Rufay KARAHAN’dan seçim analizi…
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel yönetimler seçimleri geldi çattı.
Ülkesini ve geleceğini düşünen, demokrasiyi içine sindirmiş her bir bireyin, ötesini berisini düşünmeden sandığa gitmesi ve vatandaşlık görevini yetine getirerek oy kullanması gerekir. Aksini düşünenin demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri bağlamında geçerli hiç bir açıklaması ve mazereti olmaması gerekir.
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel yönetim seçimleri her açıdan ülkemizin geleceği için çok ama çok önemlidir.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal sorunlar,
Dış politikada her gün değişen tutarsız beyanat ve uygulamalar, Dövizin hemen her gün yeni rekorlara doğru çıkması,
Taahhüt sektörünün iflasın eşiğine gelmesi,
Sanayi sektörünün içinde bulunduğu zorluklar ve üretimin durma aşamasına gelmesi,
Eğitim politikalarının iflas etmesi,
Yine hemen her gün geçim derdinden ve yaşamsal konulardan kaynaklı aile içi şiddet ve peşinden kendini şimdiden belli eden sosyal patlamaların olabileceğinden vs. uzun uzadıya bahsetmenin bir esprisi kalmadı.
Zira; İlk okul çocukları bile bu konuların farkındadır.
Kendine “ Ben bir bireyim ve değerliyim” diyebilen her insan sandığa gitmeli, vatandaş olmanın gereğini yerine getirmeli ve oyunu kullanmalıdır.
Millet ittifakı cephesinde, ittifak adına kamuoyuna takdim edilen adayların doğru ya da yanlış adaylar olup olmadığının bir önemi kalmamıştır.
Gün o gün değildir.
Örnekle, Ankara Büyükşehir CHP-ittifak adayı Sn.Mansur YAVAŞ hakkında kafaları karıştırmak ve bulandırmak maksadıyla ortaya atılan iddiaların kamuoyu nezdinde itibar görmemesi bu saptamayı daha da öncelikli ve önemli kılmıştır.
Muhakkak ki her kişi ve kesime göre hangi adayın doğru, hangisinin kendilerine göre yanlış aday olduğunun bir gerekçesi vardır. Bunun kavgası, gürültüsü herkesin malumu olduğu üzere seçim ertesine kalmıştır. Her kes şapkasını önüne koyacak ve eteğindeki taşları birer birer ortaya koyacaktır mutlaka.
Asıl olan şu anda enine uzununa bakmadan her kesimden CHP ve İttifak adaylarına oy almaktır.
Bu seçim neden çok önemlidir?
Daha önceki bir yazıda dile getirdiğimiz düşüncelerimizi yeniden tekrar etmekte fayda var. Çünkü; gündemini hala korumaktadır.
“İnsan için dünyada “hak ve özgürlüklerinden” daha önemli bir şey olamaz.
Demokrasi, insan hakları, kişi hak ve özgürlüklerinden yana tavır alan her bir birey için bu tespit geçerlidir ve önemlidir.
17.yılına girmiş Ak parti iktidarının önümüzdeki yerel seçimleri kazanması, gittikçe demokrasi ve evrensel insan hakları ve özgürlüklerinin yavaş yavaş yok olmaya meyilli ve agresif bir siyaset izleyen sayın Cumhurbaşkanının, iktidarını ve koltuğunu daha da sağlamlaştırması ve ülkede bütün olup biten olumsuzluklara karşılık gittikçe çekimser ve korkak bir hal alan kamuoyu ve muhalefetin, basının, aydın ve akademisyenlerin sesinin daha da kısılması anlamına gelmesi demektir.
Kamuoyundaki genel algı, hal ve genel gidişatı bu iken, 31 mart 2019 seçimlerinin AKP iktidarı karşıtı muhalefetince ekseri olarak kazanılması demek; halk diliyle İktidarın “burnunun sürtmesi, ayağını denk alması” ve keyfi ve başı buyruk yönetiminin “bir yere kadar” olabileceğinin vurgusunun yapılması anlamına gelecektir.
Yani kısaca, İktidarın uzun yıllar iktidar olmanın ve yönetmenin vermiş olduğu rahatlığın, yönetim ve algı ibresinin kırılması demektir.”
Uzun yıllar iktidarda olmanın vermiş olduğu yenilmezlik ve iktidarı bırakmazlık algısının kırılması, ülkede oluşan gerginliğin, kamplaşmanın ve sert söylemlerinde yumuşaması anlamına geleceği gibi, uluslararası kamuoyunda da Türkiye’ye karşı oluşmuş olan olumsuz havayı değiştireceği ve özellikle ekonomik açıdan bir rahatlık sağlayacağı muhakkaktır.
Bakalım bu düşünceler ve çalışmalar şeytanın bacağını kırmaya yetecek mi?
