Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Gaziantep’te bebek ölüm hızının ülke ortalamasının çok üstünde olduğunu ileri sürdü. CGTN Türk’e konuşan Karaca, Gaziantep’teki bebek ölümlerinin son on yıldır ülke genelinde ilk beşte olduğuna dikkat çekti ve seçim bölgesindeki çok sayıda yurttaşın şüpheli bebek ölümleri ile ilgili kendilerine ulaştığını söyledi.
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Gaziantep’te bebek ölüm hızının ülke ortalamasının çok üstünde olduğunu ileri sürdü. Gaziantep Sağlık Müdürlüğü’nden yeterli yanıt alamadığını belirten Karaca, Meclis’te Sağlık Bakanı’nın yanıtlaması üzere soru önergesi verdiğini ifade etti. Gaziantep Şehir Hastanesi’nin tam donanımlı ve yüksek yatak kapasiteli çocuk yoğun bakım ünitesinin %15 kapasite ile hizmet sunduğunu vurgulayan Karaca, hastaların ilde bulunan özel hastanelere yönlendirildiğini belirtti. Türkiye’nin sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin kamu eliyle etkin ve yeterli bir şekilde yurttaşlara sunabilecek güce sahip olduğuna dikkat çeken Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, bütçe görüşmelerinde bu konuyu gündeme taşıyacağını söyledi.
‘Gaziantep, bebek ölüm oranında son on yılda ilk beşte’
Milletvekili Sevda Karaca, Gaziantep’te bebek ölüm hızının yüksek olmasının nedenlerine değindi:
‘Gaziantep, bebek ölüm hızı son 10 yıldır en yüksek olan ilk 5 şehir arasına muhakkak giriyor. Her 1000 canlı doğumda 17.7 bebek ölüm oranıyla risk çanlarının çaldığı kentlerden bir tanesi. Bunun iki nedeni var. Birincisi şu: Bebek ölümü hızı oranı aslında bir ülkenin, özellikle bir şehrin sağlık altyapısının ne durumda olduğunu gösterir. İkincisi ise sadece sağlık altyapısı değil, sosyokültürel, ekonomik ve toplumsal durumunun da ne olduğunun en önemli göstergelerinden bir tanesidir.’
‘Sağlık kontrolleri zamanında ve uygun düzeyde gerçekleşmiyor’
Bebek ölüm hızının yüksek olmasının sebeplerini sıralayan Karaca, doğum süreci ve doğum sonrası ortaya çıkan sorunları anlattı:
‘Bebek ölüm hızı çok yüksekse, demek ki öncelikle gebelerin sağlık kontrolleri zamanında ve uygun biçimde, hem annenin hem de bebeğin sağlığını koruyacak düzeyde gerçekleşmiyor. İkinci olarak, doğum süreçlerinde bir takım konsültasyonların oluşmasına neden olan sorunlar var. Son olarak, doğum gerçekleştikten sonra yeni doğan bebeklerin bakımı, annelerin ihtiyaçlarının karşılanması ve onların hem sağlık hem de diğer ihtiyaçlarının giderilmesi adına eksiklik bulunuyor.
Bunların ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz; ancak maalesef İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı, bu yüksek oranların doğru olmadığını söylemekle yetindiler. Resmi verileri yalanlıyorsa Sağlık Müdürlüğü, o zaman bize gerçeği açıklamak zorunda.’
“Bir özel hastanede doğan çocukların tamamı yoğun bakıma alınmış”
Sevda Karaca, Yenidoğan Çetesi’nin ortaya çıkmasından sonra Gaziantepli yurttaşlardan çok sayıda şüpheli bebek ölümü bilgisi geldiğini söyledi:
‘Son bir haftadır bu olayların ortaya çıkmasından sonra Gaziantep’te yoğun bakımda tutulan bebeklere ilişkin şüphe duyan çok sayıda yurttaş, bu şüphe üzerine İl Sağlık Müdürlüğü’ne ve CİMER‘e başvurular yaptı. Bu başvuruların ekran görüntülerini bize atan yurttaşlar oldu.
Örneğin, bir özel hastanede doğum yapan bir kadın, kendi bebeğinin yoğun bakıma alındığını, yaklaşık bir aylık süre içerisinde o özel hastanede yoğun bakımda tutulduğunu ve sonrasında kilo kaybetmiş bir biçimde bebeğinin kendilerine yoğun bakımdan sonra geri verildiğini söylüyor. Ayrıca, o bir aylık yoğun bakım süresi boyunca fark ettikleri bir gerçek var: O hastanede son bir yıl içerisinde doğan bütün bebeklerin tamamının yoğun bakıma en az bir hafta konulduğuna ilişkin bir gözlemde bulundular.’
‘Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler piyasalaştırılamaz’
Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin tamamının kamusallaştırılması ve her yurttaş için ücretsiz hale getirilmesi gerektiğini söyleyen Karaca, şöyle konuştu:
‘Biz, bütün hizmetlerin kamusal bir biçimde, ücretsiz ve nitelikli olarak ulaşılabilir hale getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Bu alanları, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetleri bir sektör olarak tanımlayıp piyasalaşmaya açmak halk düşmanlığıdır. Bugün eğitimde yaşananlar, sağlıkta yaşananlardan daha mı az korkunç? Çocuklarımız devlet okullarında pislik içinde, böceklerle ve çöplerle beraber eğitim görmek durumunda. Veliler, aralarında dönüşümle okulları temizlemek zorunda kalıyor.
Geçtiğimiz yüzyılda bu ülke topraklarından silinmiş olan birçok salgın hastalık, önümüzdeki dönemde sağlık sistemindeki, eğitimdeki ve sosyal hizmetler alanındaki bu çöküş nedeniyle yeniden memleket gündemine girecek. Bu hizmetlerin tamamının kamulaştırılması, nitelikli hale getirilmesi ve her bir yurttaş için muhakkak ücretsiz hale getirilmesi hayati bir noktaya gelmiş durumda ve bunun olanakları var.’
Haber Kaynağı- CGTN TÜRK