Dünya Kadın Hakları Günü ve Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 85. Yıldönümünde Sarıyer Belediyesi’nin ev sahipliğinde ‘Türk Kadınının Siyasetteki Yeri’ paneli düzenlendi. Panelde konuşmacılar, kadınların siyasette var olması sağlanmalı mesajı verdi.
Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü… Fakat bu tarihin Türkiye’deki kadınlar için daha farklı bir önemi var. 5 Aralık 1934 tarihinde Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden biri gerçekleşti ve kadınlar milletvekili seçme, seçilme hakkına sahip oldu. Ülkemizde kadınlara bu hak çok sayıda Avrupa ülkesinden önce tanınmış olsa da aradan geçen 85 yıla rağmen istenen ilerleme ne yazık ki sağlanabilmiş değil. Türkiye’de kadınlara milletvekili olma hakkının tanınmasının ardından yapılan seçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 18 kadın milletvekili girmiş ve kadınlar yüzde 4.5 oranında temsil edilmişlerdi. Ülkemiz bu temsil oranı ile o dönem dünyada ikinci sırada yer alırken bugün ilk 100’de bile yer almıyor. Sarıyer Belediyesi de Aydınlık Nesiller Derneği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) ile birlikte Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıldönümünde Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’nde ‘Türk Kadınının Siyasetteki Yeri’ isimli bir panel düzenledi. TÜKD Sarıyer Şube Başkanı Prof. Dr. Hilal Gonca Coşkun’un moderatörlüğünü yaptığı panele; 22. ve 23. dönem CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur, Sarıyer Belediyesi Meclis Üyesi Meltem Yücel Pir, CHP 22. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Avukat Halil Ünlütepe ve Rumeli Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Özmen konuşmacı olarak katıldı.
KADINLARIN ÖNLERİNDE ÇOK ENGEL VAR
Panelde ilk olarak kürsüye çıkan 22. ve 23. dönem CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur, kadınların temsil edilmediğini söyleyerek, “ Kadınların deneyimleri yönetime yansımıyor. Yani yönetme meselesini erkekler kadınlara bırakmıyor. Bütün siyasi partilerin özel önlemler alıp, kadınları seçilebilecek yerlerden listelere koymaları lazım. Bunun için çok çaba sarf ediliyor. Kadınların kendilerini temsil edecek kişiyi seçmeleri lazım. Bunu yapmadığımız sürece kadınların siyasette var olmasını sağlayamayız. Bu toplumda kadına çok büyük baskı var. Kadınlar bu kadar baskı altındayken, bu kadar şiddete maruz kalırken kolay kolay evden çıkıp siyaset yapamıyor. Çünkü siyaset erkeklerin bizden önce yerleştiği bir alan. Kadının yerinin ev olduğunu bize empoze ediyor. Hâlbuki böyle bir şey yok. Siyaset çok zaman ayırmanız gereken bir alan. Ama kadınların o kadar çok işi var ki zaman bulup siyasetle uğraşamıyorlar. Ben siyasete 50 yaşından sonra başladım. Çünkü benim önce bir üniversite bitirmem, biraz para kazanmam, kariyer yapmam ve biraz yaşlanıp çirkinleşmem gerekiyordu. Kadınların siyasette önlerinde çok fazla engel var. O engeli aşabilen kadınlar ancak siyaset yapabiliyor. Ama bu engeller çok zor. O nedenle bizim kadınlara destek olmamız lazım” dedi.
KADINLARIN İHMAL EDİLDİĞİ HİÇBİR ÇALIŞMA BAŞARILI OLAMAZ
Sarıyer Belediyesi Meclis Üyesi Meltem Yücel Pir ise “Kadına yönelik siyasi şiddette en az fiziki şiddet kadar baskıcı. Aradan geçen 85 yılda kadının seçme ve seçilme hakkı kağıt üstünde kaldı. Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verebilmek için tam on yıl uğraştı. Toplumun yarısını oluşturan kadınların ihmal edildiği ve dikkate alınmadığı hiçbir çalışmanın başarılı olma şansı yoktur. Toplumun yarısı kadın ama mecliste sadece yüzde 15 ile temsil ediliyoruz. Belediyelerde durum daha da vahim. Son seçimlerde belediye başkanlığı için 8 bin 257 kişi başvurmuş. Bunların sadece 657 si kadın. Peki kaçı seçilmiş? Bin 389 belediye başkanından sadece 45’i kadın ve bunların ikisi de görevden alındı. Herkes harekete geçmeli ve biz kadınlar olarak bu değişimin en başında olmalıyız” diye konuştu.
HAK ETTİKLERİ YERDE DEĞİLLER
Siyasi partilerin üye yapısının kadın temsili açısından yetersiz olduğuna değinen CHP 22. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Avukat Halil Ünlütepe, “Siyasi partilerin üye yapısına baktığımızda eğer erkek üye çoksa siyasette erkekler egemen olur. Kadın üye çok ise kadınlar egemen olur. Kadın oranlarına bakarak siyasette dengeleri bulursunuz. Kadınlar siyasette hak ettikleri yerde değiller. Siyasette kadının katılımını düşünürken seçimle gelen kadroda kaç üyeyle temsil edildikleri tartışılmalıdır. Siyasi partilerdeki üyelik sistemi ve yapısı sağlıklı değil. Medeni yasanın ve siyasi hakların kabulüne rağmen aile içinde olsun, çalışma alanında olsun, siyasi, yaşamda olsun kadın erkek eşitliğinden söz edemeyiz. Aile içinde süren erkek egemenlik, kadının siyasal çalışmalarını olumsuz etkilemektedir. Oysa ailedeki demokrasi, toplumdaki demokrasinin aynası olacaktır” ifadelerini kullandı.
BU ANLAYIŞ YIKILMALI
Türk toplumlarında kadının yerini anlatan bir sunum yapan Rumeli Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Özmen ise , “ Türkiye’de 1934 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanındı. Hiçbir Türk dilinde cinsiyet ayrımı yoktur. Türkistan devletlerinin hemen hemen hepsinde kadın önemli haklara sahipti. Fakat sonra karanlık bir döneme girildi ve kadın ikinci plana atılmaya başlandı. Bunu yıkmak tüm kadınların elinde” dedi.