Eğitime Miyobi Bakıyoruz

Eğitime Miyobi Bakıyoruz

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı eğitim raporunda  ,  Türkiye her bir öğrenci için eğitime harcanan yıllık para miktarı açısından üye ülkeler içinde Meksika ve Kolombiya’ dan önce ve sondan üçüncü sırada yer alıyor.

Raporda kullanılan   2016 yılı verilerine göre, Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye kadar her bir öğrenci için eğitim kurumlarına yıllık 5 bin 633 dolar harcanırken, OECD ülkelerinde harcama ortalaması bunun iki misli, yani 10 bin 502 dolardır.

Eğitim hem eğitim yapana, makam ve mevki ve hayat boyu daha yüksek gelir olarak özel fayda sağlıyor, hem de topluma sosyal fayda sağlıyor. Eğer eğitimin sosyal faydasını dikkate almazsak, yalnızca özel faydası kadar kaynak ayırırsak, yetersiz kaynak ayırmış oluruz.  

Gerçekte ise Eğitimin topluma sağladığı sosyal faydalar daha önemlidir; Eğitimle ve özellikle yükseköğretimle, nitelikli ve vasıflı iş gücü oluşur. Bu durum ekonomide toplam verimlilik artışı yaratır. Eğitilmiş ve uzmanlaşmış insanların iş verimi artar. Verimlilik artışı, daha yüksek katma değer yaratır ve milli gelirde fert başına büyüme artar. Kalkınma hızlanır. Teknolojik gelişme artar.

Eğitilmiş toplumlarda popülizm, kayırmacılık, yolsuzluğa karşı toplum daha fazla bilinçli olur . Siyasi istismarlara karşı daha erken tepki oluşur ve bu istismarlar daha kolay önlenir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde çağdaş topluma geçiş hızlanır. Toplumda sosyal ilişkiler daha düzgün işler. Eğitilmiş insan, ideolojik ve terör etkisi altına daha zor girer. Sosyal sorunlara daha doğru ve daha objektif bakar. Topluma karşı olan görevlerinde daha titiz, daha saygılı ve daha sorumlu davranır. Bu tür toplumlarda toplumda insan ilişkileri, insan hakları ve demokratik özgürlükler daha iyi gelişir. İnsanların daha mutlu olmasının önü açılmış olur. Çevre bilinci gelişir. Eğitimli toplumlar, çevrenin daha iyi korunmasında ve çevreye verilen zararlara karşı durmakta daha hassastır. Bu şartlarda çevreye verilen zararlar azalır.

Eğitim, demokrasi ve demokratik kurumların yerleşmesi ve gelişmesine de yardımcı olur. Eğitim insanların analiz kapasitelerini artırır. Eğitimsiz insanlar, ideolojik saplantılara, hurafelere, daha kolay inanır ve daha hızlı militanlaşır.

Eğitim suç işleme eğiliminin azalmasına da  yardımcı olmuştur. Eğitim seviyesi daha yüksek olan Batı medeniyetleri içinde suç eğilimi daha düşüktür.

Eğitim bilgi ve beceri kazandırmakta, vasıflı işgücü arzını artırmaktadır. Vasıflı işgücü ekonomide verimliliği ve üretilen malın kalitesini artıran bir faktördür. Ar-ge, teknolojik gelişme, büyümenin ve kalkınmanın en kritik öğesidir.Eğitimin sosyal faydasını da aynı yöntemle hesaplayanlar olmuştur. Ancak eğitimin sosyal faydası, her ülkeye, her kişiye ve konjonktüre bağlı olarak çok değişir. Ayrıca maddi ve manevi çok fazla etkisi olduğu için bunları parasal olarak değerlendirmek çok zor ve doğru ve hatasız bir sonuç almak da çok kolay değildir.

Eğitim beşeri yatırım ve beşeri sermayedir. Son asırda beşeri sermayenin kalkınma da artı bir değer yarattığı  daha iyi anlaşılmıştır. Bir insan yetiştirmek, uzman yapmak, bir fabrika kurmaktan daha zordur. Daha da önemlidir. Hele hele çağımızda. Artık makine ikinci planda kalmıştır. Zaten vasıflı insan olmazsa, sermaye de olsa, fabrika kuramazsınız. Teknoloji üretemezsiniz.

İktisadın babası olarak kabul edilen Adam Smith, “çok fazla emek ve zaman maliyeti ile eğitilen insan, pahalı bir makine ile karşılaştırabilir” demiştir.[1]

Dahası, maddi sermaye, konjonktürün iyileşme dönemlerinde, insani sermayeden daha hızlı büyür. Buna karşılık şoklara karşı dayanıksızdır, depresyon ve kriz dönemlerinde küçülür. Beşeri yatırım sermaye ise nesillere bilgi ve teknoloji aktarılması nedeniyle her zaman kümülatif olarak büyür.

Eğer kalkınmış bir ülke olmak istiyorsak, önce eğitimi siyasi oyunlardan ve  ideolojik kalıplara sokmaktan uzak durmamız gerekir.

 

 

About Post Author