‘Çanakkale Geçilmez’ sözünün tarihe kazındığı, bir kahramanlık destanının yazıldığı büyük zaferin yıldönümü birbirinden değerli isimlerin katıldığı ‘Çanakkale Zaferi’nin 106.yılında İstiklal Yolu’ adlı program ile Sarıyer’de kutlandı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” sözünü söylediği unutulmaz zaferin üzerinden tam 106 yıl geçti. Tarihin akışını değiştiren büyük zaferde Seyit Onbaşı’nın sırtında taşıdığı mermi de, Şerife Bacı’nın uğruna donarak öldüğü cephanelikler de, Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza yerleştirdiği 26 mayın da silinmez bir iz bıraktı. Sarıyer Belediyesi ve KASKADER, Türk askerinin tarihin en büyük destanlarından birini yazdığı, Çanakkale’nin geçilmezliğinin tüm dünyaya ispat edildiği zaferin yıl dönümünde ‘Çanakkale Zaferi’nin 106. yılında İstiklal Yolu’ isimli anma programı düzenledi. Batı Karadeniz TV’den canlı yayınlanan programda Sarıyer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu sergilediği performansla beğeni toplarken, TRT İstanbul Radyo THYM Sanatçısı Arzu Akmeşe ve emekli TRT sanatçısı Erol Öker seslendirdikleri eserlerle kulakların pasını sildi. Yakalandığı Covid-19 nedeniyle etkinliğe katılamayan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de evinden canlı yayına bağlanarak; “Şehit Şerife Bacı’nın yurdu Kastamonu üstlendiği rol ile adının başına bir sıfat almayı hak ediyor. Çanakkale Zaferi’nin 106.yıl dönümü dolayısıyla düzenlediğimiz panelimiz aynı zamanda Kastamonu’nun hakkı olan unvanın verilmesi konusunda bir çağrımız olsun” dedi.
BAŞKANLARDAN ZAFER MESAJI
Panel öncesi, zaferin yıldönümü için hazırlanan belgesel yayınlandı. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın yanı sıra Kastamonu Abana Belediye Başkanı Yunus Akgül, Taşköprü Belediye Başkanı Abdullah Çatal, Cide Belediye Başkanı Mehmet Eşref Mutlu, Pınarbaşı Belediye Başkanı Şenol Yaşar ve Sarıyerli Gazeteci – Yazar İbrahim Balcı ile KAS-DER Eski Başkanı Yavuz Ballık ise gönderdikleri mesajlarla 18 Mart zaferini kutladı. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Dr. Süleyman Şenel’in moderatörlüğünü yaptığı panelde; Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu Asli Üyesi Prof. Dr. Birsel Küçüksipahioğlu, Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çelebi, Dr. Mustafa Eksi ve Günay Ozanoğlu konuşmacı olarak yer aldı.
KASTAMONU İÇİN ŞEREF MADALYASI
“Çanakkale, sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de geleceğini etkileyen, değiştiren bir zaferin adıdır” diyen KASDER Başkanı Remzi Şen şöyle konuştu; “Milli mücadele ve Kuvayı Milliye ruhunun mayasıdır, özüdür. Emperyalizm altında ezilen devletlerin umududur. Tarihin en eski milletlerden biri olan Türk milletinin ateşlerden geçerek, kan içinde, kandırılmamak, ezilmemek, sömürülmemek üzere ayağa kalkışının adıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı yerin adıdır. Çanakkale’de en fazla şehidi veren il Kastamonu’dur. Bu Kastamonu için bir şeref madalyasıdır. Çanakkale Türküsü bir Kastamonu ağıtıdır. Kastamonulular tıpkı Çanakkale Savaşı’nda olduğu gibi Kurtuluş Savaşı’nda da canını dişine takarak vatanı için savaşmıştır.”
BİZLERE DÜŞEN BİRLİK VE BERABERLİĞİ KORUMAKTIR
Programa canlı olarak bağlanan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Bu toprakların insanı, özgürlüğünün elinden alınmasına izin vermeyeceğinin, kurtuluş destanı yazmaya başladığının işaret fişeğini yaktı” dedi. Genç, “Ulusların geçmişinde dönüm noktası olan, dünya tarihinin akışını değiştiren, toplumsal nehirleri bambaşka bir yönde akıtmaya başlayan, önemli olaylar vardır. Bundan tam 106 yıl önce, Çanakkale’de gerçekleşen deniz ve kara savaşları işte böylesine büyük ve önemli olaylardan birisidir. Tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan birisine sahne olan Çanakkale, emperyalist güçlerin aslında durdurulabilir ve yenilebilir olduklarını kanıtladı. Kanlarını ve canlarını ortaya koyarak birlik ve beraberlik içerisinde olabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Bugün bizlere düşen, 1915 Çanakkale ruhunu ve milli mücadele döneminin birlik beraberliğini tesis edebilmek, korumak ve sonraki nesillere taşımaktır. Gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan atalarımıza bu borcumuz bulunmaktadır” diyerek konuşmasını tamamladı.
ŞANLI ZAFERİN 106. YILDÖNÜMÜ
Panelin moderatörlüğünü yapan Dr. Süleyman Şenel, “Mukaddes Türk ordusunun Çanakkale’de yazdığı tarihi destanın 106. yıldönümü bugün” diyerek konuşmasına başladı. Dr. Şenel; “Mukaddes Türk ordusunun destanının, özgürlük davasının, milli mücadeleye giden yoldaki şanlı zaferinin yıldönümü… Mustafa Kemal gibi bir askeri dehanın yönetiminde, Gelibolu, Anafartalar cephesinde tarihin kaydettiği en büyük ve en kanlı savunma savaşını kazanan ve tarihe ‘Çanakkale geçilmez’ sözünü altın harflerle yazdıran Türk ordusunun şanlı zaferin yıldönümü…. Biz Çanakkale zaferinin yıldönümünde böyle bir panel düzenlemekle konuya farklı bir perspektif kazandırmayı amaçladık. Bunun bir de antropolojik, folklorik, müzikolojik yönleri de var. Böyle bir destan olur da kültür sanat, edebiyat etkilenmez mi?” dedi.
KASTAMONU 2.425 ŞEHİT VERMİŞTİR
Doç. Dr. Ercan Çelebi ise şu şekilde konuştu; “1915 Çanakkale, Mehmetçiğin destan yazdığı, vatanın kalbinin attığı yerdir. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ağır şartlar içeren Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kalmıştır. Türk kuvvetleri, Çanakkale muharebelerine 84 bin asker ile başlamıştır ama gün geçtikçe bu sayı 310 bin askere kadar çıkmıştır. Müttefikler ise 75 bin askerle katılmış, bu kuvvet miktarı 479 binlere ulaşmıştır. Metrekareye düşen mermi sayısı 6 bindir. Siperler arası mesafe 8 metreye kadar düşmüştür. Çanakkale’de elde edilen zafer, Türk ordusu için büyük bir moral kaynağıdır. Mustafa Kemal der ki ‘Balkan savaşlarında alnımıza sürülen kara lekeyi, Çanakkale de temizlemek zorundaydık.’ Vatan sevgisinin modern silahlar karşısında üstünlüğü gözler önüne serilmiştir. Toplam 206 bin şehit verilmiştir. Kaynaklara göre Kastamonu Çanakkale Savaşı’nda 2.425 şehit vermiştir. 2.425 şehit demek, 2.425 aile, 2.425 hane demek.”
MEHMET AKİF’İN 7 ŞİİRİNİ BURADAN YAZMASI BİZİM İÇİN BİR ONUR
“Çanakkale bizim hafızamız” diyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Milli Mücadele dönemi gibi o döneme ışık tutan, ışık veren unsurlardan birisi. Mehmet Akif’in Kastamonu’da kalıp, 7 şiirini buradan yazması bizim için bir onur. Yine İstiklal Marşı’nın ilk kez Kastamonu’nun Açıksöz Gazetesi’nden yayınlaması Kastamonu’ya ne kadar önem verdiğini gösterir. İstiklal Yolu’nun önem kazanmasının nedenleri; Sovyet yardımının gelmesi, güvenli liman olması, batı cephesine mühimmat taşınmasının yapılmasıdır. Bugün askeri tarih vesikalarından nakliyeyi kaldırdığımızda batı cephesindeki mühimmatın üçte birinin bu yoldan gittiğini görüyoruz. Anadolu’da bir basın tarihi müzesi kuralım desek bunu ancak Kastamonu’ya kurabiliriz. Bu vatanı yurt yapan, yurt kalmasını sağlayan bütün şehitlerimizi, isimli ve isimsiz tüm kahramanlarımızı, istiklal yolunda emek veren herkesi saygı ve rahmetle anıyorum.”
BU MÜCADELEYİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ
Milli mücadele ve Kastamonu kadını ile ilgili söz alan Birsel Küçüksipahi, “ İtilaf devletleri, Osmanlı topraklarını işgal ediyor, sadece işgalle kalmayıp insanlık dışı birçok eylemde bulunuyorlar. Bu süreçte Anadolu kadınının üstün bir çabası var. Onlar vatanları, yurtları uğruna canlarını vermekten geri durmuyorlar. Cephelere silah taşıyorlar, askerlere bakıyorlar, cephelerde çarpışıyorlar, erkeklerden kalan her işi yapıyorlar aslında. Anadolu kadınının milli mücadeledeki en önemli adımlarından biri de mitinglerdir. Bu mitinglerde milli birlik ve beraberlik mesajı verilmiştir. Halide Edip’in konuşmasını gözyaşlarıyla dinleyen binlerin katıldığı mitingler. Sultanahmet’te yapılan mitingin ardından itilaf devletleri mitinglerin yasaklanmasını istemişler. Fakat bunun üzerine yine Sultanahmet’te bir miting daha gerçekleştirilmiştir. Bizzat askeriyeye başvuran kadınlar var, gelinliğini satıp parasını cepheye gönderen var. Türk kadını vatanına ve milletine duyduğu sevgi, istiklal aşkı duygusuyla hareket ediyor. Bu uğurda canını vermekten çekinmiyor. Bu mücadeleyi asla unutmayacağız” şeklinde konuştu.
GAZETELERİN İŞLEVİ MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA ÇOK ÖNEMLİYDİ
Mücadelede Anadolu basınını ele alan bir konuşma yapan Dr. Mustafa Eski, “Milli mücadeleye destek konusunda kamuoyu oluşturmak gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan sonra mevcut gazeteler Kuvayı Milliye yanında yayın yapmaya başladılar. Yeni gazeteler de yayın hayatına başladı. Gazetelerin iki görevi vardır. Birincisi toplumun aynası olmak, ikincisi yetkililerin topluma ulaştırmak zorunda oldukları mesajları aktarmak. O bakımdan gazetelerin işleri Milli Mücadele yıllarında çok önemliydi. Bir diğer kamuoyu oluşturma şekli mitinglerdi. Kastamonu boyutuna geldiğimiz zaman Açıksöz Gazetesi yayın hayatına başlamıştır. Tamamen Kuvayi Milliye yanlısı bir gazetedir. Savaş bittikten sonra 1931 yılına kadar Cumhuriyet çizgisinde yoluna devam etmiştir. 19 Ekim 1921 günü Kastamonu’ya gelen ve ilçelerde konuşmalar yapan Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı da ilk olarak Açıksöz’de yayınlatıyor” dedi.
KASTAMONU KAHRAMANLIK DESTANLARINDA YERİNİ ALDI
Çanakkale Türküsü’nün yazarı İhsan Ozanoğlu’nun oğlu Günay Ozanoğlu ise “İhsan Ozanoğlu’ndan
derlenen Çanakkale Türküsü, şüphesiz ki savaş sırasında en çok şehit veren vilayetlerden olan Kastamonu’dan çıkmıştır. İnsanların ölüm kalım mücadelesine girdikleri bir sırada ortaya çıkmış bir ağıt niteliği taşımaktadır. Burada bahsedilen çarşı aslında bir can pazarıdır. Milli Mücadele döneminde Kastamonu şehrinin önemi çok açık bir şekilde dile getirilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın her anında yer alan bu şehrin insanları kahramanlık destanlarında yerini almıştır. Vatanımızın kurtuluş davasında canını veren tüm şehitlerimizi minnetle anıyor, İhsan Ozanoğlu’nun hatırasını hürmetle yad ediyorum” diye konuştu.