Merkez Bankasının temel görevi; TL‘nin iç ve dış değerini korumak, parasal ve finansal istikrarı sağlamaktır.
Hafize Gaye Erkan, Haziran başında geldi, Şubat başında gitti. Görevde kaldığı 8 ayda;
Gelmeden önce; Mayıs ayında TÜFE oranı yüzde 39,59 idi. 8 ay sonra Ocak 2024’da yüzde 64,86 oldu. Bu sekiz ayda mayısı temel ay alırsak, Ocak 2024 sonunda TÜFE endeksi yüzde 29,22 oranında arttı. Yani merkez bankası TL’nin iç değerini koruyamadı.
Yine merkez bankası başkanı gelmeden önce Mayıs ayında aylık ortalama Dolar kuru 19,7785 idi. Gittiğinde Ocak ayı ortalama dolar kuru, yüzde 30,0928 oldu.
Sekiz aylık TÜFE artışı yüzde 29,22 olurken, Dolar kurundaki artış daha yüksek yüzde 52,15 oldu. Yani TL’nin dış değerini koruyamadı.
Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksine göre Mayıs 2023’te reel kur endeksi 58,00 idi, Ocak 2024’te 56,95 oldu. Yani TL‘nin döviz sepetine karşı değeri değer kaybetti.
Kendi elinde olsun veya olmasın, TL’nin iç ve dış değerini koruyamayan ve daha da kötü gitmesine neden olan bir Merkez bankası başkanı neden yerinde kalsın?
Merkez Bankası para politikası raporunda; ‘’ Parasal sıkılık ve parasal aktarım, likidite gelişmeleri yakından takip edilerek miktarsal sıkılaştırma kararları ile desteklenebilecektir. Miktarsal sıkılaştırma adımlarına, kullanılan sterilizasyon araçlarının çeşitliliği artırılarak devam edilecektir.’’ Deniliyor.
Siyasi iktidar Merkez Bankasının bu kararını bozar. Seçim nedeniyle KOBİ’lere ve esnafa kredi dağıtır. Bütçe yardımları adı altında para dağıtır. Kur korumalı mevduata kur farkı ödemektedir. Kur korumalı mevduat kaldırılıyor. Herkes dövize dönüyor. Döviz talebi artacak, kurlar daha da artacaktır.
Merkez bankası parasal sıkılaştırmaya giderken, bütçede lüks harcamalar, lüks arabalar ve israf artmaktadır. Söz gelimi Diyanet işleri Başkanlığı lüks otellerde toplantılar yapmaya devam ediyor.
Bu şartlar altında, Merkez Bankasının sıkı para politikası havada kalacaktır.
Aklı başında bir Merkez Bankası başkanı neden sorumluluk alsın?
Bana kalırsa, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’te, iyi niyetine rağmen, sorunu çözemez.
Bir nedeni; Siyasi İktidar ve Hükümetin popülist politikalarıdır.
Zira Bakan mali disiplin diyor ve fakat hükümet, lüksten, şatafattan ve popülizmden vazgeçmiyor.
Diğer bir nedeni; Mehmet Şimşek’in iktisat politikalarına günü birlik ve dar bir çerçeveden bakmasıdır.
2003 sonrası, aynı ekip iş başında idi. O dönemde yüksek reel faiz sıcak para çekti. Döviz arzı arttı. TL aşırı değerlendi. 2007 yılında TL döviz sepetine karşı yüzde 27 oranında daha değerli idi. TL değerli olduğu için üretimde ithal girdi payı arttı. Sıcak para kırılganlığı artırdı. Ciddi yabancı yatırım sermayesi gelmedi. Yalnızca karlı şirketleri ve bankaları satın almak için sermaye girdi.
Bugünkü krizin temel nedeni, o yıllarda ki yanlış politikalardır.
Geçmişte kendi bozduğu istikrarı, bugün nasıl düzeltecek? Mehmet Şimşek’in de gitme olasılığı yüksektir.
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ