Dünyada 43 ülke başkanlık sistemi ile idare ediliyor. ABD ‘de sistem tabandan geldiği için, Güney Kore Başkanlık sistemi de Kuzey Kore tehdidi nedeni ile batının demokrasi standartlarına bağlı kaldığı için, bu iki ülkeyi çıkarırsak geride kalan 41 ülkenin hiçbiri gelişmiş ülke değildir. Bu 41 ülkenin 2018 yılı itibariyle ortalama fert başına geliri 4840 dolardır. Yani 41 ülkenin tamamı orta ve düşük gelir grubu içindedir.
Freedom House 2020 insan hakları ve siyasi özgürlükler endeksine göre bu 41 ülkeden yalnızca 13’ü yani yüzde 31,7’si özgür ülke, yüzde 68,3’ü ise özgür olmayan veya kısmen özgür ülke statüsündedir. Türkiye 2017 ‘den beri özgür olmayan ülkeler statüsündedir. Oysaki Dünyada özgür ülke oranı daha yüksek yüzde 45’ tir.
Türkiye de Başkanlık sisteminin gelmesinin iki temel nedeni var; Birisi; AKP’ iktidarının önceki yıllarda Fetullah Gülen cemaati ile devleti paylaşma çatışmasından ortaya çıkan bir sonuç oldu. Mamafih Genel Başkan Erdoğan Fetö’nun adına paralel devlet dedi. Diğeri de AKP iktidarının yönetebilme becerisinin düşük kalması, 2015 seçimlerinde meclis çoğunluğunu kaybetmesi ve Erdoğan’ın tek başına yönetme kararı almasından ileri geldi.
Başkanlık sistemi bir kişiden gelen bir ihtiyaç olduğu için, taban bulamadı ve otokrasi tırmandı. Bahçelinin işbirliği ile, Dünyada benzeri olmayan ve hiçbir sosyal ve siyasi altyapıya dayanmayan, aynı zamanda bir kişiye özgü bir başkanlık sistemi getirildi.
Mamafih Bahçeli Ekim 2016 da, MHP grup toplantısında ‘’ ya Erdoğan Anayasa’nın öngördüğü Cumhurbaşkanlığı yetkilerine çekilsin, ya da getirin Başkanlık sistemini Meclis’e oylayalım’’ diyordu.
Başkanlık sistemi her alanda tahribat getirdi ;
- Otokrasi tırmandı.
- Hukukun üstünlüğünde geri düştük.
- Kuvvetler ayrılığı zedelendi.
- Devletin kurumsal yapısı bozuldu ve devlet parti devleti oldu.
- Dış politikada yalnız kaldık.
- Ekonomide derin göçük oluştu.
Ekonomide son on yıl hem AKP kendini bitirdi, hem de ekonomide telafisi zor ve yüksek maliyet gerektiren bir çukur oluştu.
- 2011 de 4,6 milyon olan fiili işsiz sayısı, 2021 de 8,3 milyona çıktı.
- 2011 Nisan ayında yüzde 4,26 olan enflasyon (TÜFE ) 2021 aynı ayında de 17,4 oldu.
- 2011 yılında 11205 dolar olan fert başına gelir, 2020 de 8599 dolara geriledi.
- 2011 Mayıs ayında 95,3 olan tüketici güven endeksi, 2021 Mayısında 77,3’ e geriledi.
- 2011 Nisan ayında Merkez Bankası resmi rezervleri net artı 43,7 milyar dolar iken 2021 Nisan ayında eksi 40 milyar dolara geriledi.
- 2011 de yatırım yapılabilir seviyesinde olan Türkiye’nin kredi notu, 2020 de’’ aşırı spekülatif yatırım yapılamaz ‘’seviyesine geriledi. (Aşağıdaki tablo)
Türkiye eğer Başkanlık sisteminden çok hızlı çıkmazsa ve mevcut siyasi iktidar devam ederse , sayın Erdoğan’ın Sayın Akşener için dediği ‘’ Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler. ‘’ maalesef hepimizin başına gelecek.
- TL değer kaybetmeye devam edecek. Aynı paralelde enflasyon devam edecek. Dış borçlarda temerrüt riski daha da aratacaktır.
- İflaslar artamaya devam edecektir.
- Bankaların dönmeyen kredileri artacak ve sektörde risk artacaktır.
- Pandemi sonrasi üç kişiden birimiz işsiz kalacağız.
- Doğrudan tabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Olanda çıkacaktır.
- Beyin göçü hızlandı. Daha da aratacaktır.
- Demokrasi tamamıyla rafa kaldırılacaktır.
Bunları halkta görüyor. Onun içindir ki 2011 genel seçimlerinde yüzde 49,83 olan AKP oyları 2021 Mayıs anketlerine göre yüzde 32 ile yüzde 34,5 düzeyine geriledi. Yani acı gerçeği halk görmeye başladı ve fakat maalesef AKP iktidarı henüz göremiyor.
Yayın Köşe Yazıları, Son Köşe Yazıları, vitrin, vitrin2, Yeni Çağ