kişilik olarak çıkar karşımıza.

Bu çalışma, onun romancılığıyla düşün insanlığını, kendince ideolojik önermelerini birbirinden ayrı tutmak ve birbirleriyle karşılaştırmak zorunda kaldı…

“Romanlarımızda Kurtuluş Savaşı ve Kadınlarımız” kitabı için çalışırken önüme çıkmış “Dersaadette Sabah Ezanları” ile, deyim yerindeyse beni büyülemişti Attila İlhan. Diğer romanlarını ve ülke üzerine yazdığı siyasal tezleri okumak da kaçınılmaz oldu. Nereden bilebilirdim ki, değerli şair-yazarımız, onca alanda at koştururken babam Dursun Akçam’a da rastlayacak ve zaman zaman fazlaca öznel ve kibirli kalmış o bildik bakış açısıyla ona da çok hak etmediği bir damga vurmaya kalkacak, onu da ağır bir zan altında bırakacaktı.

Sonuçta edebiyat ve kültür coğrafyamız için anlamlı olabileceğini sandığım böyle bir yapıt var karşımızda.

Okurken tarihimizi yeniden gözden geçiriyor olmanın hazzını yaşayacağınızı, tarihimiz, bugünkü sosyal-kültürel ortamımız ve geleceğimizin günleri açısından önemli olabilecek ipuçları bulabileceğinizi umuyorum.

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

13 Şubat 2023, Alper Akçam

 

About Post Author