İktidarda Kalmak İçin Her Yol Mübah Mı?

Cumhur ittifakının gündemindeki Anayasa değişikliği, İsrail tehdidi, Brics ve Şanghay’a girme isteğinin tek bir amacı var; iktidarda kalmak. Ancak iktidarda tutunmanın halka maliyeti dikkate alınmıyor. Başka bir ifade ile Cumhur ittifakının iktidarda kalmak için attığı her adım halkın huzurunu ve refahını düşürüyor.

Cumhur ittifakı iktidarda kalabilmek için;

  • Kamu kaynaklarını siyasi popülizmde kullanıyor.
  • Otokrasiyi tırmandırıyor.
  • Dış politikayı araç yapıyor.

1- Kamu kaynakları, siyasi popülizmde kullanıldı.

Yandaş medyaya, tarikatlara, yandaş vakıflara bütçeden yapılan ödemeler, 10 milyon hane halkına yardım I ve II adı altında dağıtılanlar, Kamu özel işbirliği yoluyla yapılan pahalı yatırımlar, bütçeyi ipotek altına aldı. Bu nedenle Devlet artık bugün ve yarın bütçeden, yatırım teşvikleri veremez, altyapı yatırımları yapamaz. Bütçe yoluyla istihdam yaratamaz. Bütçenin popülizmde kullanılması bütçe açıklarını artırdı. Enflasyona sebep oldu. Halkın alım gücü düştü. Gelir dağılımı bozuldu.

Faiz nas’da siyasetin finansmanı için atılmış bir adımdır.

Siyasi iktidarların tek hedefleri iktidarda kalmak olunca, toplumsal fayda ve maliyeti görmeleri, hesaplamaları, zaten mümkün değildir.

2- Siyasi iktidarın Eksen değişikliği istemesinin tek hedefi, diktatörler Kulübüne girmektir. Ancak bu aynı zamanda Türkiye ve geleceğimiz için en büyük risktir. 

Türkiye 2012’de, Şanghay İş birliği Örgütüne (ŞİÖ) ‘’Diyalog ortağı ‘’olarak katıldı. Diyalog Ortaklığı statüsü, üçüncü ülkelerin örgütle belirli alanlarda sınırlı iş birliği yapmalarına olanak sağlamaktadır. Bu statü, kurumsal bağın derecesi bakımından “gözlemci ülke” statüsünün altında, “misafir katılımcılar” statüsünün ise üzerinde yer almaktadır. 

Sayın cumhurbaşkanı bir TV konuşmasında;

“….geçenlerde sayın Putin’e onu söyledim, bizi Şanghay Beşlisi içine alın; biz de AB’ye ‘Allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan.” demişti. İkisi birbirine alternatif mi?” sorusuna da ”Şanghay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü’ yanıtını vermişti.

Şanghay İşbirliği Örgütünün dokuz üyesi var. Bunlar içinde Freoom House, siyasi haklar ve sivil özgürlükler olarak ‘’özgür ülke ‘’ statüsünde olan ülke yoktur. Hindistan Şanghay’a girmeden önce özgür ülke statüsünde iken, girdikten sonra kısmen özgür ülke statüsüne geriledi. Kırgızistan da girmeden önce kısmen özgür statüde iken girdikten sonra özgür olmayan ülke statüsüne geriledi. (Aşağıdaki tablo)

Özetle; Şanghay ülkeleri diktatörler kulübüdür. Bu kulüp Diktatörleri hoş görür ve korur.

Dahası, Türkiye bu ülkelere ihracatının en fazla yüzde beşini yapıyor ve fakat aynı ülkelere dış ticaret açığının yüzde 90’ını, her yıl 40 ile 50 milyar dolar dış ticaret açığı veriyor.

AB ve İngiltere’ye ihracatımızın yarısına yakınını yapıyoruz. Dış ticaret fazlamız var.

Siyasi iktidar AB’yi istemedi zira AB demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ilk sıraya koyuyor. Ancak Türkiye Şanghay’a girerse, AB’ ye İhracatımız azalır ve dış açıklarımız artar.

Brics ülkelerinde de, demokrasi düşüştedir.

Arjantin’de Milei seçildikten sonra Brics’in üyelik talebini geri çevirdi.

3- Bahçelinin bir lütuf gibi gösterdiği DEM’le el sıkışmanın, yalnızca anayasa değişikliği için bir politika olduğu anlaşıldı.

4- Cumhur İttifakının İsrail tehdidi ve hatta Meclis başkanının Türkiye’yi Irak’ın, Suriye’nin, Sudan’ın ve Libya’nın durumuna benzetmesi, Türkiye imajına bugüne kadar yapılmamış ve yapılması mümkün olmayan zarar verme operasyonudur.

 Yayınlama 17 Ekim 2024

Yayın Köşe YazılarıSon Köşe Yazılarıvitrinvitrin2Yeni Çağ

About Post Author