Kasım ayında yıllık TÜFE oranı, bir önceki Ekim ayına göre yüzde 1,49 oranında daha düşük çıktı. Yüzde 47,09 oldu. Yıl sonunda MB tahminine uygun, yüzde 44’e yakın bir oranda gerçekleşir.
Aralık ayında kira artışları TÜFE’den daha yüksek, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 60,45 olarak yapılacak. TÜFE düşüş trendinde iken 12 aylık ortalamalar daha yüksek çıkıyor. Geçen sene TÜFE artış trendinde idi ve 12 aylık ortalama TÜFE oranı daha düşük çıkıyordu.
Çekirdek enflasyonun TÜFE’nin altında yüzde 45,68 olması da enflasyon direncinin azaldığını ve düşüş trendinde olduğunu gösteriyor.
Yİ-ÜFE’de TÜFE altında oldu. Bu da maliyetlerde düşme olduğunu gösteriyor.
Aslında TÜİK verilerine göre enflasyonu yorumlamak aşırı risklidir. Çünkü İTO geçinme endeksi ile TÜİK TÜFE verileri farklıdır. Son beş yılda İTO yıllık geçinme endeksi her ay 10 puanla 20 puan arasında, TÜFE’den daha yüksek çıkıyor.
2019 Kasım ayını temel ay 100 olarak alırsak, Kasım 2024’te 5 yılda;
- TÜİK TÜFE ENDEKSİNDE ARTIŞ; YÜZDE 607,7
- İTO GEÇİNME ENDEKSİNDE ARTIŞ; YÜZDE 799,0 oldu.
- ARADA YÜZDE 31,47 ORANINDA FARK VAR.
Bir önceki beş yılda, 2015 başından 2019 sonuna kadar olan beş yılda;
- TÜİK TÜFE ENDEKSİNDE ARTIŞ YÜZDE 175,88
- İTO GEÇİNME ENDEKSİNDE ARTIŞ YÜZDE 171,18 DİR.
- ARADA ÇOK AZ, YÜZDE 2,75 ORANINDA FARK VAR. ÜSTELİK TÜİK ENFLASYONU DAHA YÜKSEKTİR.
Demek ki 2019 yılından beri TÜİK enflasyonu düşük gösteriyor. Bunun nedeni 2019 yılında Maliye bakanı olan Berat Albayrak’ın TÜİK yönetimini tartışmalı bir şekilde değiştirmiş olmasıdır.
TÜİK kamu görevi yapıyor. Verileri eksik göstermesi kamu görevini kötüye kullanmaktır.
Dahası maaş ve ücret alandan, devlete ve işverene haksız gelir aktarmaktır. Eğer 2019’dan beri maaş ve ücretler gerçek enflasyona göre düzeltilseydi, bugün herkesin eline yüzde 31 dolayında daha fazla para geçecekti.
İşçi ve memur sendikalarının TÜİK’e ve hükümete dava açmaları gerekir.
Öte yandan, insanların yaşadıkları enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında fark olması, herkeste panik yaratıyor. Güven bunalımına neden oluyor. Sonuç fiyatları spekülatif düzeyde artıranlara bir gerekçe sunmuş oluyor.
Bir hükümetin resmi verilere müdahalesi, TÜFE’yi düşük göstermesi, halkı ve özellikle iktisatçıları aptal yerine koyması demektir. Nasıl olsa anlaşılacağını, ters tepeceğini ve güven sorunu yaratacağını, istikrarı daha çok bozacağını anlayabilen aklı başında ekonomi yönetimi bu kadar fahiş hata yapmaz.
Aslında enflasyonda artış, yalnızca faiz nas ve diğer yanlış politikalara da açıklanamaz. Hükümetin siyasi kararları, siyasette ayrışmanın, kayyum atamaları ile ortaya çıkan güven kaybının ve toplumu paniğe sokmasının da etkisi var. Geleceğini riskli görenler, fiyatları panik içinde artırıyorlar.
Eski savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘’İkinci Dünya savaşında Danimarka’nın işgali 6 saatte gerçekleşti. İsrail bize tehdit değil mi? ‘’dedi.
İlber Ortaylı da, ’’Danimarka’yı devlet yönetimi teslim etti ama sonradan halk direndi ‘’diyor.
Türkiye’yi teslimiyetçi bir devletle karşılaştıran, benzetme yaparak, zimnen ülkemizin kolay işgal edilebileceğini ima eden ve üstelik savunma bakanlığı yapmış bir siyasinin bu sözleri, vatansever ve milli değerleri önde tutan hiç kimse için yenilir-yutulur söz değildir.
Bu tür gaflar, elbette halkta güven sorunu, tepki ve panik yaratacaktır.
Yayınlama 4 Aralık 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ