Ocak-Haziran altı aylık dış ticaret verilerine göre, ihracatımız yüzde 1,9 azaldı. İthalatımız yüzde 4,1 arttı. Altı aylık dış ticaret açığımız 61,2 milyar dolara yükseldi.
Bugüne kadar her hükümet dış ticareti ihracatımız uçtu-kaçtı diye açıkladı. Aynı şekilde hiçbir hükümet dış açıklara bakmadı ve çözüme yönelmedi. Oysaki Türkiye’nin dış açıklarını çözmek çok kolay bir yoldur. O zamanda insanın aklına bu hükümetler neden dış açıkları görmüyor? Başka nedenleri mi var? Soruları geliyor.
Türkiye neden sürekli dış açık veriyor?
İki temel nedeni var? Birisi; üretim ithal girdiye bağımlı oldu. İkincisi Çin ve Rusya ithalat lobisi var. Hükümet bu lobilere göz yumuyor.
1- Ocak-Haziran ithalatın yapısına bakarsak;
Sermaye malı; yüzde 13,3;
Aramalı ve hammadde; yüzde 74,9
Tüketim malı; yüzde 11,8’dir.
Türkiye üretimde girdi olarak pamuktan ipliğe, ithal aramalı ve hammadde kullanıyor. İthal girdiyi içerde üretmek zor değil. Ama demokrasi ve hukukta güven sorunu yaşadığımız için yerli ve yabancı sermaye yüksek teşvikler de versek, yatırım yapmıyor. Üç rating kuruluşu da Türkiye’nin
kredi notunu ‘’aşırı spekülatif, yatırım yapılamaz‘’ seviyesinde tutuyor.
Bu durumda yatırımın altyapısı, demokrasi ve hukukta batı standartlarına dönmeliyiz. Ayrıca devlet bütçeden hane halkına popülist amaçlı para dağıtmak yerine, piyasaya girmeli aramalı ve ikame hammadde ve aramalı üretiminde yatırım yapmalı ve para verdiklerine iş vermelidir.
2- 6 aylık dış ticaret açığının yüzde 64,7’sini Rusya ve Çin’e verdik. Çine yaptığımız ihracatın toplam ihracat içindeki payı yüze 1,2dir. Buna karşılık Çine karşı verdiğimiz dış ticaret açığı, toplam açığımızın yüzde 20,7’sidir.
Küreselleşme sürecinde, sömürünün şekli değişti. Sömürünün odağındayız. Dış ticarette en çok kan kaybeden ülke olduk. 2003 yılından bu güne kadar 21,5 yılda bir trilyon dolara yakın ( 982,4 milyar dolar ) dış ticaret açığı ve 710 milyar dolar cari açık verdik. Bu demektir ki tüm Türkiye bir yıl başka ülkeler için üretim yapmış ve çalışmış. Bu kadar açığın sürdürülmesi imkanı yoktur.
Daha önce defalarca sorduğum bir soruyu tekrar soruyorum; Buna rağmen neden Türkiye Çin ve Rusya’ya karşı dış ticaretini yeniden düzenlemiyor?
2023 ilk altı ayda Çin ile olan dış ticarette; İthalatımız 22,2 milyar dolar, ihracatımız 1,5 milyar dolar oldu. İthalatımız ihracatımızın 15 katı. Bu kadar dengesiz dış ticaret olur mu? Üstelikte Çin’den ithalatımız içinde teknoloji ithalatı yok, bazı mallar gerekli olabilir ve fakat gereksiz mallar da çoktur. Bunlar arasında, Deri-kösele, Mobilya, Kauçuk-Lastik, Hoparlör, bisiklet, bavul ve oyuncak gibi Türkiye’de üretilen ve fakat ithal edilen mallar da çoktur.
Çin’den ithalat yarı yarıya kısılsa, iç mal arzını ve fiyatları etkilemez. Hükümetin kısmaya gücü mü yetmiyor?
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ