Mehmet Şimşek Avrupa’da ve Körfez ülkelerinde para turuna çıktı. Küresel yabancı yatırım sermayesi gidecek güvenli ülke ararken, hükümetin ülke ülke dolaşıp para bulmaya çalışması, bugüne kadar yapılan yanlışlara ilave yeni bir yanlıştır.
Dahası ülke Ülke dolaşıp para aramak ters teper; çünkü bu uygulama aynı zamanda ülkenin ne kadar zor durumda olduğunu gösterir. Yabancı sermayeyi ürkütür. Dış borç şartlarını ağırlaştırır. En ağırı da itibar kaybederiz.
Öte yandan; Sayın Cumhurbaşkanı saraylar ve lüks harcamalar için, itibardan tasarruf olmaz diyor. Sarayları satıp döviz sağlasak da milletin itibarını korusak daha doğru olmaz mı? Asıl itibar ele muhtaç olmadan yaşamak değil mi?
İMF’ ile stand by yapmayı itibar kaybı olarak gören bir yönetimin kapı -kapı dolaşıp para bulmaya çalışması, hangi itibara uyar?
Türkiye için akılcı yol, doğrudan yabancı yatırım sermayesi çekmektir.
Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi her zaman sınırlı oldu. Çünkü bizim ekonomi dünde bugün de, Dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak ilan edildi.
Yabancı sermaye olarak da, portföy yatırımları girişi oldu. Sıcak para da dediğimiz bu para, hızlı girip çıktığı için ekonomiyi daha kırılgan yaptı. Ayrıca 2012 yılına kadar döviz arzını artırdı. TL değerli oldu. Bu nedenle üretim ithal girdiye bağımlı hale geldi.
O yıllarda ben, sıcak paraya sınırlı bir kontrol getirelim ki, doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelsin diye çok yazdım, Mecliste ve Partide çok konuştum ama herkes sıcak para serabına kapılmıştı. Tartışılmadı bile.
Bugün eksi reel faiz nedeni ile mevduatta yabancı yatırım sermayesi kalmadı. Portföy yatırımları da çıkıyor. Söz gelimi borsada yabancını payı yüzde 60’tan yüzde 31’e geriledi. Sadece 2023 ilk sekiz ayında borsa endeksinin artmasıyla 1 milyara yakın bir giriş oldu.
Uluslararası sermaye Çin’den çıkıyor. Savaşlar da sermaye hareketlerini sınırladı. Yine de bizim doğrudan yabancı yatırım sermayesi çekecek potansiyelimiz var.
Yapmamız gerekenler;
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına dönmezsek, Anayasanın istediği mülkiyet güvencesine uymazsak, yabancı yatırım sermayesi gelmez, şimdi olduğu gibi yerli sermaye de dışarıda yatırım yapar.
AB‘ye girmezsek bile, AB müktesabatını tamamlamamız gerekir.
İMF’ ile stand by yapmazsak bile, 3 yıllık bir istikrar programı yapmalıyız ve İMF’den ucuz kredi almalıyız. AB ve program yabancı yatırım sermayesi için çıpa olur.
Sıcak paraya kısmi kontrol getirmeliyiz. Çünkü spekülatif sıcak para girişi olduğu ekonomilere doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmiyor.
Faizleri reel faiz seviyesine çıkarmalıyız.
İthal girdi ikame yatırımlarına yüksek teşvik vermeliyiz.
Milli dış ticaret politikamız olmalı… Söz gelimi Çin’e karşı kota ve vergi uygulamalıyız.
Nihayet dış politika da ekonomiyi etkiliyor. Ülke çıkarını ve refahını gözetecek akılcı politikalar uygulamalıyız. İsrail’e karşı önce ben giderim, vuralım – kralım gibi hamasi sözler, dışarıda bizim için kabile devleti imajı yaratıyor, itibarımız zedeleniyor.
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ