Dun & Bradstreet, “2023 Küresel İflas Raporu” na göre, 2023 yılında küresel olarak firma iflasları yüzde 29 arttı. Türkiye de ise azaldı.
2023 yılında Türkiye’de iflasların azalmasının bir nedeni, enflasyon nedeni ile TL’ den kaçış ve toplam talebin yüksek olmasıdır. Bu nedenle GSYH yüzde 4,5 oranında büyüdü. İkinci neden firmaların enflasyondan daha düşük oranda, yani eksi reel faizle kredi kullanması, başka bir ifade ile finansman maliyetlerinin düşük olmasıdır. (Aşağıdaki Grafik)
Ancak 2024’te bu tablo değişti. Ticari kredi faizleri TÜFE’ ye yaklaştı. Reel gelirlerin azalması ve bu yolla satın alma gücünün düşmesiyle, talep artışı da daha düşük kaldı.
Aslında kriz dönemlerinde iflaslar istikrarın sigortasıdır; çünkü verimli ve etkin çalışmayan firmaların iflas ederse, yerine rasyonel yeni firmalar gelir.
Ancak 2024 ve sonrasında hükümet ve ekonomi yönetiminin yanlışları iflasları artırıyor.
1- TMSF‘ ye ve kayyuma verilen şirket iflah olmaz.
2016 Fetö darbesi sonrasında TMSF tarafından çok sayıda şirket kayyuma alındı. Sonradan çıkarılan bir yasaya göre, kayyumların sorumluluğu yoktur. Oysaki işletmelerde yetki ve sorumluluk birlikte olur.
Kayyuma alınan şirketlerin bir daha kurtulma umudu yoktur. Çünkü şirket yönetmek, seçkin liyakat ister.
2- Maliye kümesteki şirketleri zorluyor.
Türkiye de kaçakçılık yapanlardan, uyuşturucu ticareti yapanlardan, rüşvetlerden oluşan, yeraltı ekonomisinin ekonomi içindeki payı yüksektir. Paralel olarak bunlar vergi dışıdır. Bu hükümet bu sene önce bunlarla uğraştı. Sonra kesti. Türkiye’nin sorunu bu kayıtdışılığı azaltmaktır. Hal böyle iken siyasi iktidar elinin altında olan, yani kümesteki kazların vergi yükünü artırdı. Bu nedenle vergiden kaçış ve iflaslar artacaktır.
3- İçerde borçlanıp dışarda yatırım yapanlar arttı.
Bu sene ilk 6 ayda 11,5 milyar dolar, MB Bankası net hata ve noksan kaleminden, yani nereden çıktığı belli olmayan kanaldan, yurt dışına döviz çıktı. Anlaşılıyor ki, kamu imkanları ile köşe dönenler, iktidar değişecek korkusu ile varlılarını yurt dışına transfer ediyor.
Yine son senelerde adını az çok herkesin bildiği birçok büyük şirket; Türkiye’deki yatırımlarını teminat göstererek, bankalardan kredi aldı ve yurt dışında yatırım yaptı. Bunlardan birinin bankalara 7 milyar dolar borcu olduğu söyleniyor.
Bu niyetle bankalara borçlanan firmalar, bu borçları ödeyemez ve iflaslar artar.
4- Daralma döneminde iflaslar artar.
TÜİK ne açıklar bilmiyorum, ancak bütün göstergeler yarın (2 Eylül Pazartesi) açıklanacak olan GSYH da büyüme oranın eksi olacağını, yani ekonominin daralma sürecine girdiğini gösteriyor.
Eksi büyüme, Fert başına gelirin düşmesi, banka kredilerinde ödeme sorunu yaratır. Ayrıca dış borçların çevrilmesi için de önce gelir sağlayıp, sonra bu geliri dövize çevirmek gerekir. Ekonomide daralma, bankalar ve özel sektörde iflas riskinin artması demektir.
5- Siyasi iktidara olan güven dip yaptı.
Türkiye’nin, Suriye politikası, batıdan uzaklaşma adımları, sığınmacı politikası, Sayın Cumhurbaşkanın ayrıştırıcı üslubu, hükümete olan güveni düşürdü. Bu nedenle yeni yatırım yapılmıyor. Doğrudan yatırım yapmak için yabancı sermaye gelmiyor.
Hükümet, TL krizini yalnızca sıcak para girişi ile çözeceğini zannetti. Güven sorunu ve stratejik nedenlerle ani bir sıcak para çıkış olacak ve dış borçlarda temerrüt yaşayacağız. Bu da ülkenin iflas etmesi demektir.
6- İktidar, yandaş medyayı zorla ayakta tutuyor.
Yandaş Medya, siyasi iktidarın kıyakları ile yaşıyor. İktidar değişirse bunların yaşama olasılığı düşük kalacaktır. Muhalif medya da muhalif parti ve belediyeler veya bazıları tarafından kollanıyor. Bunların da desteksiz ayakta kalması zor olacaktır.
Yayınlama 1. Eylül 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ