Önceki akşam Ankara Gölbaşı’nda “Ardahan’ın Değerleri Toplanıyor” başlıklı bir toplantı gerçekleştirildi.
Ankara Ardahan İl Derneği tarafından düzenlenen, Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’in ev sahipliği yaptığı bu toplantıya katılanlar arasında bir sayın bakan, milletvekilleri, kaymakamlar, çok sayıda belediye başkanı ve birçok yöre derneği yöneticisi bulunuyordu. Dernek Başkan Yardımcısı Suat Aktaş tarafından telefonla davet edildiğim (kendisine çok teşekkür eder; ayrılırken çok dostça davranamadığım için de açıkça özür dilerim) toplantı oldukça kalabalıktı, Türkiye’nin birçok farklı yerinden, aralarından Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin’in de bulunduğu çok sayıda konuğun yer aldığı etkinlik, girişteki fuaye alanındaki kete ve peynir sunumu, tanışma ve duvarında Ardahan doğa fotoğraflarının gösterimi ile başladı; daha sonra yemek salonuna geçildi. Bana söylendiği gibi, saat 17.oo olmadan ben de eşimle birlikte konukların arasındaki yerimi almıştım.
Salondaki açılış ve şehitler için yapılan anmadan sonra gelen konukların tanıtımı başladı. Toplantıya katkısı olanların adları okundu. Birçok dernek temsilcisi, yeni eski politikacı konuşma için kürsüye çağrıldı. Saatler geçti… Sanıyorum toplantı başlayalı dört saat olmuştu. Ne girişteki yansılarda, ne yapılan konuşmalarda, doğrudan ya da dolaylı olarak Ardahan için ömürlerini feda etmiş, hapis yatmış, zulme ve sürgüne uğramış, adı ansiklopedilere geçmiş, Hamburg kıyılarına verilmiş Dursun Akçam’ın, ne de Ardahan halkı için verdiği mücadelede evinin önünde kurşunlanmış, ölümsüz yapıtlar bırakmış Ümit Kaftancıoğlu’nun adları geçmedi… 20 yıldır kapısını Ardahan halkının her türlü gereksinimi için açık tutmuş, yoksul öğrencilerine sıcak bir ortamda ders çalışma ve kitap okuma olanağı sağlamış, tiyatro, sinema gösterimlerine, 18 kez yapılmış çok önemli kültür sanat günlerine ev sahipliği yapmış, Ardahan’ı ulusal ve uluslararası basında tanıtmış Dursun Akçam Kültürevi’nin de onun adına kurulmuş vakfın da adı anılmadı. En küçük köy derneğinden, günlük politikada sivrilip çıkmış politikacıya kadar, orada bulunup da hemen hiç söz verilmeyen kalmamıştı ama bu saydığım adlar da yoktu, benim adım da… Orada bulunmadığı sunucu tarafından da bilinen kişinin bile adı okundu, o da sahneye çağrıldı…
Birden kafasından aşağı bir kova soğuk su dökülmüş biri gibi oldum; bir aydınlanma anı yaşadım! Yanlışlarımı gördüm! Bunca yıldır yanlış şeyler yapmış, yanlış şeyler söylemiştim; Ardahan için ne ben değer olabilmiştim, ne de savunduğum değerlerin kayda değer bir hükmü vardı. Ateş olup cürmüm kadar da yer bile yakamamıştım. O duygusal tepkiyle, saat 21.00’e doğru kalkıp çıktım salondan. Kapı çıkışında karşılaştığım sevgili Suat Aktaş, “sıra size de gelecek, yazarlar” gibi bir şeyler söyledi. İçeride edebiyat dergilerinde ürünü yayınlanmış, edebiyat dünyasının adını bildiği bir yazar da görememiştim… Önüme verdikleri bir anket kâğıdına “Ardahan’ın en önemli sorunu, Kafkas arısının yurdu, dünyanın en zengin kır çiçeği florasına sahip Ardahan doğasında dünyanın en değerli ürünlerini üreten üreticilerin örgütsüzlüğü ve emek sömürüsüdür” diye yazmış olmayı yeterli bulmuş olarak, “Ardahan Değeri” olabilmeyi Ardahan’ın politika ünlülerine, adını başkalarının önüne geçirmeyi başarmış akıllı girişimcilerine bırakarak ve gerçekten de içim kan ağlayarak, çok sevdiğim memleketim adına yapılan o toplantıdan ayrıldım.
Aralarına katılmayı başaramadığım ve sayelerinde katıldığım toplantı yemeğinde aç karnımı doyurduğum “Ardahan Değerleri”ni kutlar, başarılarının devamını dilerim.
Gününüz aydın osun değerli dostlar…