ALİ BABACAN, HALİL İBRAHİM SOFRASI BULUŞMALARI İÇİN DİYARBAKIR’DA

Ramazan Bayramı’nın birinci gününde Diyarbakır’daki Halil İbrahim Sofrası buluşmasında konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Çocukların eline silah verilmesin diye buradayım” dedi. “Bu seçim; evladına bayramlık alamayan analar, evine baklava alamayan babalar kazanacak” diyen Babacan, “14 Mayıs, tüm sokaklarda Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Boşnakça şarkılarla türkülerle kutlanacak” ifadelerini kullandı.

 

Millet İttifakı, Halil İbrahim Sofrasını büyütüyor. İttifakın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, ittifak partilerinin liderleri, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları deprem bölgesindeki 8 ilde kurulan Halil İbrahim sofralarında milletle bir araya geldi.

 

‘Çocukların eline silah verilmesin diye buradayım’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın durağı Diyarbakır’dı. Buradaki Halil İbrahim Sofrası buluşmasında konuşan Babacan, Ramazan Bayramı’nın üçüncü gününün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğuna dikkat çekti.

 

Babacan şöyle konuştu:

 

“Çocuk bayramımızın arifesindeyken, sizleri gözleri hafızamıza kazınan Ceylan’ın şehrinden selamlıyorum. Çocuklar daracık sokaklarda, dershane önlerinde, köy meralarında özgürce, güven içinde yaşasın diye buradayım. 7 yaşındaki Muhammedler, 6 yaşındaki Furkanlar için buradayım. 12 yaşındaki Ceylanlar, Uğurlar ölmesin diye buradayım. Çocukların ellerine silahlar verilmesin diye buradayım.”

 

‘Minicik bedenler depremde yıkılan duvarların altında kalmasın diye buradayım’

“Muratların, Hiraların, Ayşelerin, Baranların, Zeyneplerin, Semaların, Fatmaların, Berfinlerin, Mustafaların minicik bedenleri; uykudayken depremde yıkılan duvarların altında kalmasın diye buradayım.”

‘Bu seçim; evladına bayramlık alamayan analar, evine baklava alamayan babalar kazanacak’

14 Mayıs seçimlerine yönelik mesajlar veren Babacan şunları söyledi:

 

“15 Mayıs sabahı demokrasi bayramına kavuşacağız. Çünkü bu seçim 7’den 70’e, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye kazanacak.  Bu seçim, evladına bayramlık alamayan analar kazanacak. Bu seçim, bayramda evine bir kutu baklava alamayan gözü yaşlı babalar kazanacak. Bu seçim, Ramazan ayında ucuz ekmek kuyruklarında bekleyen emekliler kazanacak.”

 

’14 Mayıs Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Boşnakça şarkılarla kutlanacak’

“14 Mayıs; kaybedeni olmayan bir demokrasi zaferi olacak. 14 Mayıs; doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’de kutlanacak. Tüm sokaklarda Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Boşnakça şarkılarla türkülerle kutlanacak.”

‘14 Mayıs’ta aslında iki seçenekli bir referandum olacak’

“Halkımız susar susar sandık günü söyleyeceğini söyler. Bu millet tüm derdini içinde yaşar ama sandıkta cevabını verir. 14 Mayıs günü aslında milletimizin önünde iki seçenekli bir referandum olacak. Otoriterlik mi, demokrasi mi? Keyfilik mi, hukuk mu? Tek akıl mı, ortak akıl mı? Fakirlik mi, zenginlik mi? Kilosu 30 lira olan soğan mı, bereketli, huzurlu sofralar mı?  Kendinden olmayan herkese terörist diyen nobran bir dil mi, herkesi kucaklayan kapsayıcı bir bakış mı? Oylarınızı yok sayan kayyumlar mı, oylarınızla göreve gelen seçilmişler mi? Özeti; kara kış mı, bahar mı?”

 

BABACAN’DAN KARADENİZ GAZIYLA İLGİLİ İKİ SORU

‘Kaç milyar dolar harcadınız? Getirdiğiniz gaz piyasada ne kadar?’

 

Millet İttifakı liderleri ve iki büyükşehir belediye başkanı bayramın birinci gününü deprem bölgesinde karşılıyor. Deprem bölgesinde Halil İbrahim Sofraları kuruluyor. Dün bölgeye gelen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bayram namazını Diyarbakır Ulu Cami’de kıldıktan sonra FOX TV’ye bağlanarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.

‘Doğruları devam ettiririz, eksikleri tamamlarız, yanlışlara izin vermeyiz’

Karadeniz gazını değerlendiren Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Karadeniz’den doğal gaz geldi, bir miktar da yakıldı. Bunun için ne kadarlık bir yatırım yapıldı? Kaç milyar dolar harcadınız? Onun karşılığında kıyıya getirdiğiniz gazın piyasa değeri ne kadardır?” diye sordu.

 

Babacan, “Kanıtlanmış rezervle ilgili defalarca sorduk, cevap yok. Bu iş bağımsız denetimden geçmedikten sonra güven olmaz. Seçim yakın olunca müjde bulmak zorundalar çünkü ülke genelinde durumun ne kadar kötü olduğunu bütün vatandaşlarımız görüyor. Bir kilo kıymanın 300, soğanın 30 lira olduğu bir ülkede bir şekilde müjde vermek zorundalar. Seçimlerden sonra iktidarı alalım, iktidarın şu anda söylediklerinin ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış ortaya çıkaracağız. Biz doğruları devam ettiririz, eksikleri tamamlarız, yanlışlara da izin vermeyiz” diye devam etti.

 

‘Depremden sonra ekonomiyle ilgili tedbirler yetersiz’

Babacan ayrıca şunları söyledi:

 

“17 Ağustos 1999’da deprem vurunca milli gelirimizin yüzde 17’sini kaybettik. Arkasından 2000 kasımında ve 2001 şubatında ekonomik depremlerle milli gelirimizin yüzde 30’unu daha kaybettik. Depremde kaybolan milli gelirin iki katı… Şu anda da maalesef görüyoruz ki depremin ardından ekonomiyle ilgili tedbirler son derece yetersiz. Sağlam, dürüst ve ehil bir kadro iş başına gelmezse depremin oluşturduğu etki, ekonomik depremler oluşturacak. Sadece mevcut deprem bölgesinde en az 1 milyon konut ihtiyacı var. Devlet, deprem konutlarını önce inşa ediyor. Tahsilatı vatandaşlar oturduktan sonra başlıyor. Deprem konutlarının yapılabilmesi için devletin kaynağı olmalı.”

 

‘Oturma izni verilen bina yıkıldıysa tazminat yükümlülüğü ortaya çıkar’

“Vatandaşlarımızın devletin, merkezi hükümetin, belediyelerin verdiği ruhsata, oturma iznine güvenerek satın aldığı evler depremde yıkıldıysa, devletin bir tazminat yükümlülüğü ortaya çıkıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği nokta bu. Belediye ve ilgili bakanlıkların ruhsatıyla bu binalarda oturmak mümkün. Bu durumda vatandaşımıza ayrıca bir bedel ödetmek kuşkusuz akıldışı.”

 

‘En önemli zenginliğimiz farklı kimlik ve hayat tarzlarımızla omuz omuza yürüyebilmektir’

“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes eşit ve onurlu vatandaş olmalıdır. Herkes birinci sınıf vatandaş olmalıdır. Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Sünni, Alevi fark etmez. Bu ülkenin en önemli zenginliği bu farklı kimlikleri beraberce içermesidir. Toplum olarak farklı kimliklerimizle ve farklı hayat tarzlarımızla omuz omuza yarınlara yürüyebilmektir.”

 

“Bebecan” polemiği: Gençlere yeter ki yetki verilsin

“Sayın Erdoğan daha önceki dönemlerle alakalı ne zaman başarılardan bahsedecek olsa eski defterleri karıştırıyor. Eski defterleri karıştırınca karşısına ben çıkıyorum. Onun için beni hatırlamak zorunda kalıyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonu ‘Ben ekonomistim’ deyip tek başına karar aldığı dönemde yaşanmış. Tüm sabit gelirliler yoksullaşmış. Bu gerçeğin karşısında eski başarıları kendisine yazmak için beni küçümseyici ifadeler kullanıyor, ‘Bebecan’ diyor. Gençliğimle bir bakıma dalga geçmiş oluyor. Ben de ülkemizin tüm gençlerine ‘Korkmayın, siz başaracaksınız. Sizlere yeter ki yetki verilsin, alan açılsın’ diyorum. Gençler Türkiye’nin hem bugünü hem yarını. Gençlere fırsat verilsin, bu ülkeyi ayağa kaldırıp kanatlandırıp uçururlar. Kadınlar da aynı şekilde. Biz hiçbir gencimizle dalga geçmeyiz.”

 

About Post Author