Dr. Alper Akçam
İnsan aklıyla kuruyor geleceğini… İnsan aklıyla seçiyor arkadaşını, yolunu, tarafını, hatta bir ömür kiminle bir yatağa gireceğini… Öyle görünüyor…
En çok da insan yanılıyor. Duyguları aklına karıştığından değil… Hiç değil. Bana kalsa, duygular akıldan daha az yanılır derim… Aklını kim kez yeterince sorgulayıp kullanmadığından…
Son günlerde bir “transfer” modası çıktı; belediye başkanları arasında bir parti değiştirme furyası…
Hep de iktidar partisine geçmeler oluyor… Belediyeler için olanağı bol, geleceği parlak gibi görünen…
O başkanları seçenler olanağı bol, eli kolu uzun, iktidara yakın bir başkan seçmek isteselerdi iktidar partisi adayını seçerlerdi zaten… Kat üstüne kat mı istersin; park alanlarına beton mu dikmek istersin, halktan toplanan paralarla inanç istismarcısı vakıfları; cemaatleri abâd etmek mi istersin… Her yol “mübâh” olurdu.
Bu işte bir terslik var… Öyle yapmamış ama seçmen, kabul etmiş iktidar tarafından üvey evlat yerine koyulmayı, bir lokma, bir hırka da olsa payıma düşen, ben bu siyasetle yaşamayı onur sayıyorum, ben mücadele tarafını seçiyorum; ben doğayı koruyup kollamak istiyorum kendimce, ben var olan ekmek kapılarını satıp paylaşmaktan değil, üretimden yanayım, ben bugün dişimi sıkıp çoluk çocuğuma yarın için daha özgür, daha üretken bir yaşam kurmaktan yanayım demiş…
Seçtiği o başkan da çıkmış, iktidar partisinin rozetini takarken yakasına, hiç de yüzü kızarmadan pozlar vermiş.
Ver yansın ediyor şimdi muhalif görünen partilerin yöneticileri…
Ver yansın ediyorlar, kendi partisinden başkan seçilmiş kişileri ne vaadle olursa olsun kendi partisine geçirmiş iktidar temsilcilerine. Ahlâk dersi vermeye kalkıyorlar kendilerine…
Peki, bu yetkili arkadaşlara kim soracak, neden partinize aday olarak yarınki gün yan çiziverecek birini tepeden başkan olarak atadınız diye? Kim soracak onlara ki, milletin dişle tırnakla mücadele ederek bir yere getirdiği adamları neden partiniz adına aday yaptınız diye…
Parti değiştirmeyeni çok mu iyi sanki… Neden sözümüzü esirgeyelim ki?
Aynalara iyi bakmazsak, sureti haktan görünenlerin aslında kime ve neye hizmet ettiğini iyi sorgulamazsak yanılma payımız da çoğalacak demektir; kendi kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.
Daha 19 Haziran 2019 tarihinde vermişiz Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubesi olarak ilk dilekçemizi. Düziçi Köy Enstitüsü çıkışlı değerli öğretmenimiz Ramazan Koç’un birer anıtsal değeri olan fotoğraflarını on ay sonra kutlanacak Köy Enstitülerinin 80. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında 17 Nisan 2020 tarihine yakın günlerde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sergilenebilmesi için…
Şimdi çok erken, altı ay sonra başvurun demişler.
09 Aralık 2019 tarihinde yeniden başvurmuşuz, aynı gerekçeyle. Bu ülkenin Cumhuriyet tarihinin en büyük övüncü, dünyanın örnek bildiği Köy Enstitüleri’nden bir öğretmenimizin çok değerli tarihi fotoğraflarının Köy Enstitüleri’ni baştacı bilen seçmenlerin oylarıyla işbaşına gelmiş birilerinin yönettiği Çankaya Belediyesi’ne…
Ve 15 Ocak 2020 tarihinde almışız yanıtımızı; yoğun etkinlikler nedeniyle sergimize yer verilemeyeceğine…
İnsan yanılır, hayat arkadaşını seçerken yanılıyor da, siyasette de yanlış seçim yapabilir kuşkusuz.
Göz göre göre seçilecek kişiyi getirip önümüze koyanlar olarak, bunu seçmek zorundasınız diye buyuranlar olarak, sonra o seçtirdiğiniz kişi parti değiştirdiğinde, ya da kendisine oy vermiş onurlu insanların taleplerinden çok başka şeylere kulak verip öncelik tanıdığında çıkıp televizyon ekranlarında ahlak dersi veren nutuklar atmayacaksınız… Yurttaşları, seçmenleri akılsız yerine koymayacaksınız…
Başkasını suçlamadan, başkasını karalamadan önce biraz da kendinize bakacaksınız, kendinizi sorgulayacaksınız…
Belki de kavun seçerken yaptığınız gibi, aday yapacağınız insanları kıç tarafından koklayacaksınız…