CHP’li Çan, Bafra İkiztepe’de buğday üreticileriyle buluştu:

CHP’li Çan, Bafra İkiztepe’de buğday üreticileriyle buluştu:

“İktidar, çiftçiyi tarlaya küstürdü”

Tarımsal girdilerde yaşanan yüksek enflasyona rağmen hububat destekleme alım fiyatlarının sadece yüzde 12 oranında arttırılmasını, üreticiye ve Türk tarımına ihanet olarak niteleyen CHP Samsun Milletvekili Murat Çan “İktidar, çiftçiyi tarlaya küstürdü” dedi.

CHP Samsun Milletvekili Murat Çan Bafra’nın İkiztepe Mahallesi’nde buğday üreticileriyle bir araya geldi. Buğday tarlalarında incelemelerde bulunan ve üretim maliyetleri ile destekleme politikaları konusunda üreticilerle konuşan CHP’li Çan daha sonra şu açıklamaları yaptı:

“Geçtiğimiz yıldan bu zamana kadar bu buğday tarlasının girdi maliyetleri işçilik, akaryakıt ve gübre gibi toprağa yatırılan giderler açısından bakıldığında yüzde 100 ile yüzde 150 arasında artış gösterirken, destekleme alım fiyatı sadece yüzde 12 oranında arttırıldı. Tüccar şu anda 8 liradan, 7 liradan ekmeklik buğdayı almaya niyetli. Bunun yanında TMO’ya ürün vermek isteyen üreticimiz Temmuz ayının 9’una randevu alabiliyorlar. Bu buğday tarlasında bu ürün en geç bir hafta içerisinde topraktan alınmalı, sökülmeli. Nerede depolanacak? Nerede bu ürün bırakılacak?

2001 yılında bir ton buğday satan çiftçimiz 33 gram altın alıyordu. Bugün aldığı altını çarparsak, bölersek, toplarsak 3,5-4 gram altın alıyor. Çeyrek altınla kıyasladığımızda alım gücü neredeyse 10’da 1’e düştü. Son 20 yılda ülke nüfusu yaklaşık 20 milyon artmış, Trakya büyüklüğünde tarım alanı ekilebilir olmaktan çıkarılmış. Bunların hepsinin bir faturası var. Üreticimiz, ektiğiyle-biçtiğiyle artık karnını doyuramıyor, üniversitede çocuk okutamıyor, sosyal ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Dolayısıyla artık üretmekten vazgeçmenin eşiğine geldi. İktidar, çiftçiyi tarlaya küstürdü.”

SEVEREK-İSTEYEREK KÖYÜME DÖNDÜM, ŞİMDİ ÜRETİME KÜSTÜM

CHP’li Çan’ın görüştüğü buğday üreticilerinden Behzat Kara ise şunları söyledi:

“Geçen seneki mazot fiyatı ile bu seneki mazot fiyatı arasında afaki bir fark var. Gübre fiyatları desek öyle, tohum fiyatları desek öyle, işçilik fiyatları desek öyle. Hal böyle olunca ben bu sene ektiğim buğdayı seneye hiçbir şekilde ekmeyi düşünmüyorum. Asla! 100 dönüme yakın buğday ektim. Seneye bir dönüm daha ekmeyeceğim. Çünkü ben zarar ediyorum. Ekmeyi bıraksam, tarlayı boş bıraksam daha kârdayım. İngilizce siyaset bilimi ve kamu yönetimi okudum. Üstüne Fransızca eğitimi aldım. Sonra severek-isteyerek köyüme döndüm, üretim yapmak istedim. Ama maalesef üretime küstüm.”

TARLAYI BOŞ BIRAK, DAHA KÂRDASIN..!

Buğday üreticilerinden Mümin Candar da şu değerlendirmeleri yaptı:

“Çalışırken batıyoruz. Çalışmanın bir anlamı kalmadı ki. Çalışmayanlar bizden daha rahat. Boş bırak yeri, hiç masraf etme, daha kârdısın. TMO Genel Müdürü, ‘dünyada en yüksek fiyatı Türkiye verdi’ diyor. Dünyadaki girdi maliyetleriyle bizim girdi maliyetlerimiz aynı mı? Bu mahsulden zarar edeceğiz, 4 ay sonra da çeltiğimiz var. Çeltiğin de akıbeti kötü. ‘Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir’ derler ya o misal… Yani tarımdan koptuk iyice.”

 

 

CHP’li Çan: “Doğamızı ve su kaynaklarımızı yağmalatmayacağız!”

Kavak Köseli’deki doğa katliamı

Kavak’ta, çimento fabrikası ve taş ocaklarının hammadde ihtiyacını karşılamak amacıyla doğa katliamı yapılmasına karşı Köseli Mahallesi sakinlerinin direnişi sürerken; CHP Samsun Milletvekili Murat Çan da mahallede incelemelerde bulundu, vatandaşlara destek verdi.

Samsun Çevre Platformu sözcüsü Adnan Korkmaz ve Mimarlar Odası Samsun Şubesi Kent İzleme Komitesi Üyesi İshak Memişoğlu ile birlikte Köseli Mahallesi’ni ziyaret eden CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, çevre tahribatı yaşanan bölgelerde yaptıkları incelemelerin ardından şunlar söyledi:

“Bu köy 20 yıldır, AKP’nin ranta dayalı zenginleşme çabalarının hedefi oldu. 20 yıl önce taş ocağıyla başlayan hikaye, çimento fabrikası kurulmasıyla başka bir boyuta taşındı ve son olarak yeni bir taş ocağı kurulması için süreç başlatıldı. Verimli tarım arazileri ve su kaynakları büyük bir tehdit altında. Az önce, yemek yapmak için içme suyu için köy çeşmesinden su alan kadınları gördük. Buradaki bütün kalabalık da birer ikişer yudum, bu köyün yüzyıllardan beri akan, doğal kaynak suyundan suyunu içtik ama bu taş ocağı devam ettiği sürece, bu çimento fabrikası kontrolsüz bir şekilde çalışmaya devam ettiği sürece, filtresiz bir şekilde işletilmeye devam ettiği sürece ve yeni taş ocakları açılmaya devam ettiği sürece, o su maalesef kaynağını kaybedecek ve yüzeye çıkmak için başka yerler arayacak.

İşte bu nedenle, ormanlarımızı yok eden, su kaynaklarımızı kurutan, verimli tarım arazilerimizi ve evleri tozun-toprağın içinde bırakan çimento fabrikası, taş ocakları ve konkasör tesisine karşı mücadele eden hemşehrilerimizin, sağlıklı bir çevrede ve huzur içinde yaşama hakkını tüm gücümüzle savunacağız.”

Samsun Çevre Platformu sözcüsü Adnan Korkmaz ise mahalledeki incelemeleri sırasında arıcılıkla uğraşan bir köylünün kendisine verdiği bilgileri şu sözlerle aktardı:

“Çimento fabrikası yapılana kadar bir petekten 30 kilo bal alırken, şu anda petekten ancak 1 kilo bal alabiliyormuş. Çimento fabrikası ve taş ocaklarının yaydığı toz ve partiküller çiçeğin üzerini bağlıyor. Yani artık arılar bile beslenemiyor. Doğaya verdiği zararı buradan bile anlayabiliyoruz. Bu nedenle bizim bu taş ocağı mücadelesini tabi ki birlikte yürüteceğiz ama daha sonradan bu çimento fabrikası ile ilgili hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.”

Mimarlar Odası Samsun Şubesi Kent İzleme Komitesi Üyesi İshak Memişoğlu ise şunları kaydetti:

“Doğal miras vasfı taşıyan bu alanları, bu tür kirli yatırımlarla ortadan kaldırılması düşüncesi kabul edilebilir bir düşünce değil. Buradaki bu mücadeleye ellimizden gelen katkıyı vermeye çalışacağız. Bu alanları savunmaya çalışan, köylümüzün ve yurttaşımızın yanında olmaya çalışacağız.”

 

About Post Author