Babacan: Biz Diyarbakır’a gelince başka, Diyarbakır’dan dönünce başka konuşanlardan değiliz. Hükümetin yeni ekonomi paketini masaya yatıran Ali Babacan, esnafa yapılan yıllık 275 liralık vergi indirimini eleştirdi.
Hükümetin yeni ekonomi paketini masaya yatıran Ali Babacan, esnafa yapılan yıllık 275 liralık vergi indirimini eleştirdi.
Diyarbakır’da konuşan DEVA Partisi lideri Babacan, Erdoğan’ın açıkladığı ekonomi paketine “850 bin esnafa vergi muafiyeti diyorlar. Ortalama olarak bir esnaftan aldıkları vergi 275 TL. Asgari ücretin onda biri. Esnaftan aldıkları yıllık 275 liradan vazgeçiyorlar, bunu da en önemli reform diye açıklıyorlar. Sağ olsunlar” sözleriyle tepki gösterdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Bağlar İlçe Kongresi’nde gündeme ilişkin konuştu.
“850 bin esnafa vergi muafiyeti diyorlar. Ortalama olarak bir esnaftan aldıkları vergi 275 TL. Asgari ücretin onda biri. Esnaftan aldıkları yıllık 275 liradan vazgeçiyorlar, bunu da en önemli reform diye açıklıyorlar. Sağ olsunlar” diyen Babacan, iktidarın Kürt politikasını da sert sözlerle eleştirdi.
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı yeni ekonomik paket ile ilgili şunları kaydetti: “Reformun manşeti bu: 850 bin esnaftan vergi almayacağız. Bu 850 bin esnaf kim ve ne kadar vergi ödüyorlar diye arkadaşlarımız baktı.
850 bin esnafımız basit usulle defter tutan esnafımız. Bunlarda toplam vergi tahsilatı bütçede 234 milyon. 234 milyonu 850 bine bölün; esnaf başına 275 lira. Yılda 275 lira. Vergi alamayacağız dedikleri esnaf var ya; zaten bir yılda ortalama vergi, bir asgari ücretin onda biri. 275 lira. Vergi almayacağız dedikleri rakam, o rakam” ifadelerini kullandı.
Ali Babacan’ın açıklamaları şu şekilde:
“Biz Diyarbakır’a gelince başka, Diyarbakır’dan dönünce başka konuşanlardan değiliz. Şöyle bir görünüp gidenlerden değiliz. Bizim özümüz, sözümüz bir. Ülkemizin her bir yanında başımız dik yürüyoruz. Sayın Erdoğan ‘Ne Kürt sorunu ya’dedi. Biliyoruz ki, iktidar ortakları halktan kopuk, ayrımcı, baskıcı, hukuksuz uygulamalarıyla ülkemizdeki her sorunu tek tek diriltti.”
Ceylan Önkol hatırlatması
Beş ay önce Diyarbakır’a geldiğimde, gözleriyle hafızalarımıza kazınan Ceylan Önkol’dan bahsetmiştim. İdare Mahkemesi, Ceylan’ın ölümünde bakanlığı yüzde 90 kusurlu buldu. Kusurun yüzde 10’unu da evinden ot toplamaya çıkmış, Diyarbakırlı yoksul bir kızımızın üzerine bıraktılar. Peki o yüzde 90 kusur var da onun sorumlusu açıklandı mı? Kusur var ama suçlu yok. Daha da acısı Ceylan’ın ailesinin on iki sene boyunca adliyelerde mücadele etmesiydi. Bu mudur adalet? On iki sene sürüncemede bırakılır mı? İlla hatırlatmamız mı gerekiyor?
KADES ve Kürtçe eleştirisi
‘Kadın Destek Uygulaması’nda (KADES) Türkçe dışında tam beş dil var ama bu ülkede en çok konuşulan ikinci dil yok. Konu kadına şiddete gelince neden Kürtçe ‘bilinmeyen bir dil’ oluyor? Şiddete uğrayan kadının konuştuğu dille kavga edilir mi? Sokak ortasında kendi kendilerine ilan-ı aşk ediyorlar, sağa sola ‘Erdoğan’ı seviyorum’ yazıyorlar.
Diyarbakır surlarına da Kürtçesini yazdırdılar. Kürtçe, bu milletin parasıyla taraflı cumhurbaşkanına sevgi göstermeye gelince akıllarına geliyor ama konu kadına şiddetse bilinmeyen dil oluyor. Beş ay önce ‘Kürtçe öğretmen atanmıyor’ demiştim, sesimizi duymuşlar. Yüzde 200’lük artışla 1’den 3’e çıktı… Koskoca Türkiye’de üç Kürtçe öğretmeni var. Komik olmayın. İnsanların anadiliyle kavga edip, kimliklerini yok sayamazsınız.
Oyunun kurallarını değiştirelim de öyle kazanalım diyorlar
Mevcut seçim yasalarıyla artık bir daha iktidara gelemeyeceklerini görüyorlar. Bu nedenle ‘Oyunun kurallarını değiştirelim de öyle kazanalım’ diyorlar ama beyhude. Hangi iktidar olursa olsun, artık seçim kurallarıyla oynamaya başladıysa bilin ki gitme zamanı gelmiştir. İstedikleri kadar zihni sinir projeleri hazırlasınlar, gülüp geçeceğiz. Demokrasimizi en yüksek seviyeye taşıyacağız.
Ekonomik reform paketinde, çözmeleri gereken asıl sorunları ıskalıyorlar. Görmezden geliyorlar, sorunları inkar ediyorlar. Konuşurken de iktidara sanki daha dün gelmiş gibi konuşuyorlar. Sayın Erdoğan’a göre korona dönemini başarıyla atlatmışız, bunu da partili cumhurbaşkanlığı sistemine borçluymuşuz.
Sayın Erdoğan; ekonomide, salgın yokken de salgın döneminde de başarısızsınız. Türkiye daha salgın yokken yüzde 1 büyüdü. Bu başarısızlığınızın sebebi de o çok övündüğünüz taraflı cumhurbaşkanlığı sisteminiz ve zihniyetiniz. Şimdiye kadar yaptıkları ‘reformlarla’; adil rekabet yerini müdahaleye, fırsat eşitliği yerini kayırmacılığa, verimlilik yerini ranta bıraktı. Kurumlarımız çökertildi, yerine tek bir kişinin keyfi konuldu.
Ekonomi paketi için eski defterleri karıştırmışlar, 2015 öncesinde ne yapılmış diye bakmışlar. Son bir yıldır söylediklerimizi de satır satır okumuşlar. Kopya çekmişler. Ama sizden yazılı kitabe, dikit bekleyen yok. İcraatinizi gösterin. Reform diye sayfalarca doküman hazırlayacağınıza, şu Varlık Fonu’nu kapatsanıza . Liyakatli kişileri göreve getirin. Kamu ihalelerini 3-5 kişinin zenginleşmesine alet etmeyin.”
275 liralık vergi muafiyeti
850 bin esnafa vergi muafiyeti getireceğiz diyorlar. Reformda en büyük manşet bu. Baktık 850 bin esnaf kim ve ne kadar vergi ödüyorlar diye. Basit usulde defter tutan esnafımız. Onlardan bütçedeki toplam vergi tahsilatı 234 milyon. Almayacağız dedikleri vergi yılda 275 lira. Yani esnaf başına 275 liralık katkı vermekle övünüyorlar. En az yüz esnafımıza ‘Gözünüz aydın’ dedim, hepsi güldü. ‘Bunlar ne yaptıklarını bilmiyor, bizden haberleri yok’ diyor.”