BEBEĞİMİZE NASIL KIYDINIZ ?

Bir evlilik düşünün ve o aileye bir bebeğin gelişinin mucizevi mutluluğunu hayal edin. 

Mis kokulu bebeği, mis kokulu çiçeklerle, çikolatalarla, cinsiyetine göre alınmış hediyelerle karşıladığınızı düşünün…

 

Anne ve babanın “hoşgeldin bebek! Seni ne kadar sabırsızlıkla bekledik, iyi ki geldin. Artık üç kişilik bir aileyiz.”

Baba’nın “Ailemize bir mucize olarak doğdun, ömrüm boyunca baban olarak seveceğim seni, hoş geldin…”

Anne’nin “Birlikte yapacağımız bütün çılgınlıklar için büyümeni dört gözle bekliyorum canımın içi. Aramıza hoş geldin…”

Hala’nın “ “Halasının bir tanesi, yeğenim olduğun için çok mutluyum. İyi ki doğdun…”

Teyze’nin “Teyze anne yarısıdır derler. Artık ben de bir anne sayılırım. Güzel kokunu içime çekebilmek için sabırsızlanıyorum. Aramıza hoş geldin bebek…”

Anca ve dayının ise “ Bir tanecik kardeşimin biricik evladı, aramıza hoş geldin küçük yeğenim…”

 

Bunlar Türk halkının geleneksel aile parçası olan annenin, babanın, amca ve dayının, hala ve teyzenin ; mucizevi bebek dedikleri, ailenin yeni ferdi olan doğan bebeği karşılamak için yazdıkları mesajlardır. Yeni doğan bebeğimize bir anne, bir baba , amca ya da dayı, teyze ya da hala olarak tarifsiz ve ölçülemez sevgimizin dış dünyaya yansıyan sözcükleridir.

Mucizevi bebeğimizin sesiyle ve kokusuyla tanıştığımız o ilk anda , tarifsiz sevgimiz ve mutluluğumuzun etkisiyle zaman bizler için adeta durur. Milyonlarca hücre içerisinde bir dünya rekoru kırarak milyonları geride bırakan bir dünya rekortmenidir bebeğimiz.

Bir anne, bir baba, amca veya dayı, teyze veya hala olarak mis kokulu bebeklerimize uzanan eller kırılsın.

Ama onları sakat bırakarak, hatta öldürerek para kazanan “Yenidoğan çetesi” adıyla korkunç bir suç örgütümüz ortaya çıktı. Adeta bir korku filmi gibi. Nasıl oldu da bu kadar ahlak yoksunu, gözü para hırsı ile görmez olan bir suç örgütü bu bu korkunç sömürü için sağlık hizmetlerinde kendilerine yer buldular. Kendilerini dindar, milliyetçi göstererek nasıl bir vicdansızlığın kılıfı olarak bu kavramları kullandılar. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısını kendi makam odasında “Bunu yapanlar devlette görev yapan, Mit ile bağlantılı kişiler, öldürmeye karar verdiklerinde hiç düşünmeden seni de öldürürler” tehdidini yapar hale geldiler. Nasıl oldu da Cumhurbaşkanı dahil, pek çok siyasal figür ile fotoğraf çektirip bunu bunu bebek ölümü üzerinden para kazanmanın aparatı yaptılar.

Bana göre bu hale gelmemizin nedeninin başında sağlık faaliyetlerinin bizzat devlet eliyle yapılması gerekirken, denetimsiz bir şekilde sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesidir.

Tek adam rejiminin yarattığı bir nevi aile şirketi devletine dönüştürülen ülkemizin kurumsal devlet vasfını yitirmesidir. Yargının ve tüm devlet kurumlarının işlerini yapamaz hale getirilmelidir. Vahşi para kazanma hırsının denetleyemeyişinin ve kurumların işlevsizleştirilmesinin bir sonucudur. Tek adamın kontrolü kaybedişinin sonucu olarak kaba kuvvetin, kendini devlet adına hareket ettiğini söyleyenlerin, örgütçe hareket alanı bulduğu ve yargının tek adam rejimine bağlılığı sonucu kontrolün kaybedildiğinin sonucudur.

Yenidoğan Çetesi’nin günlük 8000 tl için ölümüne neden olduğu bebeklerin cansız bedenlerini ise yine para karşılığı ailelerine teslim ettiği ortaya çıktı.

Sonuç olarak; bu çürümüşlüğün nedenini saydığım nedenlerde buluyorum. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, tek adam rejiminin yarattığı denetimsizlik, yargının siyasal iktidarların aparatı haline gelmesi bu durumun doğal sonucu olmuştur. Bir baba, bir anne, dayı veya amca, hala veya teyze olarak bebeğimize yazdığımız o duygu dolu sözlerin, hayallerimizin yıkılmaması için bu düzene dur demek zorundayız.

 

About Post Author