Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, sürekli gündemde tutulan anayasa değişikliğine 2 farklı bakış açısı getirdi.
Değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk 4 maddenin hedef alınabileceğini söyleyen Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçimi için gerekli olan % 50+1’den vazgeçmek isteyebileceğine işaret etti.
Kişisel Youtube hesabından verdiği röportajda BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şu ifadelere yer verdi:
Vatandaşın derdi anayasa mı, açlık mı, sefalet mi, yoksulluk mu?
Şimdi bu anayasa konusu çok enteresan girift bir konuya dönüştü. Türkiye’de bizim şu anda hala kullandığımız anayasa 82 anayasası ama teoride 82 anayasası. Yani 82 anayasasını biz o kadar çok değiştirdik ki, o büyük değişiklikler 2010 referandumu ve 2017 anayasa referandumu ile birlikte aslında anayasayı delik deşik ettiler.
Ve anayasanın ruhuna baktığın zaman, anayasanın söylediğine baktığın zaman, Türkiye Cumhuriyeti devlet yapısına ve vatandaşına zararı olabilecek bir anayasa ortada yok. Ama işte AK Parti sürekli bu anayasa gündemini masaya getiriyor, ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor. Burada başkaca bir meselenin olduğunu anlamamız lazım. En temel hikâye bu. Şimdi Türkiye’de vatandaşın derdi anayasa mı yoksa vatandaşın derdi geçim problemi mi? Vatandaşın derdi açlık mı, sefalet mi, yoksulluk mu?
Hayati Yazıcı neden 1. maddeden itibaren değişiklik yapacağız dedi?
Hükümetin içine baktığın zaman anayasaya ilişkin bir kanat diyor ki; Hayati Yazıcı Genel Başkan Yardımcısı “1. maddeden son maddesine kadar anayasayı ele alacağız, gerekli olan değişiklikleri yapacağız.” Ne demek yani 1. maddeden itibaren demek ne demek? Şimdi AK Parti’nin iki tane derdi olabilir. 82’de kurulmuş anayasanın zaten birçok maddesi değiştirilmiş. Anayasamızın kaç tane maddesi var? 177 tane maddesi var 82’de ki anayasamızın. Bunun 143’ü zaten değişmiş, kalmış 34 tane madde. Şimdi bu anayasada 1. maddeden itibaren değişeceğim dedi ya, 143’ü zaten değiştin, kaldı geriye 4 tane madde. Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilememesi gereken dört tane madde, AK Parti’nin hükümetin bununla bir derdi olabilir.
Anayasa değişikliğinin amacı %50+1’den vazgeçme çabası mı?
Öte yandan şöyle bir şey de yapıyor olabilir, bu da çok kritik, burada bir oyun var.
Şimdi AK Parti % 50 + 1’i artık alamadığının, alamayacağının büyük oranda farkında. Bakıyorsun muhalefet de aslında % 50 + 1’i yakalama konusunda endişeli. Çünkü onlar için de çok zor bir hedef. Dolayısıyla burada çıkarların uyuştuğu, çıkarların birbirine örtüştüğü bir sonuç ortaya çıkıyor. Ne bu? Biz bu % 50 + 1’den kurtulalım! Şimdi Cumhurbaşkanı şunu yapabilir; 50 + 1’den kurtulmak için muhalefete parlamenter sisteme dönüş havucu uzatabilir, muhalefet kendisi de 50 + 1’i yakalayamadığını bildiği için, “ya bak biz parlamenter sisteme dönüş için anayasa değişikliğine evet diyoruz” diyerek o havucu yiyebilir ve Cumhurbaşkanı aslında kendi iktidarını devam ettirebilmek için anayasa değişikliğine muhalefetle birlikte adım atabilir. Türkiye’nin aslında önündeki en büyük senaryo, en doğru senaryo diyelim bu senaryodur diyebiliriz.
Bahçeli ve Erdoğan arasındaki kavga ile anayasa değişikliğinin bağlantısı
Sayın Bahçeli ile Sayın Erdoğan’ın aslında hukuku çok iyi görünmüyor. En son malum Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç’un Sayın Bahçeli’ye bir ziyareti oldu. Orada arkada bir saat 17:25’te durmuş. İşte geçmişte bununla ilgili bir röportajı oluyor Sayın Bahçeli’nin, çok gündeme geliyor o saat konusu falan. Yani aslında oradan hükümete bir mesaj veriyor. Sayın Bahçeli de sürekli bir subliminal mesaj verme eğilimine sahip. Neden, onu da anlamış değilim. İşte fotoğraf veriyor, elinde yüzük, elinde dosya, 17/25, hani çık açıktan söyle biz de rahatlayalım gibi bir şey insanın aklına geliyor ama artık o da bir yöntem, bizi çok ilgilendirmiyor, saygı duymak lazım. Ama bu yöntem iktidara sürekli bir sopa gösterme yöntemi. İktidara niye sopa gösterir, şimdi bunu sormak lazım. Her şey çok güzel değil mi? Siz çok güzel bir ittifak içinde değil misiniz? Ülkeyi paylaşmış, yönetiyor değil misiniz? Böyle görünüyor dışarıdan ama demek ki ne var burada? Sayın Cumhurbaşkanı MHP kadrolarından sıkılmış olacak ki bunlardan uzaklaşmak istiyor. Hani buna amiyane tabirle “paçayı kurtarmak istiyor” diyelim. Her paçayı kurtarmak istediğinde bir adım atma çabası ortaya çıkınca, Sayın Bahçeli subliminal bir mesajla karşımıza çıkıyor. Burada nasıl paçayı kurtarırsın sorusunun anayasa değişikliği ile bağlantılı bir cevabı var. Nasıl paçayı kurtarırsın? Eğer dersen ki “50 + 1 alan değil, en yüksek oyu alan birinci kişi cumhurbaşkanı seçilir” gibi bir anayasa değişikliği yaparsan ne olur? Artık Sayın cumhurbaşkanının Bahçeli’ye ihtiyacı kalmaz. MHP kadrolarına, MHP tabanına ihtiyacı kalmamış olur ve bu şekilde paçayı onlardan amiyane tabiriyle kurtarmış olur. Bunu gören Sayın Bahçeli de, Sayın MHP yöneticileri de ne yapmış olur? Der ki “bizler bir saniye, böyle olursa bu anayasa değişikliği falan bizim iktidardaki ortaklığımız elimizden gider. O zaman anayasa değişikliğini aklına bile getirme, bunu getirirsen ben de sana 17/25’le gelirim bak. Daha önce de söyledim 17/25’in mutlaka hesabını soracağız” şeklinde bir mesaj vermiş olur. Dolayısıyla buradan anlayacağımız şu: İttifaklar arasında, ortaklar arasında ciddi bir güç kavgası var, iktidarını muhafaza edebilmek kavgası var.