Neuroscience Ltd. Şirketinin Türkiye ve Orta Doğu operasyonlarından sorumlu CEO’su Fatih Ölçekciler ve Neuroscience Eğitim Müdürü Gizem Söylemez ile İstanbul Kent Üniversitesi Nörobilim Laboratuvarı’nda bir araya geldik. Üniversite ile işbirliklerini, Nörobilim teknolojisini, Nörobilim’in ne işe yaradığını ve merak ettiğimiz her şeyi Fatih Ölçekciler’e sorduk…
Röportaj: Yağmur Tanyıldız
Merhaba Fatih Bey. Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Fatih Ölçekciler. 1977 Ankara doğumluyum. Üniversite eğitimimi Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tamamladım. Birleşik Krallık üniversitelerinden University of East London ve UWIC’den MBA derecelerimi aldım. Bunu takiben İsviçre’de bulunan Swiss Management Center Üniversitesi’nde doktoramı tamamladım. Ayrıca, istatistiksel analiz de dâhil olmak üzere çeşitli konularda birçok akademik eğitimi de tamamlamış bulunmaktayım. Yıllar içinde Birleşik Krallık temelli iki araştırma şirketinde yönetici olarak çalıştım ve şu anda Neuroscience Ltd. şirketinin Türkiye ve Orta Doğu operasyonlarından sorumlu CEO’su olmakla birlikte, Birleşik Krallığın önde gelen araştırma şirketlerinden birinde Araştırma Bölümü Başkanı ve İsviçre menşeli uluslararası bir araştırma şirketinin Türkiye Temsilciliği görevlerini sürdürmekteyim.
İstanbul Kent Üniversitesi’nde neler yapıyorsunuz?
İstanbul Kent Üniversitesi ile işbirliğimiz geçen sene başladı. Üniversite bünyesinde bir Nörobilim Laboratuvarı kurma fikri ile yola çıktık. Üniversitenin bizim için katkısı çok büyük. Bu işbirliği sayesinde hem çalışmalarımızı üniversite tabanında yapabiliyor, hem de kendi firmamızı akademik olarak destekleyebiliyoruz. Bizim üniversiteye katkımız ise şu yönde; biz de Türkiye’de çok yeni olan Nörobilim alanını üniversiteye tam profesyonel anlamda yerleştirip, hem öğrencilere hem de akademisyenlere hizmet sağlayabiliyoruz. Aynı zamanda firmalara danışmanlık yaparak ve farklı alanlarda çeşitli eğitimler düzenleyerek üniversite sektör işbirliklerini güçlendirmiş oluyoruz.
Peki Nörobilim nedir?
Nörobilim, 2000li yılların başından itibaren ortaya çıkmış bir alandır. Sinir bilimini kullanarak insan davranışlarını analiz etmeye yarıyor. Şöyle ki; geleneksel olarak kullanılan anket, yüz yüze görüşme, odak grup gibi araştırma yöntemleri yerine, beyin dalgaları, göz izleme, deri iletkenliği ve kalp atış hızını ölçümleyen cihazlar ile birlikte insan davranışlarını inceliyor. Ve %99 oranında gerçeklik ve başarı oranına sahip. Çünkü beyin ve göz yalan söyleyemiyor. Ankette bizler ciddi yalanlar söyleyebiliyoruz, kendi düşüncemizi saklayabiliyoruz. Örneğin; en son 31 Mart yerel seçimlerini örnek verecek olursak, birçok insan ankette hangi partiye oy vereceklerini söylemek istemedi. Ancak biz nörobilim sayesinde onların hangi partiye oy vereceklerini görebiliyoruz.
Ben sizin açınızdan biraz eskilere mesela lise yıllarınıza gitmek istiyorum. Şu an burada bu işi yapacağınızı hayal etmiş miydiniz? Asıl hayaliniz neydi, nereye geldiniz?
Çok enteresan bir soru sordunuz, çok teşekkür ederim bu soru için. Ben aslına bakarsanız tıp doktoru olmak istiyordum. Bizim dönemimize internet yoktu, bunları hayal etmek tabi ki çok zordu. Teknolojinin bu denli hızlı gelişeceğini bence hiç kimse ön göremedi. Önümüzdeki 5 sene içinde şu an kullandığımız teknolojilerin de çok eskimiş olacağını düşünüyorum.
Siz Nörobilim ile nasıl tanıştınız?
2012 yılında Prof. Dr. Erdener Kaynak ile birlikte bir sohbet esnasında ülke ekonomisi ve değerlerine nasıl katkı yapabileceği hakkında görüş alışverişinde bulunurken, Nörobilim ve interdisipliner yapısının Türkiye’de sadece firmalar tarafından kullanılabilecek bir yöntem olmadığını, bireylerin akademisyenlerin ve profesyonellerin de bu teknoloji ve bilimden yararlanarak uluslararası alanda rekabet edebilirliklerini geliştirebileceklerini öngördük. Bu anlamda, konu üzerine eğilerek neler yapabileceğimizi listelemeye başladık ve alanın en tecrübeli akademisyenlerini de bünyemize dahil ettik.
Firmalarla çalışıyoruz dediniz. Peki, neden size gelsinler?
Bize gelmelerindeki en önemli sebep doğru sonuçlar veriyor olmamızdır. İnsanların veya araştırmacıların rahatlıkla manipüle edebildikleri anket, yüz-yüze görüşme ve odak grup araştırmaları gibi geleneksel yöntemlerle yapılan araştırmalara kıyasla manipülasyona açık olmayan bilimsel yöntemler kullanarak, yüzde yüze yakın netlikte sonuçlara ulaşıyor ve başarıya taşıyacak öneriler geliştiriyoruz. Bir örnek üzerinden gidecek olursak örneğin bir firmanın insan kaynakları müdürüsünüz. Çalışanlarınız ile bir memnuniyet anketi yaptığınızı düşünün. Çalışanlar genelde işten çıkarılma korkusu vb. farklı sebeplerden, anket sorularına yanlış cevaplar verebilirler. En son yaptığımız iş tatmini araştırmalarından birinde; anket çalışmasıyla bir firmanın çalışanlarının müdürlerinden çok memnun olduklarını tespit etmemize rağmen, bu durumu nörobilim yöntemi ile incelediğimizde (EEG analizi uygulanmıştır), aslında çalışanların müdürleri ile olan etkileşimlerinde oldukça fazla stres olduklarını tespit ettik. Bu ve benzeri gerçekçi sonuçlar, firmalar tarafından doğru stratejiler geliştirilmesinde büyük önem arz ediyor.
Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Planlarınız var mı?
Bundan sonra yapmak istediğimiz en önemli şey bu teknolojiyi küçük ve orta ölçekli işletmelerin de kullanması için çaba göstermek olacaktır. Büyük firmaların çoğunluğu bu teknolojiyi hâlihazırda kullanarak, reklamlarının etkinliğini, websitelerinin dizaynlarını, çalışan performanslarını ve müşteri memnuniyetlerini arttırıyorlar. Ülkemizdeki kuruluşların büyük bölümünü temsil eden küçük ve orta ölçekli işletmelerin de bu teknolojiyi kullanmaya başlamaları, onların piyasadaki rekabet güçlerini arttıracak ve dolayısıyla ülke ekonomisine katkı sağlanmış olacaktır. Bizim de amacımız bu teknolojileri ulaşılabilir kılmaktır.
Üniversite hakkında neler söylersiniz?
İstanbul Kent Üniversitesi kendisini butik bir üniversite olarak konumlandıran, vizyoner ve yenilikçi yapıya sahip, yepyeni bir üniversitedir. Tüm bunların yanı sıra, kadınlarımızın önemini iyi bir şekilde kavramış olan pozitif ayrımcı bir yaklaşıma sahiptir. Özellikle kız öğrenciler için herşeyden bağımsız ayrıca %30 burs sağlayarak, ülkemizde kız öğrecilerin eğitimine önemli bir destek verdiklerini düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz üniversite binası 300 yıllık bir bina olup, inanılmaz karakteri olan bir yapıdır. Aynı zamanda konum olarak İstanbul’un merkezi olan Taksim’de yer alması üniversiteyi daha da çekici kılıyor. Üniversite rektörümüz sayın Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak hanımefendi de alanın en uzman ve aranılan akademisyenlerinden biri olmakla birlikte; gerek hastane gerekse de üniversite yöneticiliği konusunda başarılı bir kadın lider imajı çiziyor. Ayrıca üniversite, oldukça kaliteli ve başarılı birçok akademisyeni de bünyesinde bulunduruyor.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
İstanbul Kent Üniversitesi ile işbirliğimizden dolayı çok mutlu ve gururluyuz, bunu söylemek isterim. İnşallah bu birlikteliğimiz uzun soluklu olur. Size de bu keyifli röportaj için teşekkür ederim Yağmur Hanım.