17. DURSUN AKÇAM KÜLTÜR VE SANAT GÜNLERİ 5/6/7 AĞUSTOS’DA ARDAHAN’DA

17. DURSUN AKÇAM KÜLTÜR VE SANAT GÜNLERİ 5/6/7 AĞUSTOS’DA ARDAHAN’DA
  1. Dursun Akçam Kültür Sanat Günleri’ni 5/6/7 Ağustos’da Ardahan’da yapıyoruz. 24 Haziran’da başlatacaktık; yasaklara takıldık; umarım bu kez sorun olmayacaktır.

Dursun Akçam’dan eşi Perihan’a kalmış emekli aylığıyla ayakta durmaya çalışan vakfımıza bu tarih değişikliği epeyce tuzluya mal oldu… Ama biz, kültürün ve sanatın bayrağını o ocakta tüttürmekte, özgürleşme eylemini sürdürmekte, Ardahan doğasının ve aracılar tarafından sömürülen üreticisinin örgütlenme gereğini en yüksek sesle bildirmekle görevli saymışız kendimizi… Umarım yeni bir terslik yaşamayız. Ardahan Valisi, Sayın Hüseyin Öner ile yaptığımız ön görüşmeyi olumlu bir kanıyla tamamladık…

Ardahan dışından gelenlerle Kars Havaalanı ve Cılavuz Köy Enstitüsü yerleşkesinde buluşup, Dursun Akçam Ormanı civarında yapılacak davullu zurnalı karşılamaya katılacağız… Açılışta, yıllarca Ardahan doğası için mücadele etmiş, Kura sularının barajlar ve müteahhitler uğruna Çoruh’a aktarılmasına karşı, neredeyse tek başına savaşmış, Dursun Akçam Ormanı oluşturulmasında, Dursun Akçam anma günlerinin düzenlenmesinde çok emeği geçmiş sevgili ağabeyim, emekli Başkomiser Cevdet Şentürk’ün fotoğrafını törenle Dursun Akçam Kültürevi duvarına asacağız… Hep yan yana olmasak da, neredeyse bir ömrü bir tür dava arkadaşı olarak birlikte geçirdik.

Çok yıllar önceydi… 1978 olabilir… Gölebert Jandarma Karakol Komutanı, adını anımsamadığım bir başçavuşumuz, jandarma gönderip çağırtmıştı beni. Yörede köylümüzün otlağına sahip çıkma mücadelesi sürüyor; ben de elimden geldiğince yanlarında olmaya çalışıyorum… Biraz da çekinerek uydum çağrıya, gittim… Çok iyi karşıladı beni komutan… Bahçedeki kamelyada yer gösterdi, askerlere “Çay yapın oğlum!” diye seslendi.

Asıl çağırma nedeni Taner Akçam imiş… Ankara Ulucanlar Cezaevi duvarına “Vız gelir duvarınız, vız!” diye yazıp kırdıkları duvardan firar etmiş ya Taner; astsubayımız, görevi gereği bana kardeşimin nerede olduğunu bilip bilmediğimi soruyor, ifademi alacak. Gerçekten de bilmiyordum, bilmiyorum dedim… İfademi yazdırdıktan sonra başka konulara geçti… Çok içtenlikli bir yaklaşımı vardı. “Sizi izliyorum ve çok takdir ediyorum” dedi. “Köylünün içinde, haklı davasının da yanındasınız. Onlardan biri gibi yaşayıp örnek oluyorsunuz, aydınlık saçıyorsunuz” gibi şeyler söyledi… “Ama çok dikkatli olun, arkanızdan dolaşanlar, hakkınızda dolaplar çevirmeye kalkanlar var, bana da para teklif ettiler, bir çorap örmeye çalışıyorlar başınıza,” diye ekledi. Farkındaydım olup bitenin. Bir gece de köpeklerin şamatasıyla uyanmış, evin örtmesinde kuşkulu ayak sesleri duymuştuk. Rahmetli Namaz Enişte (Sultan bibimin kocası) önümüze geçip dışarı çıkmamıza da engel olmuştu; kulağına gelmiş bir şeyler olmalıydı.

Birden “Silahınız var mı?” diye sordu başçavuşumuz… Kısa bir süre duraladım, içtenliğini gözünden okuduğum o insana yalan söylemeyi uygun bulmadım. “Var!” dedim… Ankara’da da beni vurmakla görevlendirilmiş birileriyle karşılaşmış, açıkçası onların tereddütleriyle kıl payı kurtarmıştım… Sonra da İstanbul’a kadar gitmiş, sevgili ağabeyim Cevdet Şentürk’ten güzel bir tabanca almıştım. Kendimi savunmak için kimi yerlerde silah belimde geziyordum. “Silahınız yoksa, ben verecektim” diye ekledi karakol komutanımız…

Bizim insanlarımız arasında da, devletin yasadışı başka şeyler beklediği görevliler arasında da, insan damarı kopmamış, alnı ak yaşayan birçok kişi hep oldu ve olacaktır..

Yıllar geçtikten sonra, 2000 yılında, emekli olduğum o yıl, Ardahan Süzgeç gazetesinde yörenin zorba ailesi Hamşioğulları temsilcisi, 12 Eylül’den sonra Denizli Belediye Başkanı olmuş, Kenan Evren’le yakın hukuku olan birisinin aracılığıyla dışarıdan gelen koyun sürülerinin Ardahan doğası ve otlaklarına verdikleri zarar nedeniyle dostum Kemal Gültekin’in (toprak incitmesin onu da, fotoğrafı Klütürevi’nin duvarında) çıkardığı Süzgeç Gazetesi’ne yazılar yazıyordum. Ben TTB Genel Kurulu’nde Bursa delegesi olarak köyden ayrıldığım gün, Ölçekteki evimize bir cemse jandarma gelmiş… Aynı günlerde beni telefonla arayarak “alnımdan vurmak”la tehdit eden jandarma komutanı göndermişti büyük olasılıkla. Beni evden bulamayınca evdeki annem ve babamı Perihan ve Dursun Akçam’ı alıp götürmeye kalkmış jandarma… Cevdet Şentürk ağabeyim önlerine geçip engel olmuş. Sonra da yanına aldığı kimi dernek başkanlarıyla Ardahan İl Jandarma komutanına çıkıp saatlerce görüşmek için beklemiş… Cevdet Şentürk ağabeyimle anılarımız çoktur… Dursun Akçam’ın mezarı başında yaptığı konuşmada adına bir orman sözü vermişti, birlikte yerine getirdik o sözü. Kura derneğinde de beni istedi yanına… Zamanım yetmiyordu, olamadım…

Dursun Akçam Kültürevi duvarındaki fotoğrafıyla aramızda yaşayacak artık…

Aynı gün metnini yazdığım “Bayro’nun Listesi” oyununu sahneleyecek gençlerimiz. Oyuncu sıkıntıları varmış, bana ve yönetim kurulu üyemiz Özkan Durmuş’a da rol düşüyormuş; kabul ettim. Özkan kardeşim ben kaymakamı oynayacağım, o odacı olsun diye tutturmuş… Ona da olur dedim. Görüşmeler sürüyor.

Yine dolu dolu bir program olacak… Köylümüz, akrabamız Servet Çarıçam Ölçek Köyü Üretim Kooperatifi için söz vermişti, bakalım o neler açıklayacak…

Ardahan Kültür Sanat Bileşenleri, İstanbul ve Ankara’dan bir otobüs dolusu sanat sevdalısı insan ile aramıza katılacak.

  1. Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri, yörede Cılavuz Köy Enstitüsü’nün başlattığı özgürleşme eyleminin bayrağını gönderde tutmayı sürdürdüğümüzün bir kanıtı olacak… Herkesi o kutsal ocakta buluşmaya çağırıyoruz…

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

 

 

About Post Author