2024 Nisan ayı bütçe açığının aylık harcamalar içindeki payı yüzde 23 oldu. Faiz giderlerinin payı ise yüzde 14,74 oldu.
Oysaki 2023 yılında yıllık bütçe açığının yıllık harcamalar içindeki payı yüzde 20,9 ve faiz giderlerinin payı ise yüzde 10,2 olmuştu. Demek ki hem bütçe açığı hem de faiz giderleri artıyor.
Bütçe açıkları ve faiz giderlerini değerlendirirken üç kritere bakmak gerekir;
1- Devlet yeni ve büyük bir yatırım yaparsa ve bu nedenle borçlanırsa borcun sosyal faydası daha yüksek olur. Çünkü yeni yatırım, daha yüksek sosyal fayda ve katma değer yaratır. Borçlanma ve faiz maliyetini fazlası ile telafi eder. Türkiye’de devlet yatırım yapmak için değil, cari harcamaları ve transferleri finanse etmek için borçlandı. Bu durumda bütçe enflasyonist bir bütçedir.
2- Devlet borçlanırken eğer reel faiz veriyorsa, bu devletten borç verenlere gelir transferi demektir. Kamu harcamalarının maliyeti artar. Sosyal maliyeti yüksek olur ve gelir dağılımında bozucu etki yapar.
3- Devlet borçlanırken enflasyonun altında nominal faiz veriyorsa, yani eksi reel faiz ile borçlanıyorsa, borç yükü oluşmaz. Tersine devlet borç verenden eksi reel faiz kadar enflasyon vergisi almış olur. Ancak bu defa da özel tasarruflar erozyona uğrar. Devlet de ilave tasarruf yaratmadığı için ortalama tasarruf oranı düşer.
Eksi reel faizin bir yararı, borç verilebilir fonların alternatif olarak fiziki yatırımlara gitmesidir. Ancak güven yoksa, yatırım ortamı yoksa bu defa tasarruflar dövize ve altına gider.
Özetle; bütçe açıkları ve faiz giderleri bütçe için bir sorundur ve fakat daha büyük ve daha öncelikli sorun bütçe harcamalarının siyasi iktidar tarafından siyasi popülizm aracı olarak kullanılmasıdır.
Bu yolda bütçede üç uygulama var;
1- Sermaye transferleri;
Sermaye transferleri, yurtdışı ve yurt içi sermaye transferleri şeklinde ayırt edilir. Yurt içi sermaye transferi; ‘’ Yurtiçindeki kurum ve kuruluşlara veya vatandaşlara sermaye birikimi amacıyla veya sermaye nitelikli mal ve hizmetlerin finansmanı amacıyla yapılan karşılıksız ödemelerdir.‘’
2023 faiz hariç bütçede yurt içi sermaye transferlerinin payı yüzde 14,3 oldu. Buna karşılık doğrudan yatırım harcamalarının payı daha az yüzde 8,2 oldu.
Asıl sorun bütçede yüksek pay tutan bu harcamaların nereye gittiğidir? Hazine ve Maliye bakanlığı bütçe raporlarına göre, yurt içi sermaye transferlerinin yüzde 0,17’si Köydes, Beldes, TÜBİTAK, Kalkınma ajansları ve SOGEP gibi kamu kurumlarına aktarılmış ve biliniyor. Ama yüzde 99,83‘ü diğer adı altında gösteriliyor ve açıklanmıyor. Ben şahsen araştırdım, sordum ve fakat bulamadım.
Bu durumu bakanlık grafik olarak ta yayınlamış. Bir tabloda ufak harcamalar diğer kalemi olarak gösterilir. Yüzde 99,83’ü diğer ise demek ki hükümet açıklamak istemiyor.
Bu diğer eğer savunma sanayi için özel sektöre ve kuruşlara yapıldıysa yine de açıklanması gerekir. Anlaşılan odur ki , bu transferlerin çoğu bazı vakıflara veya kurum altında cemaatlere yapıldı.
2- Hane halkına yardımlar I ve II;
Her ülkede devlet engelliye, yaşlıya ve ihtiyaç sahibine yardım eder. Türkiye hane halkına yardımlar I varken, siyasi iktidar bir de hane halkına yardımlar II ekledi. 2023 harcamaları içinde ikisinin toplamı 220 milyar lira tutuyor.
Bu yardımlar kimlere ve hangi amaçla yapılıyor. Bunu göremezsiniz.
Yurt içi sermaye transferleri içinde diğer kaleminde yer alan transferler ile Hane halkına yapılan transferler I ve II toplamı 2023 yılında 1 trilyon 64 milyar TL oldu ve bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 18’dir. Açıktan da, faizden de daha fazladır.
3- Kamu bankaları görev zararları;
Ziraat bankasının çiftçiye yada halk bankasının esnafa ucuz kredi vermesine kimse itiraz etmez ve fakat seçimlerde herkese ucuz kredi dağıtması, siyasi popülizm harcamasıdır.
Sonuç;
Bütçe devlet bütçesi olmaktan çıktı, siyasi parti bütçesi oldu. Bu nedenle şeffaflık ve denetim kalktı. Bunu da referandumda ve seçimlerde halkın kendisi yaptı. Bu durumda siyasi iktidarlar eğer halk her seferinde ibra ediyor ve onaylıyorsa doğru yaptığına inanır.
Muhalefet partilerinin bu dediklerimi didik didik etmesi gerekir. Ya bilinçli değiller, yada yapamıyorlar. O zaman yapamadıklarını açıklasınlar.
Bu yazım, esprili bir iktisat fıkrası veya esprili bir haber içermiş olsaydı, daha fazla okunurdu. Halkın kendi cebine sahip çıkması için daha bilinçli olması gerekiyor.
Bütçe halkın bütçesidir. Halk ve vergi mükellefleri vergilerinin doğru harcanıp harcanmadığını bilmek zorundadır. Bu nedenle bütçenin şeffaf olması ve Meclis – Sayıştay eliyle denetlenmesi gerekir. Aksi halde vergiye direnç oluşur, vergi kaçırma ve vergiden kaçınma artar. Yayınlama 17 Mayıs 2024
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ