“Bir süredir baroların seçim sistemlerinin değiştirilmek suretiyle “Nispi temsil” esasının getirilmesi yada “Çoklu Baro” diye isimlendirilecek bir yapılanma ile bir ilde birden fazla “Baro” oluşturulmasına yönelik çalışmalar siyasal iktidar tarafından istenmekte ve buna yönelik kanun hazırlama çalışmaları yaptırılmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki;
Baroların mevcut seçim sistemleri, Baro üyesi herkesin oy kullanabildiği, yine her üyenin kolaylıkla aday olduğu ve dileyenin dilediği adaya oy verebildiği, en çok oy alanın seçildiği DOĞRUDAN DEMOKRASİNİN UYGULANDIĞI TAM KATILIMCI bir seçim sistemidir.
Bu haliyle mevcut seçim sistemi demokratik anlayışa sahip her oluşum için örnek olacak nitelikte olup, zaten yıllardan bu yana sorunsuz olarak uygulanıyor olması da bunu kanıtlamış bulunmaktadır.
Siyasal iktidar, bu seçim sistemine müdahale ederek, “Nispi Temsil” esasına dayalı bir yöntem getirmeyi amaçlamaktadır.
Nispi temsil, meclis gibi karar organlarında, her düşüncenin, her fikrin ifade edilmesine olanak veren bir yöntem ise de, yönetim kurulu gibi icra organlarında, bu organların işleyişini ve sorumluluk dağılımını engelleyen, icra organlarının yapısına uymayan bir nitelik taşımaktadır.
Devletin icra organı olan hükümette, nasıl ki bakanların bir kısmını aldıkları oylar üzerinden muhalefet partilerinin atamasını düşünemiyorsak, Baro Yönetim Kurullarında da aynı gerekçeler ile nispi temsilin uygulanmasını düşünemeyiz.
Yine nispi temsil yöntemi ile belirlenecek Yönetim Kurulunda meslektaşlarından daha az oy alanın yönetime seçilmesi, ondan daha çok oy alanın ise yönetim kuruluna seçilememesi gibi, demokrasi ile açıklanabilmesi imkânsız bir durum ortaya çıkacaktır.
Yapılmak istenen diğer bir değişiklik çalışması, her ilde birden fazla Baro kurulması anlamına gelen “Çoklu Baro” yöntemidir.
Çoklu baro isteminin temelinde, herkesin çok iyi bildiği BÖL – PARÇALA ve YÖNET anlayışı yatmaktadır.
Barolar İDDİA – SAVUNMA ve KARAR üçlemi üzerine oturtulmuş yargı sistemimizde, yargının kurucu unsuru olan bu üç temel öğeden SAVUNMAYI özgürce temsil eden avukatların meslek örgütüdür. Kurucu unsuru olduğu yargı içindeki görevi ise, adaletin gerçekleşmesi için çalışmak ve adaleti sağlamaktır.
Bu oluşumun parçalara bölünmesi, ülkemizde siyasi, kültürel, mezhepsel, etnik köken temelli birçok baronun kurulmasına, böylece bir ve bütün olan yapının dağıtılmasına neden olacaktır.
“Adalet Devletin Temelidir.”
Etnik, siyasi, mezhepsel esaslara dayalı olarak bölünen barolar üzerinden adalet yara almaya,devletin temeli sarsılmaya, hakkın teslimi imkansızlaşmaya, haklının hakkına kavuşamadığı sonuçlara ulaşılmaya başlanacaktır.
Kişinin hukuk önünde ki eşitlik ve haklılık durumu yerine, hangi baro tarafından temsil edilmekte olduğuna dayalı sonuçlar yaşanacaktır. Son yıllarda adalete olan güvenin son derece azaldığı bir dönemde, böylesi bir düzenleme adalete yarar değil daha da zarar verecektir.
Adaletin gerçekleşmesine engel oluşturacak, adalete olan güveni daha da azaltacak bu düzenlemenin gerçek ve tek mağduru halkımız olacaktır. Çoklu Baro ile oluşturulacak bölünmüş yapı içinde, toplumda var olan ayrışmalar bu kez adalet üzerinden derinleştirilecek, toplumsal ayrışmalara ve hatta çatışmalara zemin hazırlanacaktır.
Ülkemizde yapılmak istenen değişiklikleri siyasal iktidar dışında talep eden hiçbir kesim yoktur.
Baroların ve Avukatların nispi temsil ya da çoklu baro gibi bir talep ve istekleri hiç olmamıştır.
Avukatlar ve onların mesleki örgütü olan Barolar, halkın adalete erişimini kolaylaştırmak ve adalete olan güveni arttırmak adına, güçlü bir savunma oluşturulmasını, adil yargılanma hakkının yerine getirilmesini, avukatların delil toplama yetkisinin sağlanmasını, CMK’ da ki angarya hizmetin düzeltilmesini, Pandemi döneminde daha da artan mesleki sorunların giderilmesini ve bunlarla ilgilenilmesini beklemektedirler.
Ülke yönetmek gücünü elinde bulunduranlar, bu yetkilerini, toplumun mutluluğu ve ilerlemesi için kullanmak ve bu amaçla çalışmak zorundadırlar. On yıllardan bu yana aksaksız işlemekte olan baroların tam katılımcı ve demokratik seçim sistemlerini ve tekli yapısını değiştirmek, toplum yararına ve toplumun mutluluğuna hizmet edecek bir düzenleme değildir.
Siyasal iktidarın yapmak istediği değişikliklere ilişkin sakınca ve eleştirilerimizi, aralarında baromuzun da yer aldığı 80 Baro ve Türkiye Barolar Birliği tam bir mutabakat ile ilki 19 Mayıs 2020, ikincisi 1 Haziran 2020 tarihlerinde olmak üzere 2 kez açıkladığımız bildiriler yoluyla ilgililerine ilettik.
Söz konusu bildirilerde Türkiye Barolar Birliği ve 80 Baro;
Yapılmak istenen değişikliklerin toplum yararına olmadığı gibi, Pandemi döneminin konusu hiç olmayacağı,
Muhataplarının ve akademik birikimlerin sürece dahil edilmesi gerektiği,
Ülkenin bütüncül yapısına zarar verecek sonuçlara götürmesi muhtemel bu düzenlemeden vazgeçilerek çalışmaların sonlandırılması talep edilmiş ve ikinci bildiride de bunlara ek olarak, çalışmaların geri çekilmemesi halinde demokratik hak arama yöntemlerinin kullanılacağı ifade edilmişti.
80 Baro ve Türkiye Barolar Birliğini temsilen oluşturulan heyet ile söz konusu bildiri içerikleri Sayın Adalet Bakanı ve Sayın Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı ile saatlerce süren toplantıda açıklandığı gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerine de Türkiye Büyük Millet Meclisine gidilerek tek tek açıklanmış, taleplerimiz bir kez daha sözlü olarak iletilmiştir.
Tüm bu açıklama ve görüşmelere rağmen siyasal iktidarı temsilen yapılan açıklamalardan, nispi temsil, çoklu baro ve baroların yapısını değiştirmeye yönelik çalışmalardan vazgeçilmediği, bu çalışmalara devam edildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan süreç sonunda gelinen bu noktada, 19 Mayıs ve 1 Haziran tarihli bildirilerimize olan bağlılığımız gereği demokratik hak arama özgürlülüğün tüm gereklerinin yerine getirilmesi irademizin bir ürünü olarak, bugün sizlerle paylaştığımız basın açıklaması ile eylemsel hak arama mücadelemizi başlatıyoruz.
Bu bağlamda;
• Baroların yapısını değiştirmek ve çoklu baronun ülkemiz adalet sisteminde açacağı derin, onarılmaz yaraların konuşulduğu böylesi önemli bir dönemde, tarihi sorumluluğunu yerine getirmek üzere Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulunu konuyu görüşmek üzere toplantıya çağırması için Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kuruluna başvuruda bulunulmasına.
• Taleplerimizi ilgililer ve toplum nezdinde daha görünür kılmak için, 19 Haziran 2020 günü, her baro başkanı bulunduğu ilden hareket ile Ankara istikametine doğru “ SAVUNMA “ yürüyüşü başlatmasına.
• 21 Haziran Pazar günü Ulusal ve Yerel gazetelere ilan verilerek;
Teklifin yasalaşması halinde halkımızın uğrayacağı hak kayıplarının neler olacağının anlatılıp açıklanmasına,
Aynı amaçla;
• Yapılmak istenen değişikliklerin nasıl hak kayıplarına neden olacağının bu kez sosyal medya üzerinden planlanarak duyurulmasına
• Söz konusu değişiklik önerilerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonuna geldiği gün Baro Başkanlarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi yolunda “Duran Başkan” eylemi yapılmasına,
• Teklifin yasalaşması halinde, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılması için çalışmalar yapılmasına,
• Konunun Anayasa Mahkemesinde görüşülmeye başlanması anından itibaren Anayasa Mahkemesi önünde “SON NÖBET” tutulmasına,
Bunlarla sınırlı kalmamak ve süreç içinde gelişen yeni durum ve olgulara göre yeniden şekillendirilmek üzere bir dizi eylemsel demokratik hak arama süreci başlatıyoruz.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.”
Avukat Cumhur UZUN
Muğla Barosu Başkanı