Prof. Dr. AHMET ÖZER’DEN YAŞAR KEMAL’İN KÖYÜ

Prof. Dr. AHMET ÖZER’DEN YAŞAR KEMAL’İN KÖYÜ

Burası Yaşar Kemal’in köyü Ernis’in (Ünseli) girişi. Daha önce belde olan, bütün şehir yasası ile birlikte Muradiye’nin bir mahallesi haline gelen Ernis, Sor Deresinin yanında, Zilan katliamının yaşandığı Zilan Deresinin berisinde, benim doğduğum köy olan Ute’nin güney batısında, Vangölünün kenarında yeşillikler içinde şirin bir yerdir. Kökleri bu topraklara dayayan Kemal’in hikayesi de burada başlar.

1914 yılını 1915’e bağlayan kışta,
hırsları akıllarının önünde giden İttihatçılar (Enver Paşa) 90 bin askeri soğutan, açlıktan ve bitten donarak ölmelerine sebep oldu. Sarıkamış faciasından sonra Ruslar güneye inmeye başladı. Enver bu hezimetten sonra yenilginin konuşulması ve yazılmasının üstüne yasak koydu, halkı kaderi ile başbaşa bırakarak İstanbula kaçtı. Korumasız kalan halk (“Urıs geliyor” diyerek) Rusların önünden kaçmaya başladı. Sederberlik oldu.
Yaşanan bu seferberlikte Yaşar ailesi de (ailenin soyadı Yaşar’dır, Yaşar Kemal soyadını ad olarak kullanmıştır) güney batıya doğru binlerce aile ile kaçmaya başladı.


Babası Sadık bey, anası Nigar hanım yanlarında çocuklarıyla can havliyle önce güneye sonra batıya yöneldiler. Aylarca süren meşaketli bir yolculuktan sonra gelip Adana Kadirliye bağlı Hemite köyüne yerleştiler ve bir daha da geri dönmediler.
İşte Yaşar Kemal 1923 yılında bu köyde dünyaya gelir. Kemal bu anansız göç-kaçı “Kimsecik” romanında destansı bir dille anlatır.
Zengin ve soylu bir bey olan babası Sadık ce eşi Nigar kaçış sırasında Urfa dolaylarında kurtlar gibi aç biilaç dolaşan çocuk sürülerine rastlarlar. Onların arasında bir çalının dibinde yaralarına kurt düşmüş, açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğu bulup sırtlarına alip Adanaya yanlarında getirirler, adını sa Selman kotarlar. Yaralarını sarar besler evlat edinirler Selman’ı.
Yaşar Kemal doğduktan sonra onu kıskanan Selman bir gün Sadık bey namazın üstündeyken onu hançerleyerek öldürür. Bu olay Yaşar Kemali deyinden etkiler. Bir süre sonra dayısı kurban post ederken fırlayan bıçağın sivri ucu gözüne saplanır, sağ gözü kör olur. Yaşagığı bu travmalar üzerine kekeme olan çocuk Yaşar, evden kaçar dağ bayır dolaşmaya başlar.


Derken kılam söyler, türkü çığırır dili yavaş yavaş yavaş açılmaya başlar. Babasının ölümünden sonra aile yoksul düşer. Genç Yaşar çeltik tarşarında ırgatlık ve bekçilik yapar. Geçimini sağlamak için Arzuhalcılığa başvurur. Ama okumaya meraklıdır, eline geçen herşeyi okur. Şartlar elvermez, ortaokuldayken bırakıp İstanbul’a gider.
Orada Adana’da tanıştığı Abidin ve Arif Dino kardeşleein tavsiyesi ile Yunus Nadi ile tanışır. Nadi bu yetenekli genci doğuya Cumhuriyet gazetesine röportaj yapmak üzere gönderir.

Feribotla Vangölünü geçen Kemal köyü Etbise gelir. Yazdığı hikayaler ve taptığı röportajlar ses verir. Yaşar Kemal’in yazarlık serüveni böyle başlar ve İstanbula yerleşir.


Yaşar Kemalin başı İstanbulda, gövdesi Anadoşuda, kökleri ise Vandadır. Annesinin destanlarını, Kürtlerin ağırlarını, Dadaşoğlınun ağıtlarının ve Anadulunun efsaneletibin peşine füşet. Yazar ha yazar. Cevheri mücevhere çevirir, eserler peşpeşw felir dünya çapında dev bir yazar olur.
Son zamanlarda bana “Ahmet ölmeden beni köyüme götür” demişti. Be ki sağlığı elvermedi. Belki bu bizim içümşzde ukde kaldı ama o beslendiği topraklar o ilk günkü gibi yüreğinde kaldı onlarla gitti.
Sadığın oğlu Kemal Gmğceli bu dünyadan geçti. O geçip gitti ama ardında dev eserşer vıraktı. Anısı hep taşıtacak . Ruhu şaf olsun.
Füle güle Taşar abi, güle güle…

About Post Author