ALLAH AŞKINA! BIRAKIN ARTIK ŞU BATI EMPERYALİZMİNİN KUYRUK SOKUMUNU…

ALLAH AŞKINA! BIRAKIN ARTIK ŞU BATI EMPERYALİZMİNİN KUYRUK SOKUMUNU…

1945’ten sonra almadık mı dersimizi? Köy Enstitüleri’ni, kamu fabrikalarını, demiryolu politikalarını, açmayı düşündüğümüz uçak fabrikalarını, Cumhuriyet’e sahiplik edecekleri sanısıyla devlet kasasında yetiştirip beslediğimiz finans çevrelerimiz onlarla aynı yatağa girebilin diye dağıtıp atmadık mı? Ülkenin en önemli direniş noktalarını, milli eğitimden milli savunmaya, laik ve kamusal eğitime, kadın haklarına kadar bizi biz yapan, bütün dünyanın saygı ve şaşkınlıkla izlediği bütün hamleleri yarıda bırakıp din istismarcısı politikalara kapıları sonuna kadar açmadık mı?

Hâlâ öğrenemedik mi, Batı emperyalizmi menfaati olmadan yaralı parmağa bile işemez… Elini verdin mi onlara, kolunu da kaptırmış olursun… Anadolu’dan Yakın Asya’ya, Orta Doğu’ya iki karış toprakla karnını doyurup kimseye minnet etmeyen on milyonlarca köylünün yok edilmiş olması, bir emperyalist gizli servisler projesidir… Yaşadığımız bölgenin bir uyuşturucu döngülünde kıvranan sığınmacılar sarmalına düşmüş olması, bir emperyalizm projesidir. Din ve kültür ayrılıkları, nüans farklılıkları üzerinden silaha sarılıp birbirini boğazlamaya kalkan kafadan arındırılmış mazlum halkların varlığı bir Şarkiyatçı emperyalizm projesidir…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son yıllarda akıllı bir politika izledi… On büyük şehrin yerel yönetiminin emperyalizm güdümündeki cemaat ve tarikat ağlarından kurtarılmasında onun büyük katkısı vardır. Türkiye sağ kanadında İyi Parti gibi, namuslu ve dürüst muhafazakâr politikacıların da yer alabileceği bir gücün yükselmesinde Kılıçdaroğlu’nun büyük çabası vardır. Henüz demokrasi adına çok somut şeyleri masaya yatıramamış olsa da Altılı Masa’nın oluşması çok önemli bir siyasi adımdır…

Ama son aylarda bir farklılaşma oldu sanki politikasında… İyi kötü herkesin kanıksadığı türban meselesini kurcalayarak başkalarına malzeme çıkardı. Bilim var diyerek ABD’ye gidiyor, bir zamanlar İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni kuran, Anadolu’yu işgale çıkmış Yunan askerlerini destekleyen İngiliz emperyalizminin başkentinden “para buldum” diye müjdeler gönderiyor, Alman politikacıların danışmanlarını yanına alıyor…

Emperyalizmin hiçbir şeyinden hayır gelmez… Dünyanın en değerli koylarına, kıyılarına emperyalist firmalar çöp atıyor… Dünyanın en “hümanist” görünen kapitalizminin yönettiği Kanada, kendi ülkesinde ağaç yaprağı koparana para cezası verirken, hain yerli ortaklarıyla birlikte altın arayacağız derken bizim dünya cenneti Kaz Dağları ormanlarını acımasızca tıraşlıyor. Fırat’ın sularına zehir katanlar da onlar… Onlar, yüze gülseler de geriden kimi destekleyecekleri bellidir. Kolayca alıveriyorlar bütün ruhsatları, ormanları kesiyorlar, dağa taşa beton atıyorlar…

Gâzi Mustafa Kemal’in bize ilk öğrettiği “özgüven” idi… Önce kendi öz güçlerine, kendi halkına, kendi coğrafyana güveneceksin… Ve arkasından Gâzi’nin koşullarının elvermediği veya başka nedenlerle hakkından gelemediği şu “Üretici Örgütlenmesi”ni yaşama geçireceksin. Yüzyıllardır onların kanını sömüren, bugün de halkımızı din istismarcısı politikaların cemaat-tarikat ağlarına sürükleyen tefeci-bezirgân zümrenin yaşam kaynaklarını kurutacaksın. Aracıya, tefeciye son vereceksin… Dünyanın en değerli sebzesini, meyvesini, balını, etini üreten eli nasırlı Anadolu ve Urumeli emekçisinin elinden tutacaksın, üç kuruşa kot taşlayıp gemi sökerken kansere yakalanan işçilerin durumunu göreceksin.

Bugün büyükşehirlerin çevre semtlerinde yaşayan bir zamanların köylüsü, özü sözü bir, imece geleneğini bilen can kardeşlerim var… İmamoğlu için, Kaftancıoğlu için, Mansur için, Soyer için canla başla çalıştılar… Darıca’da, Gebze’de, Bayraklı’da, Ardahanlılar, Karslılar, Erzincanlılar, Vanlılar, Trabzonlular, Anadolu’nun dört bir yanından çıkıp gelmiş can insanlar var. Yarın seçim kazanıldıktan sonra ekonomide “aynı hamam, aynı tas” olmasın… Bu can insanlar halk karşısında mahcup kalmasın. Emperyalist sermaye kamu yatırımı yaptırmaz. Emperyalist sermaye, fabrikalar kurmana, kendisine rekabet etmene göz yummaz… Benim insanlarımı yine aç ve açık bırakmak istemiyorsan “sanayileşme-kooperatifleşme” çizgisinden taviz vermemen gerekir…

Bilim yalnız ABD’de değil… Bilim tüm dünyada, iletişim çağında yaşıyoruz. Hindistan’dan Güney Kore’ye, Çin’e, bilim, emperyalizmin yüzlerce yıllık egemenliğine kafa tutuyor…

Yeter artık sevgili politikacılarımız… Bu milletin çocuklarını bu emperyalizmin besleyip kışkırttığı cemaat-tarikat ahlaksızlıklarından, bu insanın kanını donduran saldırganlıklarından kurtarmak gerek. Bunun çaresi “vesayete karşı olmak” bahanesiyle AKP iktidarının mimarı olmuş ve hâlâ el altından besleyen, sığınmacı pazarlığı yapan Batı emperyalizmi değil… Uğur Mumcu’nun açığa çıkardığı “Rabıta” olayını unuttunuz mu? FETÖ’den yumrukçu milletvekillerini meclise sokan “İlim Yayma”ya kadar, dinle ilgili bütün örgütlenmelerin arkasında emperyalist gizli servisler var… Onlardan medet ummak bizim için ölü gözden yaş ummaktır…

Sayın Kılıçdaroğlu, bir zamanlar, zamanın bakanı Aydın Güven Gürkan’ın bakanlık odasında bir arada olmuştuk. Elimde Bakan Gürkan’ın büyük bir heyecanla dinlediği “SSK Himmet İstemiyor” dosyası vardı. Eczanelerin SSK hastane binalarından çıkarılmasından başlayıp Sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesine giden önerilerim vardı. Birlikte üzerinde çalışacaktık. Yıl 1992… Bakan Gürkan kısa bir süre sonra sağlık nedeniyle istifa etti… Biz o günün koşullarında insanlar için bir kuyruk işkencesi olmuş SSK eczanelerinin kapatılıp SSK ilaçlarının da tüm eczanelerden karşılanması doğrultusundaki önerimi bile hayata geçiremedik.

Tam on yıl sonra AKP iktidar oldu ve kimsenin gözünün yaşına bakmadan benim on yıl önce önerdiğim birçok şeyi (prim toplamadan hizmet sunumuna kadar, çalışan kesimlerin örgütlü denetimi dışında) gerçekleştirdi ve sosyal güvenlik ile sağlık alanında yaptıklarıyla önceleri epey puan topladı.

Şimdi çok daha önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Şimdi sizden sosyalist uygulamalar yapmanızı beklemiyoruz. Kuşkusuz bu ülkenin her koşulda daha uzan yıllar, namuslu, işçisini de düşünen girişimcilere, yatırımcılara, özel sektöre de gereksinimi olacak. Onlara karşı değiliz… Ama emperyalizme hizmet eden aracılara, yapsatçılara, ülkeyi betona boğanlara karşıyız…

Allah Aşkına! Şu emperyalizmin kuyruk sokumunda yürümekten vaz geçin… Emperyalizmin darmadağınık ettiği, kültürleri, köyleri yok ettiği, sığınmacı ve uyuşturucu döngülüne soktuğu bir coğrafyada emperyalizmden medet ummayın… Kendi halkınıza, kendi coğrafyanızın gücüne güvenin… “Sanayileşme-Kooperatifleşme”, insanların ürettiklerine ve üreteceklerine sahip çıkma, onlara ekmek kapısı açma hayaline tutunun hep…

El birliğiyle kurtulalım artık emperyalizmin başımıza bela ettiği bu cemaat-tarikat ağlarından, din istismarcılarından, çocuklarımıza acımasızca saldıranlardan ve hâlâ ellerini kollarını sallayarak kahramanlar gibi dolaşanlardan, adliyeden silahlı kuvvetlere örgütlenmesini sürdüren bu karanlık kafalılardan…

Yolumuz ve yüreğimiz doğan güneş kadar aydın olsun…

 

(Not: Bugün Saat 15.00’de Abidin Daver Sokak, No:14, Çankaya, Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde Cavit Orhan Tütengil hocamız üzerine konuşacağız)

 

 

About Post Author