Maliyenin tasarıyı el altından dağıtıp, kamuoyunda tartıştırması ve eğer kamuoyunun ve muhalefetin tepkisini dikkate alırsa olumlu ve demokratik bir uygulamadır. Bu çerçevede, Mehmet Şimşek’in muhalefetin tepkisini görme beklentisini de aynı çerçevede değerlendirmek gerekir.
CHP öneri götürmeliydi. Götürdü ve fakat eksik götürdü. Krizin yarattığı sorunları götürdü ve fakat krizin nasıl çözüleceğini, hangi politikaların uygulanması gerektiğini tartışmadı. Bu şartlarda zımni olarak AKP‘nin uyguladığı para, faiz ve kur politikasını, bütçe politikasını kutsamış oldu.
Gerçekte ise günlük sorunları toplum zaten yaşıyor. Toplumun, üreticinin ve tüketicinin beklentisi CHP’nin bu krizden çıkış politikalarının ne olduğudur. Bu politikalara güven duyması ‘’ bu krizi CHP çözer beklentisine girmesi gerekir.’’
CHP’nin önerilerini Genel Başkan yardımcısı 4 başlık halinde açıkladı.
1- Bunlardan ikisi asgari ücrete ve emekli maaşlarına artış yapılması ve ayrıca refah payı da verilmesidir.
Krizin gelir dağılımını bozduğu ve yoksulluğu artırdığı, TÜİK verilerinden de görünüyor. Öneri doğru ve fakat çözüm yolu eksiktir. Bu konuda CHP’ nin önerisi şöyle olmalıydı;
İşçi ve işveren sendikaları, bilimsel çevreler ve devlet tarafından bir kurum oluşturulmalı. Bu kurum geçinme endeksi ve asgari yaşam standardı hesaplamalı. Ücret ve maaş artışları (aslında düzeltmeleri) geçinme endeksi veya asgari yaşam standardından hangisi daha yüksekse ona göre ve ayrıca artı büyüme kadar fark verilerek her çeyrek otomatik olarak yapılmalıdır. Bunun için yasa çıkarılmalıdır.
Böyle bir uygulama olursa, siyasi iktidarın popülizm alanı daralır ve özellikle hükümetin çalışanlar üstündeki baskısı da kalkmış olur.
2- Tarımsal desteklerin yasada olduğu gibi GSYH’nın yüzde birine çıkarılması doğru ve yerinde bir uyarıdır.
3- Vergi cennetlerinin açıklanması ve kayıt dışılıkla mücadele önerisi elbette çok doğrudur.
CHP’nin yanlış ve eksikleri vardır;
1- ‘’Vergide adaletin sağlanması’’ önerisi de prensip olarak doğrudur. Ancak eksiktir. Zira Kriz sırasında gelir ve kurumlar vergilerini artırmak krizin ömrünü uzatır. Kriz kronikleşir.
Şüphesiz ki gelir ve kurumlar vergisini artırmanın gelir dağılımını düzeltici etkisi olur. Ancak kriz şartlarında ve yüksek enflasyonla mücadelede bozucu etkisi daha yüksek olur.
Çünkü gelir ve kurumlar vergisi prensip olarak tasarruflardan ödenir. Bu nedenle gelir ve kurumlar vergisini artırmanın toplam talebi kısıcı etkisi yoktur. Buna karşılık arzı kısıcı etkisi olur. Yabancı ve yerli yatırımlar daralır. Mal arzı daralır, yerine ithalat talebi artar döviz sorunu tırmanır. Ya da mal arzı daralır ve fiyatlar artar.
2- Vergi harcamalarının kısılması ile eğer yatırımların, yerli ve yabancı sermayeye verilen destekler kastediliyorsa, bu da çok yanlıştır. Türkiye ithal ettiği ara malını içerde üretmeden ve hizmet sektörü dışında sanayide toplam üretimde artış sağlamadan, doğrudan yabancı yatırım sermayesi çekmeden, cari açıktan, kur şoklarından ve yüksek enflasyondan kurtulamaz.
3- Genel olarak ve CHP’nin söylediği tüketici kredilerinde faiz oranları enflasyonun birkaç puan altındadır. Yani reel faiz yoktur. O zaman faizlere yüksek demek doğru değildir. Tüketici ve ihtiyaç kredilerinde faizi konuşmak yerine, devletin hane halkına yardım I ve II adı altında dağıttığı desteklerin partili militanlar yerine düşük gelir gruplarına dağıtılması, vatandaşa ucuz kirayla konut sağlanması veya kira yardımı yapılmasını önerebilirdi.
En büyük eksik, bu görüşmede CHP’nin ’Türkiye bu krizden nasıl çıkar? ‘’ tezinin olmamasıdır.
Krizden çıkışın demokratik ve hukuki altyapısı yoktur. Bu altyapıyı düzeltmek uzun zaman gerektirir. Kısa dönemde bir İstikrar programı yapmak şarttır. Bu programda, reel faiz, bütçede yatırımlar dışında tasarruf, aramalı ve hammadde ithalatında, ithal ikameci politikalar öncelikli araçlar olmalıdır.
Siyasi öncelik de 10 milyondan fazla sığınmacının gönderilmesi olmalıdır.
Yayınlama 26 Haziran 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ