Prof. Dr. Ali Akdemir – Arel Üniversitesi
Anadolu Hümanizmasının Hayat Bulduğu Mürşidi Kamil: Hüseyin Doğan Dede Anadolu, kendine özgü maddi ve manevi değerler zengini bir coğrafyamızdır. Bu yönüyle yaşamın her yönünden ülkemize damga vuran bir niteliğe sahiptir.
Bu çerçevede huzur veren, uzlaştıran, birlik değerini ve hoşgörüyü öne çıkaran, ideal insani değerlerini yaşamında gerçeğe dönüştüren Mürşidi Kamil Hüseyin Doğan Dede, genelde Anadolu’nun özelde de Malatya’nın önemli bir siması-değeridir.
Ramazan Bayramını müteakiben Alevi İslam inanç önderi, CHP’li, Demokrat Partili politikacı ve milletvekili Mürşidi Kamil Hüseyin Doğan Dedenin 36.ölüm yıldönümü etkinlikleri vesilesiyle Malatya’ya gittim.
Hüseyin Doğan Dedenin türbesinin konumlandığı yüksek rakımlı Kırlangıç Köyünden dağların çerçevelediği ovaların panaromik seyri heyecan vericidir.
Etkinlik alanı, Hz. Ali’nin yaşam dersi tarzındaki güzel sözlerinin yazılı olduğu bez afişlerle dekore edilmiştir adeta.”Haksızlık karşısında sessiz kalırsanız, hem hakkınızı, hem de şerefinizi kaybedersiniz” sadece bir tanesidir.
Etkinliğe Alevilerin gösterdiği ilgi yanı sıra, protokolün eksiksiz katılımı fevkalade anlamlıdır. Açılış sırasında söz alan Eşref Doğan Dede,”Hak, Muhammed, Ali” aşkıyla sizleri selamlıyorum diyerek söze başladı. Mürşidi Kamil Hüseyin Doğan Dedenin veciz sözüyle konuşmasını sürdürerek Alevilerin bakış açısını da özetlemiş oldu:”Gökte Allah, yerde devlet; devletini tanımayan Allahını da tanımaz”.Anadolu güzel insanların yaşadığı güzel bir coğrafyadır diyerek sözlerini tamamladı. Şiir ve müzik nefesleri sunuldu, lokmalar dağıtıldı.
Anadolu’nun cevher diyarı Malatya
Prof. Dr. Akdemir; “A.B.C.E İşaretli Kayısı Malatya’nın Altın Madalyası ve Altın Madenidir”
Kayısı Malatya ile özdeşleşmiş bir tarımsal ürünümüzdür. Şehrin her yanından kayısı ağaçlarının süslemiş olduğu, doldurduğu bahçelerin huzur verici güzelliğine tanıklık ediyorsunuz. Kayısının Başşehri Malatya sloganına da her yerde rastlıyorsunuz.
Dünyada 510 bin hektarlık alandaki ağaçlarla yılda 3-4 milyon ton kayısı üretildiği bilgisini alıyoruz.123 bin hektarlık alanda yılda 730 bin ton kayısı üretimiyle Türkiye dünya şampiyonudur. Ülkemizdeki yaklaşık 18 milyon kayısı ağacının 8 milyonu Malatya’dadır ve bu ağaçlarla ülkemizdeki üretimin yarısı gerçekleştirilmektedir. Yaklaşık 50 bin aile kayısı üretimiyle ekonomik geçimini tedarik etmektedir.
Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan,2018 yılında 95 bin ton ihracat yaparak 261 milyon dolarlık gelir elde ettiklerini vurguluyor.2019 hedefinin 100 bin ton olduğunu vurgulayan Özcan, ülkemizin cari açığının azaltılmasına anlamlı katkı verdiklerini dikkat çekiyor.
Gaziantep baklavası, Aydın incirinden sonra 3.AB CE işareti alınmış olan yegane gıda ürünüdür Malatya Kayısısı. Ülkemizde potansiyel 2500 gıda ürününün CE işareti almaya aday olduğu düşünüldüğünde, Malatya kayısısı haklı gurur kaynağı oluyor Malatyalılar için.
Kayısının Malatya’da bu denli anlamlılığının-derinliğinin olmasına karşın, yetiştirilip toplanmasında insan kaynağı sıkıntısı çekildiği anlatılıyor her yerde. Kısa süreli gezimize rehberlik edip bizleri ağırlayan kayısı yetiştiricisi İbrahim Ethem Doğan, hasat sırasında avukat ve mühendis dostlarından bedensel emek katkısı aldığını söyledi bizlere. Gözlerimle de tanıklık ettim bu duruma. Hatta bana,”Hocam sizlerin vakti olsaydı sizleri de çalıştırmayı düşünmüştüm”dedi espriyle karışık. Aslında ben de karşılığında kayısı almak kaydıyla memnuniyetle çalışırım dedim.
Görkemli dağlarıyla, geniş ovalarıyla, kayısı ağaçlarının doldurup süslediği Malatya, Eskişehir gibi yerli turizmin çok canlanacağı bir şehrimizdir. Behemehâl yerel yöneticiler, STK’ların temsilcileri yüksek profilde böyle bir konuyu planlamalıdırlar. Değerler envanteri çıkarmalılar, elbette ki değerler listesinin ön sıralarında yöre beşeri değeri Hüseyin Doğan Dede ve Kırlangıç Köyü de yer almalıdır.
On iki saatlik Malatya ziyaretimizden izlenimlerimiz bu kadar. İlk ve son ziyaretimiz değil elbette ki. Sonraki ziyaretlerimizi de planladık, onları da yazacağız.