En çok okunan köşe yazarlarına bakarsak, ilk 20 sırada spor yazıları var. Güncel ve ekonomik sorunlar sonraki sıralarda geliyor. Gerçekte ise ekonomik sorunlar hepimizin geleceğini ipotek altına aldı. Söz gelimi açıklanan 8 aylık dış ticaret verileri, sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.
1- Bu sene Ocak- Ağustos 8 ayda 82,3 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Bu kadar dış ticaret açığı veren hiçbir ekonomide istikrar dikiş tutmaz. Dahası bu 8 ayda , geçen seneye göre ihracatta düşme var, ithalatta artış var. Bunun içinde dış ticaret açığı da geçen seneye göre yüzde 11,92 oranında arttı. (Aşağıdaki tablo)
Dış ticaret açığının bir kısmı, turizm gelirleri ila kapatılıyor. Geriye net döviz kaybımızı gösteren cari açık kalıyor.
Ekim ayına girdik ve fakat Merkez Bankası henüz Ağustos ayı ödemeler bilançosunu açıklamadı. İlk 7 aylık cari açığı ise 42,3 milyar dolar açıkladı. Bu gidişle 2023 yılı cari açığı da 70 milyar doları bulacak. Bu açık yüksek ve GSYH’nın yüzde 7’si demektir.
Bu kadar açık, sağdan soldan üç beş milyar dolar dış borç bulmakla çözülmez. Dahası Türkiye bir yıl içinde 210 milyar dolarda dış borç ödeyecek.
Hükümet ya sorunu göremiyor veya aldırış etmiyor. Sağdan soldan üç-beş milyar borç almakla Türkiye’nin döviz ihtiyacı çözülmez. Tek çözüm İMF’ ile stand-by yapmaktır.
2- Çok merak ediyorum; Dünyada başta ABD ve her ülkenin Milli dış ticaret politikası var. Kur savaşları bu politikanın bir sonucu idi. Ancak neden Türkiye’nin bir milli dış ticaret politikası yoktur.
Sekiz Ayda verdiğimiz dış ticaret açığının yüzde 64,3’ü kadar, yani 52,9 milyar dolarını Rusya ve Çin’e karşı vermişiz. Buna karşılık İhracatımızın yarısını yaptığımız AB ve ABD’ den geçen yıllar fazlamız vardı, bu sene az olmakla birlikte ilk 8 ayda 2,3 milyar dolar açığımız var.
Türkiye’yi Rusya ve Çin’e neden mahkûm edildi. Kim etti? Bu ülkelere neden kota getirilmiyor? Medya ve muhalefet bu işin neden farkında değil? Biz toplum olarak akıl tutulması mı yaşıyoruz, yoksa doğru bakmamızı çıkar odaklı lobiler mi engelliyor?
3- Sekiz aylık ihracatta yüksek teknolojik ürünlerinin payı yüzde 3,6 oldu. Bu oran çok düşüktür.
Türkiye Yüksek teknoloji yaratamıyor. Çünkü bütçeden AR-GE’ ye yeterli kaynak ayrılmıyor. Seçim odaklı popülizm harcamalarından para kalmıyor. Kurumsal eğitim sistemi çökertildi. İdeolojik eğitim, imam -hatip ön plana çıktı. Gençler yükseköğretim yapmak için yurt dışına gitmek istiyor. Eğitimli ve uzman gençlerin tamamına yakını yurt dışına gidiyor veya gitmenin yollarını arıyor.
Teknoloji yaratamayan bir ülke kalkınamaz.
Türkiye de, İphone fiyatı 65.000 liradır. Buğdayın kilosu 8,25 liradır. Bir İphone fiyatı, bir kamyon yani 7879 kilo buğdaya eşittir. Bir dönüm tarladan ortalama 327 kilo buğday alınır. 7879 kilo buğday üretmek için 24 dekar (dönüm) tarla ekmek gerekir.
Aynı İphone’un ABD’ de fiyatı 1300 dolardır. ABD’ den bir İphone ithal etmemiz için 4,3 ton buğday vermemiz gerekir.
Türkiye’de iktidar da, muhalafet’de, medyada bu gerçekleri ya göremiyor veya işlerine gelmediği için görmek istemiyor. İş yine halka kalıyor; hepimiz aklımızı başımıza almalıyız ve bu yıkıma dur demeliyiz.
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ