Ankara’da medya temsilcileri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, “Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Belediye başkanlarımız seçildikleri beldede bir partinin değil, artık o kentin belediye başkanlarıdır” dedi. YSK’ya seslenen Kılıçdaroğlu “Değerli üyelerine seslenmek isterim, KHK’lıların seçime girmelerine siz izin verdiniz. Seçimi kazananlara mazbatalarını teslim etmeniz gerekir. Mazbatalar verilirse Türkiye bir demokrasi ayıbından kurtulmuş olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Belediye yönetimlerinde partizanlık değil, liyakat esas alınacaktır”
İYİ Parti ve Saadet Partisi genel başkanlarına teşekkür eden CHP lideri, “Millet İttifakı demokrasiyi savunan bir ittifaktır. Bu ittifakın, bu başarının sağlanmasında büyük rolü olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Belediye başkanlarımız artık herkesin belediye başkanlarıdır. Bizim belediye başkanlarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete vereceklerdir. Belediye yönetimlerinde partizanlık değil, liyakat esas alınacaktır. Asgari ücret konusunda da belediye başkanlarımız hazırlıklarına başladı. Kazandığımız belediyelerde asgari ücret 2.200 TL olacak.”
Kılıçdaroğlu, YSK’nın KHK’dan ihraç edilen adaylara mazbata verilmemesine yönelik kararını şu sözlerle eleştirdi
“Bir konuya değinmezsem demokrasi açısından ayıp etmiş olurum. KHK’dan atılanların seçim başarılarının teslim edilmemesi. İtiraz yapıldı. Buradan YSK üyelerine seslenmek isterim. Seçime gitmelerine siz izin verdiniz. Savcılıktan iyi hal kağıdı aldılar. Seçim kuruları tarafından kabul edildi ve bir kısmı seçimi kazandı. Seçimi kazananlara mazbataları teslim etmeniz gerekir. Aksi halde büyük bir demokrasi ayıbına imza atmış oluruz. Ya hiç izin ermeyecektir bu başka konudur ayrıca tartışırız. Ama izin verdiğiniz kişiye mazbatayı vermemek doğru değildir. Bu mazbatalar verilirse Türkiye bir demokrasi ayıbından kurtulmuş olacaktır. Demokrasiyi savunuyorsak sadece kendimiz için değil, bizim gibi düşünmeyenler için de hakkı hukuku savunmak durumundayız. YSK’nın kararını gözden geçirmesini istemek de bizim en doğal hakkımızdır. ”
“Türkiye’nin, gerçek gündemi olan ekonomiye dönmesi gerek”
Kılıçdaroğlu, seçimin geride kalması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Türkiye seçimlerini tamamladı ve bu ortamdan kendisini süratle kurtarması gerekiyor. Ekonomi ve dış politikada yaşanan sorunlar doğrudan vatandaşa yansıyor. Ekonomide ciddi bir kriz yaşanıyor. İşsiz sayımız geniş tanımıyla 8 milyonu aştı. Genç işsizlik oranı yüksek. Enflasyon patladı ve mutfaklarda yangın var. Türkiye’nin gerçek gündemine dönmesi gerekir. Biz bu krizden nasıl çıkarız? Siyasetin düşünmesi gereken budur. Merkez Bankası’nın rezervleri konusunda uluslararası kuşkular var. Günü kurtarmak üzere inşa edilen ekonomi politikaları var. Hatta krizin farkında değiller. Reel sektör artık nasıl batmaktan kurtulurumun arayışı içinde. Devlette liyakati yok ettiler. Dünyada ekonomik gidişatı izleyen ve siyasi otoriteleri uyaran bürokrasi yok edildi. Saray bürokrasisi ile Türkiye’deki ekonomik kriz çözülmez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kalkınma planı yok. Saray bunun ne kadar farkında merak ediyorum. Kalkınma plansız siz neyi yapacaksınız?”
“Ekonomik ve Sosyal Konsey 10 yıldır toplanmıyor”
Kılıçdaroğlu, bireysel emeklilik sistemi ve kıdem tazminatı konusunda da eleştiri getirdi:
“Bireysel emeklilik sistemini zorunlu hale getiriyorlar. Zorunluk sigorta var zaten adı Sosyal Güvenlik Kurumu. Bireysel emeklilik sistemi kişinin iradesine bağlı şimdi onu da zorunlu hale getiriyor. Kıdem tazminatı olayı… Ekonomik ve Sosyal Konsey dediğimiz konsey var 3 ayda bir toplanması gerekiyor. En son bu kurul 5 Şubat 2009’da toplandı. Şimdi 2019 yılındayız. 10 yıldır toplanmıyor. Türkiye bu ekonomik kriz içinde zor süreci yaşıyor. Vatandaş yaşıyor. Krize rağmen israf diz boyu. Devlette nasıl tasarruf yapılacağını dahi belirlemiş değiller. Bugüne kadar iktidar sahipleri sağlıklı çözüm üretmedikleri gibi sorunların arasında yuvarlanıp gidiyorlar.”