DÖRT MEVSİMİN GÜZELİ MASAL ŞEHİR SAFRANBOLU ve ÇEŞM-İ CİHAN AMASRA
Başkanlığını Milletvekili Cevdet AKAY, Koordinatörlüğünü Arif Ekşi’nin yaptığı TUMBİKON ile Belediye Başkanlığını Elif KÖSE’nin yaptığı Safranbolu Belediye Başkanlığının organize ettiği Deprem Konferansına katılmak üzere Safranbolu’ya gittim.
Detaydaki konularımız; Deprem, Kentsel Dönüşüm, Akıllı Şehirler ve Afet Yönetimiydi.
Konuşmacılar Prof. Dr Naci GÖRÜR, eski devlet bakanımız Prof. Dr. Yüksel YALOVA, Prof. Dr. Aynur AYDIN ve bendenizden oluşmaktaydı.
Prof. GÖRÜR her zamanki duyarlılığı ile depreme hazırlık uyarılarında bulundu. Dikkat çekememekten yakındı. Yöneticileri ve siyasileri eleştirdi. Karabük fay hattından söz etti, bu fayın incelenmesi gerektiğini söyleyerek yöneticileri göreve çağırdı. Safranbolu Belediyesinin geç dinamik başkanı Sayın KÖSE ise hazırlık içinde olduklarını vurgulayarak fayın incelenmesi için görev üsteleneceklerini ifade etti.
Sayın Yüksel YALOVA dostumuz felsefe, entellektüalite ve sanat bulaştırdığı fevkalade etkileyici bir konuşma yaptı. Depreme duyarlılık, hazırlık dahil akıllı şehirler tasarlamamız gerektiğini vurgulayarak “İnsani Akıllı Şehirler” kavramını ortaya attı. Bendeniz STK’lar ve Afet Yönetimi ilişkisini kurmaya çalıştım. STK’ların deprem konusuna her açıdan destek vermeleri gerektiğini vurguladım. STK’lar potansiyelini işlevsel kılmak ve başta afet olmak üzere misyonlar yüklemek için STK’lar Bakanlığının kurulmasını önerdim. Yanı sıra, risk ve kriz yaşamımızda neredeyse günlük sorun haline gelince de önlem boyutuyla “Risk ve Krizler Bakanlığı”nı da önerdim. Milletvekilimiz Sayın Cevdet AKAY konuşmanın içeriğini beğendiğini vurguladı. İktidar Partisi Milletvekili Sayın Cem ŞAHİN konuşmamı izledi. Umarım hükümete önerilerimizi iletirler. Prof. Dr. Aynur Aydın hocamız hukuksal yönünü ortaya koydu sorunun…
DÖRT MEVSİMİN GÜZELİ MASAL ŞEHİR: SAFRANBOLU
Safrabolu’nun güzelliğini duyardım da dört mevsimin güzeli Masal Şehir olduğunu bilmezdim.
Mart 2023: Safranbolu sayısının hediye edildiği Dünya Mirası adlı dergiyi okuyunca Safranbolu’yu her yönü ile öğrenme olanağı buldum. Dergideki betimlemeler, tanımlamalar çok çarpıcıydı(Dünya Mirası Dergisi Mart 2023:s.7,9,14,15): “ Tabiatın Tüm Renkleri İçinde Bir Dünya Mirası Safranbolu; Safranbolu Bir Miras Şehri Değildir Mirasın Ta Kendisidir; Kış Mevsimin En Çok Yakıştığı Şehirdir Safranbolu; Safranbolu’da Sonbahar Sanattır Diğer Şehirlerde Mevsim; Yaşamı Sanata Dönüştüren Konaklar; Tarihin Merkezine Yolculuk”.
1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş şirin ilçemiz Safranbolu. Safranbolu Çarşı, Bağlar ve Karaköy’den oluşmaktadır. Çarşı, kışlık evlerin ve dönemin ticari işletmelerinin bulunduğu yerdir.Büyük bahçeler içindeki evlerin bulunduğu şehrin yüksek kesimlerine Bağlar Bölgesi denilmektedir. Bağlarda, kışın Çarşıda tüketilecek yiyecekler yetiştirilir. Kıranköy eskiden Rumların yaşadığı yerdir.Taş ,demir ve ahşabın etkileşimiyle desen desen ,ilmik ilmik oluşturulmuş konaklar; hem göz kamaştırıcı mimari ,imaj sunuyor hem de uygarlıkların izlerini sindirerek tarihi misyonla yeni kuşaklara kültür taşımacılığı yapıyor. Zaman tünelini geleceğe kadar, sonsuzluğa kadar uzatıyor bu güzel konaklar…
Safranbolu evleri bir tiyatro oyunun ardından birbirinin önüne geçmeden seyirciye selam verip aynı yöne bakan oyunculara benzerler. Yeni konaklar da eskinin imitasyonu şeklindedir. Vadilerin, bitkilerin, kayaların, dağların, mağaraların, bağların, bahçelerin, endemik bitkilerin, konakların, gastronominin yaşam bulduğu bir şehirdir Safranbolu. Safranbolu konakları tüm uygarlıkların kültürünü üzerine işleyerek eskiden olanları yeni kuşaklara taşımak sorumluluğu üstlenmiş gibi ağırdırlar ve vakurdurlar.
SAFRANBOLU DEĞERLERİ ENVANTERİ
Vadileri, bağları, mağaraları, Ahilik Geleneği, Yörük Geleneği, Bektaşilik, Safran Bitkisi(dünyanın en pahalı bitkisi),loncaları, çok kültürlülüğü, lokumu, tatlıları, kolonyaları vb çok sayıda değeri vardır. Bu nedenle sayın Belediye Başkanı Elif Köse’ye Safranbolu Değerleri Envanteri projesini önerdim. Böyle bir envanter her değerin; değer adı, değer tarifi, değer kategorisi, gerektirdiği turizm-kültür yatırımı başlıklarıyla kaydına olanak verecek ve Dünya Değeri Safranbolu imajı ulusal ve global olarak bilinirliliğini artıracaktır.
Safranbolu’nun “İkinci Baharı Yaşıyor Ömrüm” dizisindeki gibi her dem taze ve yeşillik cümbüşü içindeki günleri Nisan’da başlayıp Eylül’e kadar sürer. Bahar ve yaz hep güler yüzlü hep davetkârdır. Yaz geceleri evlerin pencerelerinin muşabakların ardında yüz elli yıldır ud ve keman sesleriyle raks etmekte olan rakkaselerin ayak bileklerindeki hal hal şıngırtısı kulaklarını okşamıyorsa bu şehirde yaşanmış ya da yaşanmamış aşk hikâyelerinden bir habersiniz demektir. Safranbolu’da renklerden oluşur mevsimler. Sarı ,kırmızı, turuncu demektir ; hüzündür, hasrettir, aşka tekrar döneneceğim demektir. Şehre kar yağınca bir şefin elinden üzerine pudra şekeri serpilmiş şekerden evler gibidir. Aynı derginin Safranbolu Masallar Şehri değildir Safranbolu Masalın ta kendisidir spotunun altında şu güzel sözler yazılıdır( Dünya Mirası Safranbolu Dergisi s.16) :
“Safranbolu yolcularının arkasından geri gersinler diye maşrapayla su dökmez. Bir kere bu şehrin havasını soluyanların dönüp dolaşıp yeniden geleceklerini bilir. İtalo Calvino’nun “Görünmez Kentleri”nde Marca Polo şöyle der: Efendimiz bildiğim tüm kentlerin hepsini anlattım sana. Kubilay Han cevaplar: Hiç sözünü etmediğin şehir kaldı, işte o şehir Safranbolu’dur. “
ÇEŞM-İ CİHAN AMASRA
Konferansın ertesi günü dönüş günümüz. Arel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dekanı Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA ve Av. Selman YARAY ile İstanbul’a dönmeden güzel ilçe Amasra’ya uğramaya karar veriyoruz. Yolun iki yakasındaki Çınar ağaçlarının yaprak dallarının birbirine kavuşarak oluşturduğu tünelin içindeki duble yoldan Amasra’ya gidiyoruz. Doğa ve yeşil fevkalade güzel. Girişte Çeşm-i Cihan Amasra’ya Hoş Geldiniz yazıyor.Sayın Demirkaya ve sayın Yaray kenti tüm derinlikleriyle gözlemlemek için uzun bir geziyi başlatıyorlar, ben de onları izliyorum…
Çeşm-i Cihan ile ilgili hikaye şöyledir(kucukdunya.com webi):”Fatih Sultan Mehmet 1460 yılındaki fethi sırasında yardımcısına hayretini gizlemeyerek ‘Lala Lala ,çeşm-i cihan bura mı ola diye seslenmiş’…”
Dağların, tarihin, doğanın ve denizin etkileşimi ne güzel de bir porte çıkarmış ortaya. Hilal şeklindeki iki ince ada birbirine bakar şekilde dağdan kopunca iç deniz gölü oluşmuş ve bu iç gölde liman kurulmuştur. İç gölün iki tarafı da doğal olarak açık olunca iki yakadan da engin denizlere çıkış elde ediyorsunuz. Doğayı kendi haline bırakırsanız usta ressamdan, usta sanatçılardan daha yetkin göz kamaştırıcı doğal tabloların oluştuğunu görüyorsunuz.
Amasra tam bir turizm şehri. Yöreye özgü ürünler, kolonyalar, parfümler ,tatlılar muhteşem bir şekilde restoranlarda sunuluyor. Balık çok taze, yemekler çok lezzetli . Amasra salatası hem görsel güzel ,hem de içerik olarak güzel. Tüm yiyecekler restoranlar da sanat eseri gibi sunuluyor. Aşçılar çok yetenekli.
Taş binalar ve konaklar uygarlıkların kümülatif kültürünü yeni kuşaklara sunuyorlar. Ne yazık ki sonradan yapılan binalar yenilerin yanında çok sırıtıyor ve eskilerin görkemli imajını zedeliyor.
Genç yaşında derin acı bırakarak aramızdan ayrılan sanatçı Barış AKARSU’nun heykelinin bulunduğu park da gelenleri sıcak ve davetkar bir şekilde karşılayan turizm temsilcisi gibidir.Safranbolu’dan sonra Amasra’dan da ayrılıyoruz. Arkamızdan tekrar gelelim diye su döken olmasa da tekrar gideceğiz diye konuşuyoruz….
Not:Yazımızın içeriğindeki betimlemeler Dünya Mirası Safranbolu Dergisinin 2023 Mart Sayısından ve ilgili sayıdaki Elif Köse,İsmail Şahinbaş(Yayın Yönetmeni),Prof.Nuray Türker,Tuğba Turan,Yavuz İnce ,İsmail Yılmaz,Erdinç Sezer,Şebnem Urgancıoğlu Ergüder’İn yazılarından yararlanılarak ,alıntılanarak oluşturulmuştur, kendilerine teşekkür ediyorum…
Prof.Dr. Ali AKDEMİR, Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi