En akılcı yaşam tarzı “kanıta dayalı yaşamaktır”. Eğitimde de kanıta dayalı yöntemlerin kullanılması, öğrenmede en yüksek başarının yakalanması için en akılcı yoldur. “Kanıta dayalı öğretim” alanındaki en güçlü kanıt kaynakları kontrol grupları kullanılarak yapılan sınıf içi deneyler ile beynin nasıl öğrendiğini inceleyen bilimsel bilişsel araştırmalardır. Zayıf kanıt kaynakları ise; çok kısa bir zaman aralığında yapılan, sadece birkaç öğrenciyi kapsayan, karşılaştırma için kontrol grubu içermeyen, çalışmayı yapanların aynı zamanda dersi de anlattıkları ve sadece bir öğretmenin dahil olduğu sınıf içi araştırmalardır. Kanıta dayalı olmayanlar ise; alandaki kurum ve otoritelerin görüşleri (örn. “Prof. A. göstermiştir ki….”, “…. ulusal statejide yer alır.” vb. ifadeler), anekdotlar (“Biz şöyle yapardık:….” vb.), alışkanlıklar (“Her zaman böyle anlatırdık.” vb.) ve anketlerdir (“Öğrencilerin %60’ı öğrendiğini ifade etti” vb.).
Harvard Üniversitesi’nde yapılan, en iyi kanıt kategorisinde kaynak olarak gösterilebilecek kalitede bir araştırma, “öğrencilerin öğrenme sürecine katılmalarını sağlamak için tasarlanmış sınıf teknikleri” olarak açıklanabilecek “aktif öğrenme” yaklaşımının kullanıldığı sınıflarda, öğretmenin anlattığı ve öğrencilerin pasif olarak dinlediği klasik sınıflara göre çok daha fazla öğrenme gerçekleştiğini, ancak öğrencilerin bunu bilmediğini ortaya koymuştur. Çalışma, öğrencilerin özellikle iyi anlatılmış geleneksel derslerde aktif öğrenmeye göre daha fazla öğrenmiş gibi hissettiklerini bildirmelerine rağmen, aktif öğrenme ile gerçekte daha fazla öğrendiklerini ortaya koymuştur.
Öğrencilerin geleneksel derslerde aktif öğrenmeye göre daha fazla öğrenmiş gibi hissetmelerinin nedeninin “derin öğrenmenin daha çok bilişsel çaba gerektirmesi ve zor olması nedeniyle aktif öğrenme için gösterilen çabanın, yanlışlıkla, zayıf öğrenme işareti olarak yorumlanması” olabileceği ileri sürülmüştür.
“Aktif öğrenmeye dair öğrenci algısı ile ölçüm sonuçları arasındaki tutarsızlık nedeniyle, öğrencileri aktif öğrenme konusunda ikna edebilmek için bu bilişsel önyargılarının farkına vardırmak önemlidir. Bunun için en başta; bilimsel araştırmaların, aktif öğrenme ile daha iyi öğrenme sağlandığını gösterdiğini öğrencilere açıklamak yararlı olacaktır. Birçok çalışma, öğrenciler aktif öğrenmenin sonuçlarını görmeye başladıklarında, bu yaklaşımı hızla benimsediklerini göstermektedir.
Aktif öğrenmenin daha başarılı bulunmasının, “Hawthorne etkisi” denilen ve sadece sistemde bir değişiklik yapılmasının veya deneklerin gözlendiklerinin farkında olmalarının bile performansı artırması olarak açıklanabilecek bilişsel önyargıya bağlı olmadığı bildirilmiştir.
Örnek bir aktif öğrenmede kullanılan eğitimsel araçlar ve örnek bir ders seansı şu şekilde bildirilmiştir:
Eğitimsel araçlar: 1) ders öncesi okuma ödevleri, 2) ders öncesi okuma sınavları, 3) doğru-yanlış cevap seçenekli soru sonrası öğrenci-öğrenci tartışmaları ve öğrencilerin cevap vermesi (SÖT), 4) küçük grup aktif öğrenme görevleri (AÖG), 5) öğreticinin hedefe yönelik geri bildirimi (GB).
Ders: Her biri 50 dakikalık üç dersten önce, öğrencilere üç veya dört sayfalık bir ders notu verilerek okumaları istenmiş ve dersten önce kısa bir doğru-yanlış tipi çevrimiçi sınavı tamamlamışlardır.
Öğrencilerin aktif öğrenmeye karşı direncini azaltmak için, birinci dersin başında, öğrencilere materyallerin neden bu şekilde öğretildiği ve araştırmaların bu yaklaşımın öğrenmelerini nasıl artıracağını gösterdiği birkaç dakikada açıklanmıştır. Dersin başında ikili grup kurmaları istenmiştir. Bir sınıf için tipik bir ders içi akış şu şekilde gerçekleşmiştir: SÖT1: 2 dakika; GB: 4 dak; SÖT2, 2 dak; GB: 4 dak; SÖT2 (devam): 3 dak; GB: 5 dak; SÖT2 (tekrar cevap): 1 dak; SÖT3: 3 dak; GB: 6 dak; AÖG1: 6 dak; GB (gösterimli): 6 dak; AÖG1 (devam): 4 dak; ve GB: 3 dak. Bir soru veya etkinlik için geçen süre, öğrencilerin sorunu tartışmak ve çok sayıda soru sormak için harcadıkları süreyi de içermiştir.
Geleneksel bir ders anlatımı olmamış; ancak, eğitmen tarafından ders boyunca rehberlik ve açıklamalar yapılmıştır. Eğitmen, öğrencilerin sorularına, öğrenci yanıtlarının toplu sonuçlarına ve öğrenci tartışmalarını dinleyerek duyduklarına göre cevap vermiştir. Bir soru sınıfa gösterildikten sonra, öğrenciler soruyu kendi gruplarında tartıştıktan sonra cevaplandırmışlardır. Küçük gruptaki aktif öğrenme görevleri yazılı cevap gerektiren sorular şeklinde sunulmuştur. Öğrenciler aynı grupta çalışmış ancak derse katılımlarına dair alacakları puan için her dersin sonunda bireysel cevaplar vermişlerdir.
Yararlı bağlantılar:
https://ebtn.org.uk/ https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/31484770
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21566198
https://en.wikipedia.org/wiki/Hawthorne_effect
Prof. Dr. Abdullah OLGUN
(İstinye Üniversitesi Eczacılık Fakültesi)