Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre;
2016 yılında Türkiye de ortalama yaşam beklentisi (ortalama ömür) 78,3 yıl idi. 2023 yılında 77,3 yıla geriledi. Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesiyle birlikte, bu sekiz yılda hepimizin hayatından bir yıl gitti.
Yine TÜİK verilerine göre nüfusun en yüksek gelirli olan yüzde 20’lik kesiminin, en düşük gelirli olan yüzde 20’lik kesimine oranı; 2016 yılında 7,6 kat iken, 2023 yılında 8,4 katına yükseldi. Yani zengin – fakir farkı açıldı.
Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir değerdir. Sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça ise gelir dağılımında bozulmayı gösteriyor.
TÜİK verilerine göre; 2015 yılında Gini katsayısı 0,397 idi. Bu katsayı giderek büyüdü ve 2023 yılında 0,433 oldu. Bu demektir ki Türkiye’de Başkanlık sitemi ile gelir dağılımı aşırı bozuldu.
Siyaset ve ekonomi toplumun refahı için vardır. Başkanlık sisteminin sosyal maliyeti yüksek oldu; hem yaşam süresi kısaldı, hem de yoksulluk arttı. Ekonomik maliyeti yüksek oldu. Cumhuriyet döneminin en ağır krizini yaşıyoruz. Dış politikada, Suriye politikası nedeniyle sığınmacı krizi yaşıyoruz.
Bir de şimdi BRİCS işi çıktı. Dış ticaret açığımızın yüzde 90’ından fazlasını Rusya ve Çin’e karşı veriyoruz. Bu iki ülke de demokrasi istemiyor.. Rusya’da diktatör Putin ve Çin’de dikta komünist partisi var. Demokrasi ile her ikisi de yerini kaybeder. Bunun içindir ki her iki ülke de otokrasiyi destekleyip, koruyor.
Bir parti veya bir kişi Türkiye’nin kaderi olmamalıdır. Bugüne kadar Hibrit bir demokrasimiz vardı. Brics’e üye olursak bu da riske girecektir. Millet olarak hedefimiz bunu düzeltmek, tam demokrasiye geçmek olmalıdır.
2023 seçimlerinden önce Millet İttifakının hedefi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmekti. Mutabakat metninde de;
‘’Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devletimiz için bir beka sorunu haline gelmiştir. Bir kişinin iradesiyle millet iradesinin yok sayılması devletin bir şahısla özdeşleştirilmesinin açık bir göstergesidir. Bugünkü toplantımızda seçimi kazanmaya ve ülkemizi halkımızın büyük bir teveccüh gösterdiği güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetmeye dair çok somut adımlar attık.’’ Deniliyordu.
Aslında halkın tercihi de her zaman parlamenter sistemden yana olmuştur.
2023 seçim yılı öncesinde, 2021 ve 2022 yıllarında yapılan anketlerde de halkın çoğunluğu parlamenter sistemden yana olduğunu ifade etmiştir.
2021 yılında 16 anket yapılmış. Bu 16 anket ortalaması olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini isteyenlerin oranı yüzde 39,54, güçlendirilmiş parlamenter sistemini isteyenlerin oranı yüzde 56,47 ve kararsızların oranı yüzde 3,99 olmuştur.
2022 yılında da yine 16 anket yapılmış, bunların ortalaması da, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini isteyenlerin oranı yüzde 32,9, güçlendirilmiş parlamenter sistemini isteyenlerin oranı yüzde 56,59 ve kararsızların oranı da yüzde 10,2 olmuştur.
2022 yılında, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini isteyenler 6,64 oranında azalmış, kararsızlar artmıştır. Anketlere rağmen Cumhur ittifakının seçimi kazanmış olmasının nedeni, millet ittifakının süreci kötü yönetmesi ve güven kaybına uğramasıdır.
Erdoğan seçildikten sonra ilk beyanatı; ‘’Türkiye 200 yıllık bir tartışmaya nihai noktayı koymuş, yönetim modeli tercihi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden yana olmuştur.14-28 Mayıs seçimleriyle parlamenter sistemine geri dönüş tartışmaları bir daha açılmamak üzere milletimiz tarafından kapatılmıştır. ‘’ şeklinde oldu.
Arkasından Cumhurbaşkanı seçiminin yüzde 51’den düşük olması gerekir şeklindeki söylemlerini ‘’parlamenter sistem istiyor, diye değerlendirmek doğru olmaz.
Aslında kim olursa olsun, uygulamada gördük ki başkanlık sistemi Türkiye’ye uygun bir sistem değil. Bu nedenle CHP ve tüm muhalefet partileri ‘’Güçlendirilmiş parlamenter sistemini’’ hedef almalıdır.
Yayınlama 26 Eylül 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ