Neredeyse tüm ülkelerde her kurumun ,her yerel yönetimin ve nihayet makro ülke yöneticilerinin tamamı iddialı sözlerden ,hedeflerden ve vizyonlardan söz ederler.
Söz etmeleri gereklidir de…
Zira bulunulan durumdan ,noktadan parlak noktalara ulaşmak; çok uzun yıllar sonra gerçekleşecek bir hedef için çok uzun yıllar önceden hazırlanmayı gerektirir.Aksi halde parlak ve farklı noktalara ulaşmak olanaksızdır.Vasatlık en ideal durum olur.
Her konuda yüksek standart örneğimiz Atatürk ,bu konuda da örnektir.Abide örnektir.TBMM’yi kurmasa,Kurtuluş Savaşı sırasında sürekli aklında kurgulamasa,stratejik ekibiyle istişare etmese çağdaş cumhuriyeti kurması olanaksızdı.Önceden sonra için hazırlıklı olmak gerekli olduğundan…Keza çağdaş dünya uyumunu yakalamak için gerekli olan devrimleri de başaramazdı…
10 Ekonomi Arasına Girmek
Son yıllarda başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bir çok yönetici Türkiye’nin en güçlü 10 ekonomi arasına girme hedefini seslendirmektedir.
Şüphe yok ki hepimizi mutlu kılan ve heyecanlandıran bir hedeftir.Ancak anlaşmazlık “nasıl olacağız,ulaşacağız ?” sorusu ortaya konulduğunda çıkmaktadır.Genelde politikacılar bu denli heyecan verici hedefi 100 metre yarışı gibi görürler.Ve çözümü de teşviklerde,Ar-Ge desteklerinde ve motive edici konuşmalarda ararlar.Halbuki kısa sürede varınızı yoğunuzu ortaya koysanız da böyle bir hedefe kısa sürede,yüz metre sonra ulaşamazsınız.Yarış uzun maratondur.Temkinli ,emin adımlarla ve kararlı koşmanız gereklidir.Adresi uzun soluklu faaliyetlerde aramalısınız.Ezcümle hedefe ulaşmayı eğitimle ilişkilendirmeliyiz.
Bu yargımı ÇOMÜ’den Prof.Mehmet Şahin’in önderliğinde,Cumali Yaşar’ın lojistik desteğinde ,Doç.Dr. Özlem Yayıntaş’ın moderatörlüğünde 29 Mayıs 2020’de online organize edilen V.Uluslararası Rating Academy Kongresi’ndeki “Eğitim Sisteminin Kazandırması Gereken Beceriler ve Köy Enstitüleri” başlıklı sunumumda da vurguladım.
Ekonomi Eğitim İlişkisi
İlk en büyük 10 ekonomi arasında yer almak; yenilikçi, ihracatçı ,yüksek katma değerli ürün üretebilme yeteneğini-yetkinliğini gerekli kılar.Bu yetkinliğe de ancak ve ancak yaratıcı ,sorun çözebilen ,eleştirel bakabilen ,girişimci nitelikli insan kaynaklarıyla ulaşabilirsiniz.Doğal olarak da böyle bir saptama bizleri eğitim konusundaki reformlara ulaştırmaktadır.
Mesleki eğitimde,yükseköğretimde sorunları çözüp anlamlı noktalara ulaşmış ülkelerin ihracat rakamları yargımızı teyid eder niteliktedir.Mesleki eğitimde sorunlarını çözen Çin’in ihracatı 2 trilyon 200 milyar dolardır,Almanya’nın 2 trilyona yakındır,Japonya’nın 641 milyar dolardır,Güney Kore’nin 590 milyar dolardır.G.Kore’nin 2017 yılı GSYIH büyüklüğü 1 trilyon 458 milyar dolardır.90 milyar dolar dış ticaret fazlası vardır.150-170 milyar dolar ihracat sınırını aşamayan ülkemizin sorunu eğitim sistemimizdeki sorunlardır.Çözümü de eğitim sistemimizde aramalıyız,dolayısıyla…Hem ortaöğretimde hem yükseköğretimde meslek kazandıramama,yetkinlik-beceri kazandıramam ,iyi yurttaşlık nitelikleri kazandıramama sorunlarımız bulunmaktadır.Sorun çözme becerisi de kazandıramamaktayız.
OECD Teyid Ediyor
OECD saptamalarına göre 2020’lerde ekonomik alanda en çok gereksinim duyulacak nitelikler şunlardır:
“Sorun Çözme,Eleştirel Düşünme,Yaratıcılık ve Girişimcilik”
Yine,15 yaşındaki çocuklarda yapılan araştırmalarda ülkemizin çocuklarının yaratıcılıktaki başarı oranı yüzde 2.2 iken; OECD ortalaması yüzde 11.2,Güney Kore’nin başarı oranı yüzde 28’dir.Ülkemizdeki çocukların yüzde 38 ‘i de maddi yoksunluk içindedir.
Güney Kore ekonomisinin sürekli yeni global marka üretmesinin arka planı,perde arkası da belirlenmiş oluyor.G.Kore mucizesi diyerek de mistik-gizemli bir hava vermek gerekmiyor.Yaratıcı Koreli gençler, nitelikli insan kaynakları olarak ekonomik yaşama dahil olduklarında yenliğin de ,rekabetçi global şirketlerin de kaynağı oluyorlar.
Ülkemizde ilk 10 ekonomi arasında olma hedefine uzun vadeli vizyon olarak bakıp çareyi de eğitim reformlarında aramalıyız.Eğitim reformunun da ne olduğunu bir sonraki yazıda ele alabiliriz.