Bir yandan Avrupa Şampiyonası maçlarını izliyoruz, bir yandan iç basında “Şeriat” üzerine koparılan yaygaralarla irkiliyoruz…
Dünya küçük bir köye döndü; teknoloji ve iletişimin ulaştığı olanaklar, kapitalizmin hayatın her alanında sınır tanımayan tüketim alışkanlıklarıyla futbol dünyasına da ulaşması sonucu, dil, din, renk, milliyet kavramları iç içe girdi; sınırlar savrulup gitti.
Türkiye ve Gürcistan gibi bir ikisi dışında, “Avrupalı” diye çıkan hemen her takımda en az birkaç zenci bulunuyor. O Afrikalı kardeşlerimiz de Calcaneus kemiklerinin kendilerine sağladığı hızlı koşma ve ayak becerisi ile iyi futbol oynuyorlar; gittikleri ülkenin yurttaşı oluyorlar; bolca ekmeklerini yiyip çoluk çocuk besledikleri o ülkenin milli marşını da göğüslerini gere gere söylüyorlar.
Fransa milli takımında tam 13 Afrikalı varmış; Fransa kökenli oyuncu sayısı ise yalnızca 2! Bu yıl başarılı bir futbol sergileyen ve futbol devi İtalya’yı deviren, bir Türk teknik adamın yönettiği İsviçre on birinde de 3 Afrikalı beyaz dişlerini göstererek gülümsüyor.
Almanya Milli Takımı’nda Türk kökenli İlkay var. O da bir Alman gibi ulusal marşlarını söylüyor, canını dişine takmış, Almanya için futbol oynuyor.
Bu kültürel karmaşa üzerine yazılıp söylenecek çok şey var ama şu bizim din bezirgânları yok mu, onlar insanı çileden çıkarıyorlar. Bu ülkenin onur ve bilinç kaynağı Köy Enstitüleri’ni kapatırdılar yetmedi, beyinsiz tetikçilere ad ada hedef gösterip aydınlarımızı, bilim insanlarımızı kurşunlattırdılar yetmedi… El altından emperyalist gizli servisler tarafından da beslenen bu bezirgânların tek geçim kaynağı, tutundukları tek dal, dini kavramlar üzerinden yaygara koparmak, insanların inançlarını sömürerek kazanç sağlamak… Para yağıyor bir yerlerden adamlara. Alevi köylerine kocaman binalarda kaçak Kuran Kursu açıyor, yıkmaya gelen belediye ekiplerine takke sakal direniyorlar. Akıllarının gereği her şeyi sorgulayan, din istismarına karşı çıkar din üzerine altyapısı olan din adamları “Şeriat”ı sorgulayan bir bildiri kaleme aldı diye öfkeden ağızları köpürüyor, küfürlü saldırganlıklarla adamları hedef gösteren manşetler atıyorlar gazetelerinde…
Bunlar çok tehlikeli sevgili dostlar. İşte ekmeğimize, suyumuza asıl göz dikenler ve ülkeyi emperyalizme pazarlayanlar bunlar. Bakmayın Gazze için, Filistin için yaygara kopardıklarına. Onlar da en az on binlerce Gazzeliyi kana ve ateşe sürükleyen, yurtlarından ettiren Hamas kadar emperyalizmle ilişkili; Afganistan’ı yaşanmaz duruma getiren Taliban kadar emperyalizmin oyuncağı, İsrail ve ABD gizli servisleriyle aynı kaptan yiyip içiyorlar. Olan garip insanlara, mazlum halklara oluyor.
Aman bunlara karşı gece gündüz uyanık olalım, yanımızda yöremizde bunların dümen suyuna kapılmış birileri varsa uyaralım.
Varsın İlkay kardeşimiz Almanya milli marşını söylesin (bize dünyaları verseler yapmayız öyle bir şey de onu bir kenara bırakalım), varsın yurttaşları, renktaşları yoksulluk içinde kıvranırken, soyulup sömürülürken, Afrikalı kardeşlerimiz Avrupalı formalarla sahalara çıksınlar; beyaz dişlerini göstererek mutlu mutlu gülümsesinler…
İyi oynayan kazansın, spor kazansın, kardeşlik kazansın, dostluk kazansın. Doğu Batı, Kuzey Güney demeden, her dilden, her dinden insanlar kucaklaşsın…
Biz işin diğer tarafına bakalım. İşimiz zor ve mutlak gerçekleştirilmeli. Din iman üzerinden düşmanlık kışkırtanları, takkeye, sakala, seccadeye sığınıp din bezirgânlığı yapanları, kadınlara, çocuklara yaşam hakkı tanımayanları artık ayırıp bir kenara atmak zorundayız. Hamasi manşetlerle bize verdikleri zarar, döktükleri kan, yarattıkları düşmanlık, borularının öttüğü, gemilerinin emeklerimiz üzerinden, inançlarımız üzerinden yürüdüğü yetsin artık.
Kahrolsun din, iman bezirgânları…
Yaşasın spor kardeşliği, yaşasın halkların, inançların kardeşliği…
Gününüz aydın olsun…