Türkiye yüksek kur, yüksek faiz sarmalına girdi.
Merkez Bankası’nın 18 Mart’ta yaptığı 200 baz puanlık faiz artışı ile politika faizi yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarıldı. Bu artışla birlikte Türkiye, G-20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra en yüksek faiz veren ülke olurken dünya genelinde ise 7. sıraya yükseldi.
Ancak buna rağmen dolar fren tutmadı. Merkez Bankası başkanının değiştirilmesinin de etkisi ile dolar Kasım ayında tarihi seviyesine yaklaştı, dolar akşam saatlerinde 8 lira 45 kuruşu gördü.
Faizi artırarak doları frenlemek mümkün değil
Dövizde yaşanan son yükseliş Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın 19 Kasım’daki 475 baz puanlık faiz artışından sonra yaptığı açıklamayı birkez daha haklı çıkardı.
O tarihte yaptığı açıklamada faiz artışının doları frenlemeye yetmeyeceğini ifade eden BTP lideri sorun sistemde demiş ve Milli Ekonomi Modeli’ni işaret etmişti. Hüseyin Baş’ın açıklaması şu şekildeydi, “Faiz artırmak doların çıkışının bir panzerihir midir? Bu konuda çok fazla ekonomik ahkam kesmeye gerek yok! Biz son zamanlarda faizleri artırdık, artırdık… Faizi en yüksek yüzde 24 seviyelerine kadar çıkardık. Faiz bu seviyelerdeyken dolar da 4 lira civarındaydı. Ne demek istiyorum; biz faizi artırarak doları da artırmış olduk. Demek ki faiz artırmakla dolar uzun vadede frenlenemiyor. Demek ki bizim içinde dolar ve faizin kavramının da geçtiği ancak tek başına bunlarla çözümlenemeyecek bir problemimiz var. Nereden anlıyoruz; faizi artıyoruz dolar çıkıyor, faizi düşüyoruz dolar yine çıkıyor. Burada çok fazla dillere pelenk olmuş ekonomide reformlar gerekiyor. Ben buna ‘sistemin değişmesi gerekiyor’ diyorum, sistem yanlış. Ekonomiyi bu hale getirenler bugün ülkenin ekonomisini düzeltmeyi vadediyor. Bu boş lakırtıdan ibaret bir durumdur. Siyasette, iç güvenlik hukukumuzda, dış politikamızda, ekonomide Türkiye’nin tek çıkar yolu olarak Bağımsız Türkiye Partisi kalmıştır. Bunu Türk milletinin de biran önce kendi içinde sahiplenip bizimle birlikte bir oluşumun içine girmesi gerektiğini çok önemli ve değerli buluyorum. Bugün itibarıyla artık mevcut sorunları düzeltebilecek Bağımsız Türkiye Partisi’nden başka bir kadro, Milli Ekonomi Modeli’nden başka bir görüş yoktur.”