CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Balatta esnaf ziyareti yaptı. Toplumun ciddi sorunlarla boğuştuğunu ifade eden Gürsel Tekin, Hükümet kalcı çözümler üretmekle mükelleftir, ancak hükümet bu noktada sınıfta kalmıştır.
Pek çok esnafın hacizlik olduğunu belirten Gürsel Tekin, toplum artık bıçak kemiğe dayandı noktasında olduğunu ve ancak sosyal devlet ile kalcı çözüm mümkün olduğunu ifade etti…
Kalıcı çözüm için, tüm kesimlerin ortak paydada birleşip yeni bir seçenek yaratması gerekir. Muhalefet bu seçeneği daha fazla dillendirmelidir dedi.
“TARTIŞMALARDAN KORKAN BİR ÜLKE OLABİLİR Mİ!”
Anayasa tartışmalarının demokratik ortamda açıkça konuşulması gerektiğini savunan Tekin “83 milyon vatandaşın önemli bir kısmının, yani yüzde 70’inin kabul görebileceği yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bunun için iktidarıyla, muhalefetiyle bizim nasıl bir anayasaya ihtiyacımız var, bunu tartışacağız. Tartışmadan bile korkan bir ülke olabilir mi? Söylediklerimizin kural haline dönüşecek bir durum da değil ki… Ben yeni bir anayasanın mutlaka tartışılmasından yanayım” diye konuştu.
“HANİ 12 EYLÜL ANAYASASINI DEĞİŞTİRECEKTİN!”
Anayasa değiştirme konusunun her partinin programında yer aldığını fakat bilerek işleme konulmadığını söyleyen Tekin “Hani 12 Eylül anayasasıyla hesaplaşacaktık? Şu anda CHP, MHP, HDP, İYİ Parti, AK Parti, bütün hepsinin programında şunu görebilirsiniz: “İktidar olduğumuzda 12 Eylül Anayasası’nı değiştireceğiz.” Seçildiniz, ne oldu? Memnun musunuz? Niye değiştirmiyorsunuz. Daha demokratik ve özgürlükçü anayasa, lider otoritesini bitirdiği için kimsenin işine gelmiyor. Bugüne kadar iktidar olan partiler, demokrasinin iki kıskacı olan siyasi partiler yasasını ve yüzde 10 barajını hiç konuşmamıştır. Önlerinde ne engel var? İstediğimi atıyorum, istediğimi görevden alıyorum, kaymak gibi. Kimse bunu kaybetmek istemiyor. Sorun bu” ifadelerini kullandı.
“BİZİ AŞIYOR İSE İKİ MADDEYİ DEĞİŞTİRELİM”
Anayasada yer alan siyasi partiler kanunu ve yüzde on baraj maddelerinin değişiminin çok önemli olacağını belirten Gürsel Tekin şöyle devam etti: “Hepsini bir tarafa bırakalım. Azerilerin çok güzel bir sözü var: “Vurmayacağı ondan belli, elini yeke (büyük, kaldırılamayacak kadar ağır) taşa atıyor” Kardeşim bu anayasa tartışması hepimizi aşan bir meseledir. İki şeyi değiştirelim. Siyasi partiler yasasını ve yüzde 10 barajını. En azından bunda ortak bir mutabakat sağlayalım. Bunu değiştirdiğimizde birçok meselenin de değişeceğini göreceksiniz. Bu iki meseleyi değiştirmeden, anayasayı zaten değiştiremezsiniz. Millet iradesini nasıl oluşturacaksınız. Millet kendi kaderini kendi tayin edecek. Muhtarını seçen bu mahalle neden milletvekilini seçmesin?”
“GİTMEDİĞİNİZ KÖY SİZİN DEĞİLDİR”
“Bir ilçede oy oranımız yüzde 6’lardan yüzde 38’lere yükselince sayın Erdoğan o ilçenin ilçe başkanını görevden aldı. Yani sorun şu, gitmediğiniz köy sizin değildir. Gittiğiniz köyde mutlaka o iletişimi kurarsınız. CHP’nin özellikle 2015’ten sonra yapmış olduğu sosyal, siyasal ve ekonomik politikalar çok kabul gördü. Ama üzülerek söyleyeyim, yapılan bu çalışmalardan parti yöneticilerimiz bile haberdar değilse tabi ki bir özeleştiri duyacaksınız.”
“HERKESİN GÜVENEBİLECEĞİ BİR ANAYASA İSTİYORUZ”
“Son günlerde Amerika’da bir tartışma var. Trump bıracak mı falan… Hiçbir ülke kaygı duymuyor, bizim gibi ülkelerin dışında. Nedeni şu. Çünkü kendi anayasasına çok güveniyor. Diyor ki “Benim anayasam benim güvencemdir.” Anayasa, Türkiye’de 83 milyon için bir güvence olmak zorundadır. Bir yerel mahkeme, anayasa mahkemesinin kararını tanımıyorsa, burada bir sorun var. Türkiye’nin daha demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Keşke bütün siyasi partiler kendi fikrini söyleyip kendi anayasasını isteyebilse. Siyaset güvence olabilir mi? İnsan bugün var, yarın yok. Öyle bir anayasa yapacağız ki sevgili çaycı abim de o anayasaya güvenecek, gazeteci de güvenecek. Biz böyle bir anayasa istiyoruz.”
“KOŞULLAR CHP’NİN LEHİNE AMA…”
“CHP’nin iktidar olması için bütün koşullar lehine işliyor. Bugün 10 milyon insan aş, iş bekliyorsa, milyonlarca insan borç batağına saplanmışsa… Siyaset terazi gibidir, muhalefet ve iktidar biri yükselir, biri alçalır. Bir sorun varsa tomografisini çekip tahlilini yapacaksınız. Bunu yapmadan olmaz. Milletvekilleri vatandaşın vekaletine uygun davranmalı. Bu meseleleri kendine dert edinen tek siyasetçiyim.”
“ULUSAL DEPREM KONSEYİ’NDEN HABERİ OLMAYAN PARTİ YÖNETİCİLERİ VAR”
“İzmir’deki depremden sonra ciddi bir tartışma başladı. İçim yanıyor, üzülüyorum. Hiçbir siyasi partinin yapmadığını yapmışız. 1999 Marmara depreminden sonra maliyeti en ağır bir deprem ile karşı karşıya kaldık. Dünyada ve Türkiye’de ilk kez 106 tane bilim insanı ile bir araya gelerek, Ulusal Deprem Konseyi olarak bir yıl çalışma yaptık. Hiçbir siyasi ve ideolojik ayırım yapmadan insanları çağırdık. Çalışmaları 10-12 üniversitede ders kitapçığı olarak okuttuk. Bundan haberdar bile değiller. Bu CHP’nin yapmış olduğu bir iştir ve örneği yok. Dünya sizi takdir ediyor ama partinizin bundan haberi bile yok. İnsan merak eder, sorar. Ulusal Deprem Konseyi nedir, kimlerden oluşmuş? Ulusal Deprem Konseyi’nin başkanı CHP’nin milletvekili.” AHA.