Dünya’ da Demokrasi İnişte

Prof. Dr. Esfender Korkmaz

Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) her sene bütün ülkelerde anketler yapıyor ve “İnsan Hakları ve Demokratik Özgürlükler Endeksi” yayınlıyor. Ülkeleri, yaptığı anket sonucuna göre, insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından, “özgür, yarı özgür ve özgür olmayan ülkeler” statüsünde tasnif ediyor.

Freedom House 2020 raporunun başlığı “Demokrasi İnişte” şeklindedir.

Girişte de, “Amerikan demokrasisine yönelik zorluklar, anayasal sistemin istikrarını test etmekte ve dünya çapında siyasi hakları ve sivil özgürlükleri tehdit etmektedir.” diyor.

Endekse göre dünyada özgürlük, 2005 yılına kadar arttı, ancak 2005 yılından 2018 yılına kadar 13 yıl boyunca endişe verici şekilde geriledi. Bu 13 yılda, siyasi haklar ve sivil özgürlükler alanında 50 ülke iyileşme sağlarken, 68 ülke düşüş yaşadı.

Siyasi haklar ve sivil özgürlüklere bakarsak, 2019 Yılında  toplam 7,6 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 39’u özgür, yüzde 30’u kısmen özgür ve yüzde 37’si özgür olmayan nüfustur.

Freedom House endeksinde Türkiye; 1972 yılından 2017 yılına kadar yarı özgür statüde iken, Başkanlık sistemine geçtikten sonra özgür olmayan ülkeler statüsüne geriledi.

Öte yandan, 2019 yılı Freedom House endeksine giren ülkelerin toplam ülkeler içindeki oranı da önceki yıllara göre aşağıdaki tabloda ve grafikte görüldüğü gibi düşmeye başladı.

  • Dünyada endekse giren ülkeler içinde, özgür ülkelerin oranı 1988 yılında  yüzde 35.8 iken 2008 yılında bu oran yüzde 46.1’e yükseldi. Sonra 2018 yılında tekrar 44,1’e geriledi.
  • Özgür olmayan ülkeler oranı ise, 1988 yılında yüzde 37,6 iken 2008 yılında yüzde 21.8’e geriledi, sonra 2018 yılında tekrar yüzde 25.6’ya yükseldi.

Dünya neden demokraside geri düşmeye başladı? Bana göre en önemli nedenlerinden birisi; İslam ülkelerini yönetenlerin petrol gelirinin bir kısmını kendileri için, koltukları için risk teşkil eden  demokrasiyle mücadeleye ayırmış olmalardır.

İslam ülkelerinde kadercilik ve  biat kültürü sosyalist rejimden çıkmış olanlarda korku kültürü, kötü niyetli siyasiler, krallar ve emirler tarafından kolayca istismar edilmiştir. İslam ülkelerinde ve İran’da petrol paraları halkın refahından kesilerek, kendi gelecekleri için tehdit olarak gördükleri demokrasiyle mücadele için harcanmaktadır.

Orta Doğu ve diğer İslam ülkeleri maalesef ABD’nin ve Batı’nın ılımlı İslam ve Arap baharı projesi içinde, yalnızca İslam’da yorum ve mezhep kavgası veriyorlar. Orta Doğu’da Arap baharı çıkar hesaplarının demokrasi kılıfına sokulmuş bir projesidir.

Öte yandan, Soğuk Savaş sonrasında, Türkçe konuşan Orta Asya Cumhuriyetlerinde  1990 yılından başlayarak  demokratikleşme arttı. Ancak bu süre içinde ilerleme kaydeden Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Azerbaycan gibi ülkelerin büyük bir kısmı başkanlık sistemi içinde bunu koruyamadı.

Küreselleşme de diktaya hizmet etti. Dünyada zengin– fakir ülke farkı açıldı. Cari fazla veren ülkeler daha zengin, cari açık veren ülkeler ise daha fakir oldu. Aynı zamanda küreselleşme ile spekülatif sermaye, siyasi iktidarları etkisi altına aldı. Spekülatif sektörler oluştu. İktidar zenginleri ve spekülatif zenginler türedi ve gelir dağılımı bozuldu.

Yoksullaşan ve geçim derdine düşen insanlar siyasi istismara ve vaatlere daha kolay inandı.  Bu süreçte demokrasi ikinci planda kaldı, siyasi istismarlar, popülizm öne çıktı. Demokrasi kültürü aşındı.

 

About Post Author