İYİ PARTİ’DEN ANDIMIZ EYLEMİ BASIN AÇIKLAMASI

İYİ PARTİ’DEN ANDIMIZ EYLEMİ BASIN AÇIKLAMASI

 Kıymetli Bursalılar,Değerli Basın Mensupları;Bir ülke düşünün ki; Yönetenleri, öğrencilerin ‘Türküm, Doğruyum…’ diye başlayan andımızı söylemelerinden korksun

Bir ülke düşünün ki;

İktidar sahipleri, gençlerin “Ne mutlu Türküm diyene…” diyerek gururla haykırmasından rahatsız olsun…

Bir ülke düşünün ki;

Öz benlikleri erozyona uğramış yetkilileri, vatandaşın “Varlığım Türk varlığına armağan olsun…” demesinden adeta ödleri kopsun…

Bir ülke düşünün ki;

Milletin birliğini bütünlüğünü temsil etmesi gereken en yetkili ağız çıksın, milli değerlerimizin örselenmesine bizzat çanak tutup ön ayak olsun, hatta açık açık ayakları altına alıp çiğnediğini söylesin…

ANDIMIZ ANAYASAL HAKTIR

Değerli Bursalılar,

Kıymetli Dostlar;

Bu iktidar, ülkeyi sosyal ve ekonomik olarak iflas ettirdiği yetmezmiş gibi, sözünü ettiğimiz o yanlışlıklara adeta tüy diken bir aymazlığa daha, ne yazık ki, ANDIMIZI yasaklayarak imza attı.

Bildiğiniz gibi öğrenci andı olarak bilinen Andımız, Türkiye’de ilk kez ilköğretim okullarında, 1933 yılında her sabah öğrenciler derse girmeden önce Atatürk’ün onayıyla okutulmaya başlandı. TBMM’nin açılışının 10. yılında

23 Nisan Bayramı Günü, Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, Çankaya Köşküne geldi ve Atatürk’e kendi el yazısı ile yazdığı ANDIMIZ kağıdını uzattı.

Sözleri çok beğenen ve Bakan Reşit Galip’i tebrik eden Atatürk, andın derhal bütün okullarda okunmasını istedi.

ANDIMIZ, 1972’de ve 1997’de bütünlüğüne dokunulmadan yapılan küçük ilavelerle son şeklini aldı ve okullarda, 8 Ekim 2013 tarihine kadar kesintisiz olarak tam 80 yıl okundu.

Ne yazık ki, ANDIMIZ,  ‘yerli ve milli’ olduğunu iddia eden AKP Hükümeti’nin, o tarihteki, ‘çözüm süreci’ sevdasının kurbanı oldu ve yasaklandı.

Bunun üzerine Türk Eğitim-Sen’in açtığı davada Danıştay 8. Dairesi, Öğrenci Andı için 2018 yılında, “Yeniden okutulsun” kararını verdi.

Kararın gerekçesinde de şu ifadelere yer aldı:

‘Metinde yer alan kavram ve ilkeler, Anayasamızda anlamını bulduğu gibi, milli eğitim sistemimizin Kanun ve Yönetmelikte belirlenen temel amaçlarını da ortaya koymaktadır. Öğrenci Andı, yeni nesillerin ülkesine anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini ve bağlılığını güçlendirmeyi, onların milli, manevi ve kültürel değer oluşumuna katkı sağlamayı amaçladığı da açıktır.’

NEDEN RAHATSIZ OLDUNUZ?

Peki…

Devletin yargısı böyle dediği halde, dönemin Milli Eğitim Bakanı ne yaptı biliyor musunuz?

Tabii ki Danıştay’ın ‘Okunsun’ kararını uygulamadı ve adındaki ‘milli’ ifadesinden bile utanmayarak, bu kararın yürütmesinin durdurulması için bir üst mahkemeye itiraz etti.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da, iki yıldır gündeminde bulunan dosyayı karara bağlayıp, operasyonel bir kararla kırdı kalemi, koskoca Türk milletine kesti cezayı.

Davanın görüşülmesi sürekli ertelenirken, iddiaya göre, Kurul Üyelerinin 7’sinin değişmesi beklendi ve çoğunluğun sağlanması üzerine de dava bir anda ele alındı.

Hülasa…

Saray’dan talimatlı yargı, kendisinden bekleneni yaptı ve

öğrenci andının okunmasını öngören Danıştay 8. Dairesi’nin kararını bozdu.

7 üyenin değiştiği Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda 11’e karşı 4 oyla alınan kararın gerekçesini henüz bilmiyoruz, önümüzdeki günlerde yazılıp açıklanacakmış…

Hiç zahmet etmesinler!

İşte buradan haykırıyoruz.

Hiç bir gerekçeyi asla ve kat’a kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

Bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, herhangi bir ırk ayrımcılığı kastedilmeksizin Türktür ve bunu gururla ifade etmek de Anayasal bir haktır.

Hele hele bu hakkın yeni nesillere eğitim öğretim çağında benimsetilmesi, bu toplumun varlık nedeni olan milli manevi değerlerin tesisi açısından da şarttır.

Hal böyleyken size soruyoruz:

‘Türküm, doğruyum…’ demenin nesi sizi rahatsız etti?

‘Küçükleri korumak, büyükleri saymak’ gibi, bu halkı millet yapan hasletlere itirazınız mı var?

‘Yurdunu, milletini özünden çok sevmek’ suç mu?

‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ denilmesinin ne mahzuru var?

Şunu iyi bilin ki;

Bizler, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diye haykıran yüreklere duyduğunuz kin ve nefretin farkındayız…

ANDIMIZI BU MİLLETİN RUHUNDAN SİLEMEZSİNİZ…

‘Ey büyük Atatürk, açtığın yolda, gösterdiğin hedefte hiç durmadan yürüyeceğime and içerim…’ denilmesinden rahatsız olduğunuzu, buna tahammül edemediğinizi de çok iyi biliyoruz…

En son sırf bu nedenle, ‘Devlet madalyalarından da Atatürk kabartmasını çıkardığınızı’ bir kenara not ettik…

Bu millet;

Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı’nda bulunan Atatürk kabartmasının, bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı’nın itirazıyla kaldırılmış olmasının da hesabını soracaktır elbet..

Madalyalardan sildiğiniz Atatürk’ü, yüreklerden silemeyeceğiniz gibi, okullarda okutulmasını istemediğiniz ANDIMIZI da asla ruhumuzdan söküp atamayacaksınız!

Şart olsun ki;

Evimizde, işyerimizde, caddelerde, sokaklarda bağıra bağıra okuyacağız, okutacağız…

And olsun ki;

Salonlarda, toplantılarda, mitinglerde, alanlarda, meydanlarda hançeremiz yırtılırcasına okuyacağız, okutacağız… İşte şimdi burada dosta düşmana sesleneceğimiz gibi okuyacağız, okutacağız…

Hadi engelleyin!   Hadi susturun!

Hazır mıyız?

Haydi hep birlikte haykırıyoruz:

-Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk’üm diyene!”

AHA.

About Post Author