2001 krizinde de, İMF destekli ‘’Güçlü ekonomiye geçiş programı ‘’ toplam talebi düşürmek için; maaş ve ücretlerin hedef enflasyona göre düzeltileceğini, tarımsal desteklerin yarı yarıya azaltılacağını öngörüyordu.
Ayrıca programda “Tarımsal destekleme fiyatları hedef enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacak ve miktar kısıtlamasına gidilecektir.” deniliyordu.
AKP iktidarı 2006 yılında tarım kanununu çıkararak bunu değiştirdi. Yasanın ilgili maddesi aynen şöyledir;
‘’Tarımsal desteklemelerin finansmanı
MADDE 21 – Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz. ‘’
Sayın Cumhurbaşkanı; ‘’Bu sene bugüne kadar (anlaşıldığı kadarı ile ilk 6 ayda) Tarımsal destek 56 milyar TL oldu. Yıl sonuna kadar 91.5 milyar TL olacak’’ dedi.
TÜİK verilerine göre; 2024 ilk çeyrekte GSYH 8 trilyon 822 milyar TL oldu. İkinci çeyrek için GSYH’ artışını TÜFE artışı ve büyüme oranı kadar yüzde 15 oranında yaparsak, yaklaşık 2024 ilk 6 aylık GSYH’mız 18 trilyon 868 milyar lira ediyor.
Siyasi iktidar eğer 2006 yılında kendi çıkardığı kanuna uysaydı ve tarımsal destek olarak bütçeden GSYH’nın yüzde birini vermiş olsaydı, 190 milyar TL vermesi gerekirdi. Şimdi verdiği 56 milyar TL, yasal olarak vermesi gerekenin üçte biri ediyor.
Türkiye’nin orta ve uzun vadeli bir tarım planlaması ve tarım politikası yok. Tarımsal destekler de düşük kalınca tarım sektörü sürekli kan kaybediyor.
Türkiye’de 1990 yılında toplam tarım alanı 42 bin hektar idi. 2022 yılında 38,5 hektara geriledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyeler tarım alanlarına, ovalara inşaat izni verdi. Ovalarda villalar yapıldı.
25 yıldır ikamet ettiğim, Çekmeköy Ömerli’nin Alüvyal topraklarında yetişen mısırı meşhurdu. Önceki AKP‘li Çekmeköy belediyesi yandaş bir markete yaklaşık 5000 metre kare bir depo yapabilmek için, Ömerli’de tüm tarım alanlarını imara açtı. Bu verimli ovalarda şimdi yalnızca villalar var.
Türkiye de Turizm sektörü 1960’ lı yıllardan başlayarak, ‘’altın yumurtlayan tavuk ‘’ olarak vasıflandırıldı. Rahmetli Özal, turizm yatırımları için arsa ve arazı tahsis etti, atıl alanları turizme açtı ve devlet teşviki çıkardı, bugün Turizmin altın yumurtalarını yiyoruz.
Son on yıldır, Dünyada ‘’ yeni bir altın yumurtlayan tavuk‘’ fırsatı doğmuştur; Organik Tarım. Biz tarımda dönüşüm programı yaparak, bu fırsatı değerlendirmeliyiz.
Ne yazık ki Organik Tarım’da gelişme değil, gerileme yaşıyoruz. Organik tarımsal üretim miktarı 2016 yılında 1 627 100 bin ton iken, 2023 yılında 1 028 882 bin tona geriledi. (Not: Tarım Bakanlığı, istatistik veri başlıklarını değiştirdiği için; 2016 yılı organik tarımsal üretim miktarı ile 2023 yılı organik bitkisel üretim miktarının aynı olduğu varsayılmıştır.)
Gerçekte ise Devletin organik tarım ve hayvan üretme çiftlikleri kurarak, öncülük edecek, tohum ve damızlık hayvan temin etmesi gerekir.
Tarımda yarı kamusal yetkide üretici birlikleri kurulmalıdır.
Organik ürünlere daha yüksek maddi destek verilmelidir. İl tarım müdürlükleri ve ziraat odaları, organik tarım ve hayvancılık desteklerinde müşterek denetim yapmalıdır.
Aynı tür Tarım ve hayvancılığa uygun olan iller arasında tarım bölgeleri kurulmalı. Bu bölgelerde yarı kamusal nitelikte ‘’devlet organik tarım ve hayvancılık ürünleri organize sanayi bölgeleri ve üretim tesisleri‘’ tesis edilmelidir.
Bu tesislerde çalışanların ücret ve maaşlarının beşte biri kesilerek yerine tesisin hisse senedi verilmeli ve aynı şekilde ürününü teslim eden üreticiye de ürün bedelinin beşte biri kesilerek yerine hisse senedi verilmelidir. Zaman içinde tesis, üretici ve çalışanların malı olacaktır. Ancak devlet altın hisseye sahip olacak, organize ve yönetimde söz sahibi olmalıdır.
Tarımda kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Kooperatife dahil üretici, aynı zamanda isterse üretimde ve hasatta işçi olarak çalışmalıdır.
Türkiye organik tarım için elverişli toprak yapısına ve iklim şartlarına sahiptir. Ama sonuç için, adım atacak bir hükümete ihtiyaç var.
Yayınlama 5 Temmuz 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ